Gönderi

yazmak istedin, denedin; oysa yazacak neyin vardı ki? kafandan neler geçiyordu? bazı toy fikirler, birkaç ham duygu, koyu bir cehalet, neredeyse aşktan çatlayacak bir kalp ve bu aşk kadar büyük, cehalet kadar boş, değersiz bir tutku. ve sen de yazmak istedin! hah, senin daha yeni yazacak bir şeylerin olmaya başladı, daha başındasın. güzellik yaratmak istedin. peki ama daha estetiğin muhteviyatını bilmeden güzelliği nasıl yaratabilirsin? henüz hayatın temel özelliklerinden bihaberken hayat hakkında yazmak istedin. dünya senin için bilmeceden farksızken, sen dünya ve yaradılış hakkında yazmak istedin; yazsaydın yazdıklarınla yaradılışın nasıl bir şey olduğuna dair bilgisizliğini ifşa edecektin. ama sevinmelisin, Martin oğlum. artık yazacaksın. az biliyorsun, çok az şey biliyorsun, ama fazlasını bilmek için doğru yolda ilerliyorsun. bir gün eğer şansın yaver giderse, bilinmesi mümkün olan şeylerin neredeyse hepsini idrak edeceksin. o zaman yazabilirsin işte.
·
51 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.