İncelememe, Viktor Weisskopf'un kitapta da yer alan şu cümlesiyle başlamak isterim: "Hidrojeni anlamak, bütün fiziği anlamak demektir." Hidrojen, "H" sembolü ile gösterilen, basit (temel) yapıda bir elementtir. Yapısında sadece bir adet proton ve çekirdeğindeki protonun çevresinde dönen bir adet elektrondan oluşur. Ayrıca istisna bir özellik olarak nötron bulundurmayan tek elementtir. Günümüze kadar özellikle Kuantum Fiziği'ndeki pek çok gelişme hidrojen üzerine yapılan araştırmalar neticesinde şekillenmiştir. Şüphesiz bunda hidrojenin basit yapısı rol oynamıştır. Işıma, atom çekirdeğinin yapısı, nükleer fizik, temel atom ve atomaltı parçacık hareketleri ekseriyetle hidrojenle yapılan çalışmalardan etkilenmiştir. Bu sebeple eser, hidrojenin ilginç kimyasal özellikleri yerine, hidrojenin kuantum kimyası ve kuantum fiziğindeki yerine atıf yapmış, kuantum konularına ağırlık vermiştir.
Hidrojenin "H" ile ifade edilmesi, kimyasal anlamının dışında başka bir şeye daha işaret etmektedir. Tevazu olarak çevirebileceğimiz Humanity'de "H" ile gösterilmiştir. Hidrojen'in tevazu ile ilişkilendirilmesi ise kainatta en fazla yer alan elementlerden olmasıyla, özellikle yıldızların ve gezegenlerin yapısında bol miktarda bulunmasıyla alakalıdır. Sistemimizin yıldızı olan güneş dahi enerji kaynağı olarak hidrojeni kullanmıştır. Canlılığın ana kaynağı olan su'da yine hidrojen içermektedir.
Konuya kuantum açısından bakıldığında, hidrojen üzerine yapılan çalışmalarla kuantum fiziğinin gelişimi paraleldir. Balmer serisi dahi hidrojen atomlarından hareketle ortaya konmuştur, Schrödinger'in çalışmaları, Sommerfeld, Bohr, Rutherford, Einstein, Prout.. gibi bilim adamları için hidrojen geniş ve kullanışlı bir saha açmıştır. Günümüzde tıpta oldukça yoğun kullanılan HNMR ve NMR dahi hidrojen üzerine yapılan çalışmaların neticesidir. Kitapta bahsettiğim tüm bu konulara dair doyurucu ve teknik bilgi bulunmaktadır.
Günümüzde evreni anlamak için özellikle de Astrofizikte, hidrojen büyük önem taşımaktadır. Çünkü, hidrojen kainatta bol miktarda bulunmakla beraber, karanlık madde (dark matter) formu içerik itibari ile bildiğimiz hiçbir doğal ve yapay madde içermemekte, yalnız hidrojenin kainattaki varlığı ve uzaydaki hareketleri "boşluk" denilen fenomenin yapısını veya yapısızlığını anlamamıza yardımcı olacaktır.
Kitapta uzunca değinilmesini beklediğim ama maalesef çok kısa değinilen bir konu da vardır ki, o da hidrojen bağları mevzudur. Bilindiği gibi bileşikler iyonik ve kovalent yapıda bileşikler oluştururlar. Yapısında hidrojen bulunan bazı bileşikler ise bu iki bileşik şeklinin dışında hidrojen bağları denilen istisnai bir yapı oluştururlar. Örneğin su molekülleri hidrojen bağı ile bağlıdırlar. Bu da suyun benzerlerine nazaran çok çok daha yüksek kaynama noktalarına ulaşmasına sebep olmaktadır. Bir diğer sonucu da buzun su üzerinde yüzmesidir. Bu sayede büyük buz kütleleri okyanus ve göllerin dibine inmemektedir. Aksi halde okyanus dibine inen devasa büz kütleleri tüm okyanusun ve göllerin donmasına dolayısıyla dünyada yaşamın devam edememesine sebep olacaktı ki bu; tüm yaşamın tamamen hidrojen ve hidrojen bağlarıyla alakalı olduğuna işarettir.
Hidrojen'e dair diğer önemli bir konu da en az altın oran kadar evrensel olan "fine structure constant" yani ince yapı sabiti'dir. 1/137,036... Sayısı ile gösterilen sabit, zamanın-enerjinin göreceliği ve fiziksel sabitlerin zamana karşı tavrı konularında da incelenmesi ve öğrenilmesi gereken bir konu başlığıdır.
Yukarıda bahsettiklerim ve daha fazla konuyu kitaptan öğrenebilirsiniz. Özellikle fizik ve kimya'da eğitim alan öğrencilere tavsiyemdir. Konular teknik olarak ele alındığından eseri okumak için bir miktar bilgi gerekmektedir. Keyifli okumalar dilerim.