Gönderi

Gelde Tolstoy'u Afaroz etme !
Ve papazın türlü türlü sözcüklerle överken adını sayısız kez yinelediği İsa’nın burada yapılanların hepsini yasaklamış olduğu, papazdan, hapishane müdüründen tutun Maslova’ya kadar oradaki hiç kimsenin aklına gelmiyordu; İsa, öğretici din adamlarının bu anlamsız laf kalabalıklarını, ekmek ve şarap üzerinden yaptıkları, dini küçük düşüren bu büyücülüğü yasaklamakla kalmamış, üstelik insanlara başkalarını öğretici olarak adlandırmayı en açık bir şekilde yasaklamış, kiliselerde dua etmeyi yasaklamış, herkesin tek başına, gizli bir yerde tapınmasını buyurmuş, tapınakları yıkmaya geldiğini ve tapınaklarda değil, içten ve gerçekten tapınmak gerektiğini söyleyerek tapınakların kendilerini yasaklamıştı; asıl önemlisi, sadece insanları yargılamayı ve onları manastırlara kapatmayı, çile çektirmeyi, aşağılamayı, cezalandırmayı yasaklamakla kalmamış, tutsakları özgürlüğe kavuşturmak için geldiğini söyleyerek insanlara yapılan her türlü zorbalığı da yasaklamıştı. Buradaki hiç kimsenin aklına, burada yapılanların tümünün, İsa’nın kendisine karşı en büyük hakaret ve alay olduğu da gelmiyordu. Hiç kimsenin aklına, papazın getirdiği ve insanlara öpmeleri için uzattığı, uçlarında mineli küçük madalyonlar sallanan altın yaldızlı haçın İsa’nın sırf biraz önce onun adıyla yapılan şeyleri yasakladığı için cezalandırıldığı çarmıhın tasvirinden başka bir şey olmadığı da gelmiyordu. İsa’nın bedenini ekmek görünümünde yediklerini, şarap görünümünde ise kanını içtiklerini sanan papazların, sahiden de onun bedenini yemekte ve kanını içmekte oldukları, üstelik şaraba batırılmış küçük lokmalar halinde değil, İsa’nın kendisini özdeşleştirdiği “küçük insanların” sadece aklını çelmekle kalmayıp üstelik onları en büyük iyilikten yoksun bırakarak ve İsa’nın onlara getirdiği iyiliğin müjdesini onlardan saklayıp en acımasız işkenceleri yaparak yemekte ve içmekte oldukları, buradaki hiç kimsenin aklına gelmiyordu. Papaz, yaptığı her şeyi gönül rahatlığıyla yapıyordu, çünkü çocukluğundan beri bunun, eskiden yaşamış olan kutsal insanların inandıkları, şimdi de din adamlarının ve sivil yöneticilerin inanmakta oldukları biricik gerçek din olduğu öğretilmişti kendisine. Onun inandığı şey, ekmekten bir beden oluşması, bir yığın söz söylemenin insan ruhu için yararlı olması ya da gerçekten Tanrı’nın bir parçasını yemiş olması değildi. Bunlara inanmak olanaksızdı. O, bu dine inanmak gerektiğine inanıyordu. Bu dine inanmasının en önemli nedeni, on sekiz yıldır ailesini geçindirmesini, oğlunu lisede, kızını din okulunda okutmasını sağlayan parayı bu dinin törenlerini yaparak kazanıyor olmasıydı. Papaz yardımcısı da aynı şekilde inanıyordu, hem de papazdan daha çok inanıyordu, çünkü bu dinin dogmalarının özünü tümüyle unutmuştu, tek bildiği, ölü duasının, sabah duasının, basit duanın, ilahili duanın, bütün bunların gerçek Hıristiyanlar tarafından seve seve ödenen belli bir fiyatı olduğuydu ve bu nedenle insanların odun, un, patates satarken yaptıkları bu işin gerekli olduğuna benzer bir inançla “bağışla, bağışla” sözlerini haykırıyor, ilahiler söylüyor, dualar okuyordu.
··
254 görüntüleme
Gamax okurunun profil resmi
Dinsizlikle suçlanan ve bu tür sözleri vicdanlarına kulak vererek haykıran insanlar asıl inançlı insanlardır...
Yüksel Yüksel okurunun profil resmi
Tamam..tamam..seni de kilise ve cami den aforoz ediyorum..
1 sonraki yanıtı göster
Esra K. okurunun profil resmi
Sırf bu sebeplerden dinlerin insan icadı olduğunu düşünüyorum. Aslında Tanrıyla insan arasında ki iletişimi kestiğini. Fakat her şeyden öte inanmak bir ihtiyaç. Anlam aradığında insan kendi inancını da, Tanrıyı da buluyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.