Gönderi

Çocukken Suriye’de yüzlerce kez kayboldum. Sokaktakiler beni tanımıştı. Biri mutlaka elimden tutup beni eve götürürdü. Ailem boynuma adresimizin yazılı olduğu bir kart asmıştı. Ben sadece onları düşündüm hayatım boyunca. Sadece, o iki yarı insan, yarı meleği. Dokuz ay boyunca beni vücudunda taşıyan kadını, pisliğimi temizleyen insanları. Defalarca insanlar beni rahatlatmak için, “Düşünme bu kadar. Seni yaparken sana sormadılar. Madem yaptılar, ilgilenecekler, katlanacaklar tabiî ki!” dediler. Bense sakince dinlediğim sevimsiz konuşmayı bitirmek için söylenileni kabulleniyormuş gibi gözükürken sadece şunu düşünüyor olurdum: Bilemezlerdi benim geleceğimi. Onlar bir çocuk istediler ama ben geldim! Dünyaya en az değeri veren insan. Onlar normal bir çocuk istediler, eğitim görüp, meslek sahibi olacak, gururlanacakları. Ama ben geldim. Bilemezlerdi bir canavarı büyüttüklerini. Onların suçu değil. Ve benim onlara acı çektirmem vicdanen yasal değil. İşte bu yüzden sadece onları düşündüm. Başka kimseyi değil. Ölmelerini arzuladım. Benim dönüştüğüm adamı görüp üzülmemeleri için. Ailemin evindeki yatak uyuyabildiğim nadir yerlerden biriydi. Ama ben kan kustum oraya. Bilemezlerdi... Annem bilemezdi dünyanın sonunu doğurduğunu...
·
81 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.