Gönderi

Kafadaki deli sorular:(
“Her şeyi yapan eden Tanrıysa, insan neden suçlu günahlı sayılıyor? Kader ve kaza karşısında insanın iradesi ne işe yarıyor? sonuçta yine Tanrı’nın dediği olduğuna göre insanın herhangi bir yolu herhangi bir davranış biçimini seçmesinin ne önemi kalıyor?insanları cehennemde ateşte yakmak, kader ve kazanın sahibi kendisi olduğu halde böyle bir cezayı insanlara çektirmesi tanrının yüceliğiyle ve merhametiyle nasıl bağdaşıyor???”
Sayfa 277Kitabı okudu
··
2 artı 1'leme
·
2.496 görüntüleme
Yahya Saygan okurunun profil resmi
Kader ikiye ayrılır; 1. Izdırari Kader 2. İhtiyari Kader Izdırari Kader ( yaratılışla gelen fiziksel özellikler, Aile Ülke, Millet, Zaman, vb. Kişinin belirleyici olamadığı alan.) İhtiyari Kader ( Akıl, Ruh, Duyular, Bilinç vb. donanımlar ile kişinin hayat içinde yapmış olduğu tercihler) Izdırari Kader noktasında evet herşey önceden belirlenmiş. Ve biz, bizim için belirlenmiş olan kadere (baht) razı olur seversek (yar) Bahtı-Yar oluyoruz. Bu Izdırari Kadere teslim olursak eğer Kadere teslim ile Kederden emin oluyoruz. İhtiyari Kader ise tamamen Yaratıcı' nın bilgisi dahilinde ama sadece bizim tercihlerimiz neticesinde gelişen, var olan, yaratılan olaylar. Örneğin ; Ülkeyi bir uçtan diğeri uca kateden demiryolu ve üstünde tarih, zaman, güzergah ve istasyonu önceden belirlenmiş bir Tren ve Trenin seyahat rotası ( Doğu ekspresi vb) olsun. Yolcunun hangi durakta ineceği kendi tercihi ancak tüm seyahat yolu, güzergahı ve trenin rotası, Bu düzenegi tasarlayan, oluşturan tarafından bilinmekte hatta seyahat süresince takip altında gözlenebilmekte. Yolcu ise İhtiyari Kaderi ile nereye gideceğini ve nerede ineceğini tayin edebiliyor. Yani iradesi ile tercih ettiği rotadan kendisi sorumlu. İhtiyari Kaderde teslimiyet yok. Kader Gayrete Aşıktır. İhtiyari Kader Kişinin iradesine bağlı ve (Akıl, Ruh, Bilinç) kendi sorumluluğunda. Kişinin Yapacağı fillerin önceden biliniyor olması (kader), o fiilleri mutlak yapacağı anlamında bir Zorunluluk taşımıyor (kaza), Bilindiği için yapmıyor, yapacağı için biliniyor. Bilme ve Fiileri hayata getirme Allah'a ait. Tercih ise Kul'a ait. Örneğin; Sen bir çocuğun isteğiyle, onu kucağına alsan; sonra sana dese ki; beni falan yere götür (tercih); sen de onu oraya götürsen (kaza); o da orada üşüyüp hastalansa, sana: 'Beni niye buraya getirdin?' diye itirazda bulunabilir mi? Tabii ki bulunamaz. Çünkü kendisi istedi. İrade ( Akıl, Ruh, Bilinç ) yoksa Sorumlulukta yok. Izdırari Kaderde İrade yok.Var olandan İnsan sorumlu değil. İhtiyari Kaderde İrade var. Ve İnsan tercihlerinden sorumlu
M.H.K. okurunun profil resmi
Altta yine saçma sapan yorumlar saçma sapan argümanlar görüyorum peki madem bu kadar sorguluyorsunuz şunun cevabını alayım Tanrı daha şeytanı yaratırken hatta daha yaratmadan önce bile yasak meyve meselesinin nasıl sonuçlanacağını biliyordu şeytanın itaat etmeyeceğini biliyordu Adem'in yasak meyveyi yiyeceğini biliyordu sonucunu bildiği bir şeye kızıp ceza veriyor ben şeytanı yaratıyorum adem'i yaratıyorum şeytan adem'e secde etmez Adem de bu yasak meyveyi yer ben de adem'e ceza verir sürerim onları buradan bu sizin mantığınıza yatıyorsa siz zaten diyecek hiçbir şey yok. Bir diğer paradoks şu sen özgür iradenle seçim yapıyor olabilirsin fakat sizin argümanınıza göre sizi yaratan bir tanrıysa sizin daha dünyaya gelirken bile hayatınız boyunca kötü seçimler yapıp cehenneme gideceğinizi bilerek sizi yaratıyor bu gerçekten mantıklı geliyormu size ya gerçekten buna mı inanıyorsunuz.? Ve gerçekten ucu bucağı olmayan bu sonsuzluğu yaratan bir varlığın dünyada en çok can alan şeyi yarattığını mı düşünüyorsunuz ? o şey tabii ki de din. dünyada dinden daha çok can alan başka hiçbir şey yok her yer din savaşlarıyla dolu bunu gerçekten tanrının yarattığını mı düşünüyorsunuz? azıcık düşünen herkes için hiçbir dinin içinde zerre mantık kırıntısı bulamazsınız sadece korktuğunuz için inanmaya devam ediyorsunuz ama bunu kendinize dahi itiraf edemiyorsunuz.
Sonbahar okurunun profil resmi
En basit ifadeyle; Kul seçim yapar Allah onun seçimini yaratır. Yine basit bir örnek vermek gerekirse, uygulamayı kullanan birçok öğretmen var. Okul idaresi, öğretmen ve öğrencileri düşünürsek eğer. Kuralları koyan idare, çocukları yöneten de onlar. Öğretmenler tüm çocuklara eşit eğitim verdiği halde( peygamberin varlığı ) veya aynı kitaptan ders anlattığı halde çalışkan öğrenciler de var çalışmayan öğrenciler de. Bunları ayırt etmek için sınavlar yapıp, bir kısmına sınıf tekrarı gerekli görülüyor. Sınıf tekrarı yapan öğrencilerin çalışmamasını tamamen öğretmene veya okul idaresine yüklemek ne derece doğru olur..
Diyarı Kalp okurunun profil resmi
Sevgili kardeşim.. Eğer vaktin varsa Bakara suresinin mealini düşünerek okumanı tavsiye ederim. Sürenin mealini okudukça sorgulama yapabilirsin.. İyi okumalar dilerim
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.