Gönderi

Mimarlığın sanatlar arasında gerçekten en büyüğü olduğunu söylüyor, nedeninin de anonim bir sanat oluşuna dayandığını ileri sürüyordu. Tüm büyüklükler gibi. Dünyada pek çok ünlü binalar olduğunu, fakat pek azının yaratıcısının bilindiğini, bunun da zaten böyle olması gerektiğini, çünkü bir tek insanın hiçbir zaman önemli bir şey yaratmış olmadığını söylüyordu. Mimarlıkta olsun, başka alanlarda olsun, bu hep böyleydi. Adı baki kalan birkaç mimar, aslında birer sahtekârdan başka bir şey değildi, onlar insanların şanını çalmışlardı ... Bazıları nasıl insanların servetini çalıyorsa, tıpkı öyle. "Eski bir anıtın görkemini seyrederken o başarıyı bir tek kişiye yorumluyorsak, ruhsal bir zimmet suçu işliyoruz demektir," diyordu. "Çünkü bilinmeyen ve anılmayan sayısız sanatçıların o kişiden önce gelip geçtiğini, geçmiş çağların karanlığına gömülüp gittiğini, sanatlarını tevazu içinde çalışarak ortaya koyduklarını (çünkü kahramanlık her zaman tevazu doludur), her birinin kendi çağına ait ortak hazineye kendince katkıda bulunduğunu unutuyoruz. Büyük bir bina, şu ya da bu dâhi tarafından bireysel olarak yaratılmış değildir. Yalnızca tüm insanların ruhunun bir yoğunlaşmasıdır."
·
259 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.