Son Ada kitaplarını okumuş, kendi görüşlerini çok bariz şekilde kitaplarına yansıtmasına ve zaman zaman "Bu kadar olmayabilirdi" dememe rağmen yine de kitapların üslubu, içeriği ve konularını çok sevmiş, tüm kitaplarını severek okumuş birisiyim. Ama bu kitap benim için kitabın konusu ve üslubu olmasa da bazı konularda (+18 konular, Din ve Cumhuriyet) rahatsız olduğum ve "Ne diyor bu?" dediğim bir kitap oldu. Henüz kitabı bitirmedim ama o denli rahatsız oldum ki yazmak durumunda hissettim. Örneğin:
"En çok üzüldüğü şey, çocuklarının okulda her gün Cumhuriyet ve Atatürk sözleriyle zehirlenmeleriydi ama Müslüman bir anne olarak onun görevi, bu sabileri aydınlatmak, deccalın yolundan gitmelerini engellemekti."
Bilinçli bir okur yazarın söylediklerini zaten süzgecinden geçiren ve ona göre düşünen bir okurdur ama bu sözler ironi de olsa, düşünmeyen, okumayan bir toplumda yanlış şeylere sebebiyet verebilir. Bu sözlerin sayısı o kadar var ki roman konudan sapıyor, bu konuların içine düşüyor: Cinsellik, Din, Cumhuriyet...
Bu benim şahsi görüşüm: Elbette roman veya eser, yazarın izlerini taşıyacak, bazı mesajlar verecek okuyucuya ama okurun gözüne soka soka değil.
Roman tüm ailesinin yaşadığı yalıdan zamanla yalı kenarındaki küçük eve yerleşmiş, yerleştikten sonra günümüzde olduğu gibi bazı adaletsizlikler ve sahte evraklarla kendisinin akıl hastası olduğunu öne sürerek o küçük evden de atılan ve hakkını aramaya çalışan Leyla'nın hikayesi. İyi, kötü ve farklı insanların yer aldığı roman önyargıların yıkılması ve mücadeleyle beraber sonda ne hal alacak 2 gün içinde öğreneceğim. :))
Zülfü Livaneli'nin yukarıda yazdığım eserlerinden sonra bu kitabı okumasanız da bir şey kaybetmezsiniz diyebilirim. Yine de tercih sizin... Kitabı okuyanlar varsa düşüncelerinizi öğrenmek isterim, yorumlarda paylaşın lütfen.