Gönderi

“For how could there ever be an Adamic language? The thought now made him laugh. There was no innate, perfectly comprehensible language; there was no candidate, not English, not French, that could bully and absorb enough to become one. Language was just difference. A thousand different ways of seeing, of moving through the world. No; a thousand worlds within one. And translation – a necessary endeavour, however futile, to move between them.” “Nasıl Ademî bir dil olabilirdi ki? Düşüncesi bile onu güldürüyordu şimdi. Mükemmel bir şekilde kuşatıcı, başlangıçtan beri var olan asli bir dil yoktu; tek haline gelmek için yeterince zulmedip aynı zamanda özümseyebilecek hiçbir aday yoktu, İngilizce değildi bu, Fransızca da değildi. Dil demek farklılık demekti. Dünyaya bakmanın, onda yolculuk etmenin binlerce farklı yoluydu. Hayır; tek bir dünya içinde binlercesiydi. Ve çeviri onlar arasında yolculuk etmek için gerekli ancak nafile bir uğraştı.”
·
58 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.