Gönderi

Bin yıldır Anadolu'dayız ve büyük ırmakların isimlerini doğru dürüst değiştiremedik. Sadece niteledik (kızıl, kara, gök vs.) veya Orta Asya'dan taşıdık (Seyhan ve Ceyhan gibi). Halbuki Karadeniz'e kuzeybatı yönünden gelen Bug Nehri'nden itibaren Doğu Avrupa'daki ırmakların tamamının sadece Türklerce kullanılan isimleri var. Bu orada Türklerin gayet eski zamanlarda ve yoğun olarak bulunduklarından başka ne anlama gelebilir?
Sayfa 191
·
166 görüntüleme
Melek okurunun profil resmi
Aynı şekilde Plinius İskitlerin Kafkaslara Chorsari dediğini ve bunun 'karbeyaz' anlamına geldiğini söyler. Burada chor 'kar' ve sarı 'sarı, ak' kelimeleri açık gözükmektedir. Bu aynı zamanda Iskitlerin dilinin Türkçeliğine dair bir kanıttır. Yine Plinius'da sonraki Türk boyları Oran, Camace (Kamak), Comani (Kuman) ve Candari (Çandar) boylarının isimleri Hazar Denizi çevresinde geçer. Bunlara Türk ve Yunanlarda ortak bazı mitoloji ve kültür unsurlarını da ekleyebiliriz. Oğuz Kağan'ın öldürdüğü canavar Kıyant'a karşılık, Yunanlar'da Gigantes'i görüyoruz. Polyphem hikayesi ile Dede Korkut'taki Tepegöz eskiden beri ilgi çekmiştir. Yunanlardaki falcı orakles Türkçede ırkıl olarak karşılığını buluyor. Bunlar, görünen o ki Karadeniz'in Kuzey sahillerindeki koloniler üzerinden Yunanlıların bozkırdan aldığı öğelerdir ve bu elbette Karadeniz kuzeyinin kadim Türk yurdu olduğu anlamına gelmez ve ana yurt tespiti ile ilgisi yoktur. Ancak en geç Saka çağı olmak üzere, Türklerin değil İdil-Ural bölgesi, Batı Avrasya bozkırlarında da bulunduklarını, hem de yer adlarında iz bırakacak derecede bulunduklarını gösterir. Dolayısıyla M.Ö ilk bin yıl içinde Doğu Avrupa'daki varlıkları yadırganmamalı, daha yüksek ihtimaller nazara alınmalıdır. s. 191-192
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.