Bilgi kuramında akılcılığı savunan herhangi biri, daha önce gördüğümüz gibi, bir Descartes veya Spinoza gibi bilgide doğruluğun ölçütünü kesinlikte bulur; bu kesinliği ise genel olarak onu meydana getiren kavramların açık seçikliğinde ve onlar arasındaki ilişkilerin tutarlılığında arar. Bunlardan oluşan, parçaları arasındaki ilişkilerin tam ve tutarlı bir biçimde kurulmuş oldu ğu rasyonel bir sistemi, bilimin erişmek istediği bir ideal olarak kabul eder.
Oysa Plotinos tam bunun tersini söylemektedir. Onda akıl düzeyinde nesneler hakkında sahip olduğumuz açık ve seçik algılarımız (Tanrı) Bir'in bilgisine erişmek söz konusu olduğunda, yerlerini tümüyle kendine özgü, biricik ve dile getirilemez bir deneye bırakmaktadırlar. Burada söz konusu olan artık ne diskürsif bir akıl yürütme, ne felsefi bir temaşadır, yalnızca ve tümüyle mistik bir veed dir (ecstasy).