Gönderi

Soba çıtırdayarak yanıyor, içindeki çocuğu büyütemeyen kadının bilge sesi susmuyordu. “Belki pek çok şeyimiz yoktu ama birliğimiz, huzurumuz vardı, mutlu olmayı bilirdik. Meğer pek bir şeyimiz yokken ne çok zenginmişiz,” dedi buruk bir gülümsemeyle. Sobaya bir odun daha attı o günlerin hatırına. Az önce yediği meyve tabağından mandalina kabuğuna uzandı. Sobanın üzerine bırakırken, çocukken kurduğu hayallerin hepsinin gerçek olduğunu ama çocuk aklıyla hep maddi hayaller kurduğunu düşündü. İçindeki boşluğa sarılırken, çocukluk işte, manevi zenginlik, aile, o iç huzur hep yanında kalacak sanıyor insan o yaşlarda. “Herkes elinde olmayan için dua ediyor tabii,” dedi başını kaldırıp gördüğü fotoğrafa bakarken.”
·
62 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.