Gönderi

Mevsufların sayısına bağlı olarak sıfatlarında artış olmaz. İrade edilenlerin farklılığıyla iradesi farklılaşmaz. Bütün varlıkları “Kün/ OL” kelimesiyle var etmiştir. Gizli hiçbir şey yoktur ki o korunmuş sırdan çıkmış olmasın. Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Biz, bir şeyin olmasını istediğimiz zaman, ona söyleyecek sözümüz sadece “Kün / Ol” dememizdir. Hemen oluverir.” (Nahl, 40) Sonra varlığa ve varoluşuna, gizli olana ve düzenlenişine baktım. Baktım, varlığın tümü bir ağaçtır. Bu ağacın nurunun aslı “OL” habbesidir. “Sizi biz yarattık...” (Vakıa, 57) tohumunun aşısıyla varlık, “kaf”ı aşılanmış. Bu tohumdan “ Biz, her şeyi bir ölçüye göre yarattık.” (Kamer, 49) meyvesi çıkmıştır. Bu ağaçtan kökleri aynı, uzantıları ayrı iki farklı dal belirmiştir. Kök iradedir, dalı ise kudrettir. Dolayısıyla “Kaf” cevherinden iki farklı anlam çıkmıştır: “Bu gün size dininizi ikmal ettim” (Maide, 3) ayetinde işaret edilen kemal “kaf”ı ve “İçlerinden kimi iman etti, kimi de inkar etti.” (Bakara, 253) ayetinde işaret edilen küfür “kaf”ı... “Nun” cevherinden ise “Belirsizlik Nun’u” ve “Belirlilik Nun’u” zuhur etti. Öncesizlik (kadem) iradesinin hükmüne dayalı olarak onları yokluk gizliliğinden ortaya çıkarınca, üzerlerine nurunu serpti. Bu nurdan isabet alanlar “OL” tohumundan çıkan “varlık ağacı”nın timsalini ihata ettiler. “OL” sözünün “kaf”ının sırrından “Siz, hayırlı ümmetsiniz...” (Al-i İmran, 110) timsali göründü.
·
40 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.