Gönderi

Eskiden bakmış olduğumuz bir şeyi tekrar görürsek, eski bakışımızla birlikte o zamanlar bu bakışı dolduran bütün imgeler bize geri gelir. Çünkü nesneler -diğerlerinden farksız kırmızı kaplı bir kitap-, biz onları algıladığımız anda maddedışı şeylere, o dönemdeki bütün kaygılarımız ve duyularımızla aynı cinsten şeylere dönüşür ve onlarla birleşerek ayrılmaz bir bütün oluştururlar. Eskiden bir kitapta okumuş olduğumuz bir ismin hecelerinin arasında, biz onu okurken esen süratli rüzgâr ve parlayan güneş gizlidir. Dolayısıyla, nesneleri tarif etmekle", onları zavallı birtakım çizgi ve yüzeylere indirgemekle yetinen edebiyat kendini gerçekçi diye adlandırsa da, gerçeklikten en uzak, bizi en çok yoksullaştıran ve hüzünlendiren edebiyattır, çünkü şimdiki zamana ait benliğimizle özü nesnelerde saklı geçmiş ve bu özü nesneler sayesinde tekrar tadabileceğimiz gelecek arasındaki iletişimi tamamen koparır. Oysa sanat adına layık her çaba, bu özü ifade etmeye çalışmalıdır; başarılı olamasa bile, yetersizliğinden bir ders çıkarabilir
Sayfa 177Kitabı okudu
·
23 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.