Gönderi

İnsan, bedeninden çok ruhunda yaşadığını fark edebilirse, yaşadıklarını da pencereden bakar gibi dışarıdan seyredebilir. Olayların etkisi altına girerek, onları sahiplenerek, kendini olayların nesnesiymiş gibi düşünerek onlardan aşırı etkilenmek yerine, onları dışarıdan seyrederek, sahiplenmeden, onlara maruz kalan değil de şahit olan biriymiş gibi davranabilir. Olayların içine girmeden, oturduğu koltuktan dışarıdan bir gözle, acıyı çeken olarak değil, acı bir sahneyi seyreden biri gibi kendisini algılayabilir. Yaşadıklarını dışarıdan bir bakış açısıyla seyrederek, onların olumsuz etkilerinden kurtulabilir. Acılar içinde kıvranan birinin kendisini dışarıdan seyretmeye, içeriden kurtulmaya ne kadar da ihtiyacı vardır? Çünkü acıyı sahiplenip onun içine girdiğimizde, gerçekte var olandan daha fazla keder saracaktır bizi. Bıçağın kendisini kesememesi ve gözün kendisini görememesi gibi, insan da yaşadığı acıyla özdeşleştiğinde, kendisini onaramayacak ve çıkmaz sokağa girecektir.
·2 alıntı·
1 artı 1'leme
·
1.293 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.