Duygularınızı ne güzel ifade ettiniz... Gün geçtikçe biraz daha dibe vuran, biraz daha insanlık adına eksilen bir dünya var, Dövüş Kulübü'nün tespitleri çok güzeldi hatırlarsınız. Özellikle içinde bulunduğumuz ortam ki gargaranın, dedikodunun cehaletin kol gezdiği bir yer. Tefekkür ve düşüncenin hiçbir önemi yok bu insanlar için. Bu da bilinçsizliği getirir ve bilinçsiz bir insan da hemen her türlü kötülüğü yapmaya hazır duruma gelir. Ben hiçbir Müslüman görmedim ki Hz. Peygamber'in yolunu izlesin de bilinçsizleşerek şaşırsın.
İnsanları gözlemleyerek inancı kavramaya çalışmak çok yanlış bir düşüncenin ürünüdür aslında. İslam ve insanların geriliği nezdinde çokça kıyaslama yapılır dine hüküm giydirerek. Yüzyıllarca yıl İslam dininde yaşayan insanlar bilimde, tıpta, astronomide en yüksek dönemlerini de yaşadılar, dünya tarihine damga vuracak insanlar da çıktı aralarından. Hatta birçok şeyin temelini attılar. Fethettikleri bakir toprakları işgal etmediler, barış getirip imar ettiler. Bunlar hep görmezden gelinir. Bugün refah düzeyi yüksek ülkelere baktığımızda en tepede sömürge-manda devletlerini görürüz. İnançsız kesimin çoğu din-insan penceresinden bakar olaya maalesef.
Çoğunluğu ateist olan İsveç ve Japonya dünyada intiharın en sık görüldüğü yerlerden. Hayat toz pembe gibi görülse de limansız, yolsuz bir insan hep aynı ayrımı yaşar. Ama kendini ve hayatı sorgulayan, yalnızca düşünen bir insanın içinde cereyan eden şeylerdir bunlar. Diğerleri bitki gibi dümdüz gelip geçer.
Bir Müslüman olarak dünyanın ne zaman karanlık kisvesini hissetsem, ne zaman içim daralsa Kur'an okurum. Kötülüğün ve iyiliğin bu dünyayla sınırlı olmadığını her okuduğumda daha iyi bellemiş olurum. Ve inanın sıkıntım gider. Evet anlamını okumadan hem de. "İnanarak yapmanın mucizevi iyileşmesi" denir psikolojide. Her şey bir kılıfa koyulur ya, işte o misalden.
Çok teşekkür ederim Ayşe Hanım. Bu meseleye dair söylenecek çok şey var. Umarım ruh dinginliğini bulursunuz, gönülden arzu ederim bunu...