Gönderi

Anadolu İrfanı bu Birliği "Aşure" olarak tanımlar.
“Birlik,” diyor, “kendi içinde ayrılan şeylerin uyuşmasıdır, tıpkı okla yay arasındaki uyuşma gibi.” Uyuşmanın bir ayrılma olduğunu, birlik içinde ayrı şeylerin kaldığını söylemek mantığa düpedüz aykırıdır. Demek istediği belki de şudur: Önce birbirinden ayrılan alçak ve yüksek sesler var, sonra bu sesler uzlaşıyor ve müzik sanatında ahenk bu uzlaşmaya dayanıyor. Alçakla yüksek ayrı kalsalardı, ahenk diye bir şey olamazdı. Gerçekten de ahenk bir ses birliğidir, ses birliği ise bir uyuşmadır. Ama iki şey birbirine karşı çatışma halinde olduğu müddetçe, bundan bir uyuşma doğmaz, çatışan, uyuşmayan şeyler bir ahenk kuramaz. Ritim için de böyledir, çünkü ritim de önce birbirine karşıt olan çabukla yavaşın sonradan uyuşması ile doğar. Bütün bunlarla müziğin yaptığı nedir? Hekimlikte olduğu gibi, ayrı şeyleri sevgiyle kaynaştırıp uyuşturmak. Başka türlü söyleyecek olursak, müzik ahenk ve ritim alanında sevgi olaylarının bilgisidir.
Sayfa 55 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
··
894 görüntüleme
Yahya Saygan okurunun profil resmi
@Aaslan66semavi Zıt gördüğünüz veya benimsemediğiniz veya Kendinizin dışında tuttuğunuz Kişi, Düşünce ve İdeolojiyi Tezyif, Tahkir ve İstiskale girmeden, Bu konu hakkında Kendi düşünce, fikir ve önerinizi Felsefe, Sosyoloji, Psikoloji Bilimlerine dayanarak beyan etmenizi Sizden rica edebilirmiyim ? Aleyküm Selam
Yahya Saygan okurunun profil resmi
Anadolu’da sentez yok, bağdaşma var. Batılılar bu “sentez” sözünü çok sevdiler, bize de kabul ettirdiler. Sentez faşisttir. Bir üst aşamaya geçen, kendinden öncekileri dönüştürmeye hak kazandığını iddia eder. Bağdaşma öyle değil. Bağdaşma “aşure” ile sembolize edilmiştir. Her katılan, o aşure kazanının içinde lezzetle –sohbetle yani– birbirlerine kavuşan insanlar, her biri kendi farklılığını korumakta, başkasının, diğerinin de farklılığını desteklemekte heyecanlıdır, aynîleştirmeye gitmez. Bu bakımdan, Anadolu kazanında barış vardır. Müthiş bir anlayıştır. Bugün, Batılı araştırmacılardan, özellikle başta Irene Melikoff olmak üzere, Annemarie Schimmel gibi, Henry Corbin gibi, Evelyn Underhill gibi önemli isimler bunların farkına varmıştır. Ama biz daha farkına varamadık. Biz hâlâ kendimizi görmüyoruz. Bizim derdimiz başka. Kıblemiz değişti. Ama irfan geleneğinin bir kor ateş olarak bu küllenmiş Anadolu toprağının altında durduğunu sezebilirsiniz. Anadolu’ya açılın, kâfi. Orada, o dirilik hâlâ duruyor. Metin Bobaroğlu
Bu yorum görüntülenemiyor
MYÇ65 okurunun profil resmi
Zıt anlam gele bilen ritmileri dışlamaktan çok anlayıp saygı çerçevesinde kabul etmek insani bir ödevdir.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.