Gönderi

Kayıtsızlık, dili geçersiz kılıyor, işaretleri anlaşılmaz hale getiriyor. Sabırlısın ama beklemiyorsun, özgürsün ama seçmiyorsun, müsaitsin ama hiçbir şey seni harekete geçirmiyor. Hiçbir şey istemiyor, hiçbir şey talep etmiyor, hiçbir şeyi dayatmıyorsun. Hiç dinlemeden duyuyor, hiç bakmadan görüyorsun: tavanlardaki çatlakları, parkenin dilimlerini, yer karolarının desenlerini, gözlerinin çevresindeki kırışıklıkları, ağaçları, suyu, taşları, geçen arabaları, gökyüzünde bulut şekilleri çizen bulutlar. Artık, tükenmez olanın içinde yaşıyorsun. Her bir gün ses ve sessizliklerden, ışık ve karanlıklardan, yoğunluklardan, bekleyişlerden, ürpermelerden oluşuyor. Olan tek şey, bir kez daha, sonsuza dek, her seferinde biraz daha fazla yitip gitmen, sonu olmadan başıboş dolaşman, uykuyu, bir tür vücut huzurunu bulman: vazgeçme, bıkkınlık, uyuşukluk, kendini koyveriş. Kayıyor, sürükleniyor, gevşiyorsun: boşluğu aramak, ondan kaçmak, yürümek, durmak, oturmak, masaya oturmak, dirseğini dayamak, uzanmak. Robot hareketleri: kalkmak, yıkanmak, tıraş olmak, giyinmek. Su üzerinde mantar: akıntıya kapılmak, kalabalıkları izlemek, sürtmek: yoğun sessizlikteki yaz, kapalı pancurlar, ölü sokaklar, yapış yapış asfalt, kıpırtısız yaprakların siyaha çalan yeşili: vitrinlerin, sokak lambalarının soğuk ışığı altında kış, kahve kapılarındaki buğular, ölü ağaçların güdük siyah dalları.
··
92 görüntüleme
Ida okurunun profil resmi
“Kayıtsızlık, dili yok ediyor, işaretleri birbirine karıştırıyor. Sabırlısın ama beklemiyorsun, özgürsün ama seçimde bulunmuyorsun, müsaitsin ama hiçbir şey kılını kıpırdatmıyor. Dinlemeden duyuyor, bakmadan görüyorsun: Tavanındaki çatlaklar, parkenin tahtaları, fayansın deseni, gözünün etrafındaki çizgiler, ağaçlar, su, taşlar, yoldan geçen arabalar, gökyüzünde bulut şekli alan bulutlar. Varlığın, artık sonsuz. Her günün sessizlik ve sesten, aydınlık ve karanlıktan, katmanlardan, beklentilerden, titremelerden oluşuyor. Kayıyor, kendini sürüklenmeye bırakıyor, daha derine gidiyorsun: boşluğu arıyor, ondan kaçıyorsun. Yürüyor, duruyor, oturuyor, bir masa buluyor, üzerine yaslanıyor, uzanıyorsun. Robotvari hareketler: uyanmak, yıkanmak , tıraş olmak, giyinmek. Suyun üzerindeki mantar: akıntıya kapılmak, kalabalıkları izlemek, takip etmek: Yazın o ağır sessizliğinde, kapanmış kepenkler, boş sokaklar, yapışkan asfalt, siyaha çalan yeşil renkli kıpırdamayan yapraklar, dükkan vitrinlerinin, sokak lambalarının, soğuk ılıklarındaki kuş, kafe kapılarında nefeslerden çıkan buğular, ölen güdük, kara ağaçlar. Süprizden yoksun bir hayat. Emniyettesin. Uyuyor, yürüyor, yaşamaya devam ediyorsun, dalgın bir bilim adamının laboratuvarında, bir labirente terk edilmiş fare gibi.” Un homme qui dort | Bernard Queysanne
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.