Borges "İngiltere'nin en büyük gizemcilerinden biri" diye tanımlar Blake'i. Bir gizemci midir gerçekten Blake? Kurumsal dinle, yerleşik değerlerle, aktöreyle savaşımında kendine biçtiği konum, yaslandığı kavramlar, devşirdiği imgeler açısından öyle sayılsa gerek. İmgelemi yüceltişi, kardeşi Robert'ı yitirişi, bunun ardından gelen görümler, sanrılar, hep bu sapağa sürükler bizi.