En sevdiğin beş kitap sorusunda listeye kesinlikle aldığım bu kitaba nasıl bir inceleme yazmamışım, bilemiyorum. Üstelik bu kitap bir klişeyi de yaşattı bana.
Yeni Hayat kitabında diyordu ya, 'Bir kitap okudum ve hayatım değişti.' diye. Benim yaşadığımı anlatan cümle biraz bu, ama en çok da
Kemal Sayar 'ın bir kitabında geçen şu alıntı: 'Bazı iyi kitaplar bizi terk etmez.'
İşte
Bir Adam Girdi Şehre Koşarak beni terk etmeyen bir kitap olacak. Hem kitabın içeriğinden hem de güzel tanışıklığa vesile olmasından...
Peki niye bunca zaman bir şey yazmadım bu kitaba ben? Belki de demlenmemişti bu yazı bende bugüne kadar. Şimdiymiş zamanı. Anlam kazandıran, kitap üzerine tefekküre sevk etmede katkısı yadsınamayacak
Vefa Karagöktaş ile okuyup kritiğini yapmamı bekliyormuş demek...
Kitap 'Anna' yazısıyla başlıyor, ki
Tarık Tufan 'ın en çok bilinen yazısıdır. Etkileyici bir giriş, etkileyici cümlelerle bezeli bir yazı. Özellikle şu ilk kısmı, Ramazan'da üzerine bir yazı yazmama vesile olmuştu:
''Biz her şeye, esirgeyen ve bağışlayan, çokça esirgeyen ve çokça bağışlayan, hep esirgeyen ve hep bağışlayan Rabbin adıyla başlayan adamlarız Anna. Büyücülerin, haramilerin, borsacıların, reklamcıların, korsanların, işgalcilerin, bankacıların elinden kurtulmamız da bundan. Sanayi Devrimi'nde bile, karanlık, rutubetli, çok bağırışlı, çok nefessiz, çok sabahsız, çok aşksız, çok çiçeksiz, çok neşesiz, çok kitapsız bir fabrikada hayatta kaldık sırf bu yüzden. ''
Savaş üzerine düşündürtüyor kitap bizi. Milyonlarca insanın hayatını mahveden zalimlerin yaptığı zulümlere 'savaş' demek haksızlık diyor. Haklı... Kelimeler bazen tanımlamıyor yapılanı, insanların hissettiklerini. Anlam kazanmaları gerekiyor cümleler içinde. Onu yapabilen yazarlardan birisi de
Tarık Tufan işte...
Sonrasında kitaba da adını veren yazı... Yazar Yâsîn Suresi'nin 20.ayetine atıfta bulunarak yazmış yazıyı. Bir önceki yazıda hayatta kalabildiğini söylüyordun. Şimdi de koşarak gelen bir adamda ihtiyaç duyuyor. Muhtacız öyle birisine. Ama beklemek gerekli mi? Godot'yu beklemeye dönmesin bu sonra? Biz o adam olmaya çalışsak daha iyi olmaz mı? Biz olmaya çalışalım ki olduralım. Çünkü o adamlar yayılsa güzel olur sanki. Onu bekleyelim ama beklerken boş durmayalım. Biz bu fabrikaları, bu putları yıkalım. Egzoz dumanları yerini iğde ve gül kokularına bırakır mı o zaman? Gecenin bir vakti geçen arabalardan yayılan adeta bir sözcük bulamacından oluşan manasız, katkılı ve katkısız, pastörize edilmemiş şarkılar yerini rahatça duyulabilen sabah ezanlarına bıraksa peki? Sokak lambaları engel olmaz belki yıldızları izleyip tefekkür etmeye. Kitap okumak külfet olarak görülmez belki. İyi oluruz belki...
Kitaptaki çoğu yazı öyle hoş ki... Gazze ile alakalı olan yazılar hele... Yazacak kelimem yok. Kitap bir seferde okunacak bir kitap değil zaten. Ara ara okunası, üzerine düşünülesi ve hatta yazılası...
Hüzün ve Tesadüf 'e yazmıştım, bu kitap kendisini yazmamı istedi diye.