Ümidini kaybetmiş bir toplum. Öyle kaybetmiş ki ümitsizlikten ne yapacağını bilemeyip kendini dans etmeye adamış… ölene dek.
Okuduğum en ilginç kitaplardan biriydi sanırım. Gerçek bir hikayeyi anlatıyor oluşu da bu ilginçliğin artmasında oldukça etkili oldu. Hayata, yaşamaya dair umudu kalmayan insanların ne yapacağını bilememesiyle başlayıp bulaşıcı bir duruma dönüşen dans etme hastalığı. Öyle ki duramıyorlar, ayakları kanamaya, vücutları inanılmaz enerji kaybetmeye ve açlıktan ölme derecesine gelmelerine rağmen duramıyorlar. Durmak istemiyorlar. Hastalık inanılmaz hızıyla bütün ülkeyi sararken hastalığa yakalanmadan yayılmasını engellemeye çalışan bir grup adam… işleri oldukça zor, zira bu hastalık cinsiyet, yaş, ırk farketmeksizin büyümeye, bulaşmaya, öldürmeye devam ediyor.
Farklı bir akışı, değişik bir konusu var.