Gönderi

Bir gün baktığım hastaya teşhis koydu doktor, kanser ilerlemiş, yapılabilecek pek bir şey kalmamış. Çok üzüldüm. Kendimi dışarı attım ki biraz rahatlayayım. Bir düğün salonu çıktı karşıma. Kapıda çiçekler, içerden davul zurna sesi geliyor. Şık şıkıdım kadınlar, kıranta adamlar girip çıkıyor. Herkesin yüzü gülüyor. Esti kafama, giriverdim düğün salonuna. Tıpkı ilk refakatçi koltuğuna oturduğum gün gibi, yabancı olduğumu anlarlar diye çekindim ilk başta. Amaaan aynı hesap, kız tarafı damadın akrabasıyım sanıyor, erkek tarafı gelinin. Pastamı yedim, limonatamı içtim, oh! Keyfim geldi, kalkıp şıkır şıkır göbek bile attım. Gelinle damadı tebrik edip fotoğraf çektirdim. Değme keyfime... Artık ne zaman canım sıkılsa karşı caddedeki düğün salonuna gidip oynayıp oynayıp dönüyorum. El düğünü tanıdık düğününden daha iyi. Akraba düğününe gitsen herkes gözünün içine bakacak, " Ülker ne takacak? diye. Ulan kocam dövse evinize almazsınız, açlıktan ölsem bir lokma, açıktan ölsem bir hırka vermezsiniz, takıya geldi mi Ülker!
·
6 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.