Zırhını çıkartıp pencerenin önünde duran ve önce çok uzakta olan, ama yoğun soyutlanmışlığı, yitip gitmiş çağlar ve yok olmuş yıldızlardan sonra gözüne hâlâ hoş ve yabancı görünen o dudaklar, kitap ve kafa giderek yakınlaşıp netleşene kadar karısıyla oğluna bakan ve sonunda piposunu cebine koyup karısının önünde o muhteşem başını eğen bu kahramanın davranışından kim gizli bir sevinç duymaz- dünyanın güzelliğinin önünde saygıyla eğildi diye onu kim suçlar?