Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

167 syf.
·
Puan vermedi
Bu kitapla bir insanı daha tanımış oldum. 12 Mart döneminde fikir suçlusu olarak tutuklanıp cezaevine konan, 24 yaşında yasaklar, sınırlandırmalar, baskılar sonucunda yurdundan ayrılıp yabancı bir ülkede yıllarca sürgün yaşamak zorunda kalan Mehmed Uzun'u. Çokkültürlülük üzerine yazmış olduğu deneme yazılarında yaşamından izler var, yoğun hüzünle dolu. Bu yazılardan ilki kitaba ismini de veren Nar Çiçekleri… Nar çiçekleri, nar ağaçları yazarın çocukluğu. Okul dönüşü dedesinden okula gitmesinde büyük payı olan şekerlerini aldıktan sonra bahçeye çıkarak nar ağaçlarını, tomurcuklarını, yapraklarını, çiçeklerinin yeşilden kırmızıya dönüşmesini izlemenin ve dışarda yatılan sıcak yaz akşamlarının sabahında hemen yanı başında nar ağaçlarıyla uyanmanın mutluluğu. Aynı zamanda büyükçe bir nar ağacının altında Ermeni arkadaşı Mıgo, annesi Meyre, babası Ape Vardo’yla yaptıkları piknik sonrasında kılıç artığı Ape Vardo’nun başını ellerinin arasına alarak sessizce ağlamasının verdiği anlamlandıramadığı, nedenini soramadığı hüzün. Nar çiçekleri; ırkçı, bağnaz, hoşgörüsüz iktidarların uyguladığı katliamlar, sürgünler, acılar, dışlanmışlıklar, insanlara konan sınırlar, kendi kültürleriyle bağlarının koparılması. Mehmed Uzun’un ninesi de çocukluğunda ona anlattığı hikayelerle kendisinde iz bırakmış. Zazaca sözcüklerin götürdüğü hayal dünyasında gezdiği yerlerin Kürtler’in sürgün yerleri olduğunu sonra öğreniyor. 1977 yılında gitmek zorunda kaldığı İsveç’te uzun süre kendisi de sürgün olarak yaşar. Sürgün insanların yaşadığı süreci yaşar. Anayurdunu, dilini, benliğini, kimliğini yitirip yabancı, göçmen olur. Hep yanında olan insanların manevi desteğini, sözlerini, sevgisini yitirir. Bunun yanında kazandıkları da vardır her şeye rağmen. Yeni bir dil, yeni insanlar, farklı bir kültür. Öncelikle kendi anadili Kürtçe’yi geliştirir, Kürtçe romanlar yazar, Kürt Edebiyatı’na yönelik çalışmalar yapar. Sürgün hayatını, farklı kültürlerin, renklerin oluşturduğu yaratıcı bir kaynağa dönüştürür. Bu deneme yazılarında yazar çeşitli dönemlerde yaşamış, sürgün yazar ve şairlere dair yazdıkları da ilgi çekici. Son kısımlarda da öldürülen Musa Anter’e yazdığı masalımsı ağıt ve Yaşar Kemal’in aldığı bir ödül töreninde yaptığı Yaşar Kemal’in edebi kişiliğini, toplumsal gerçeklere ilişkin verdiği mücadeleyi anlatan konuşma metni var. İnsanların yaşadığı yerlerden koparılmalarının acılarını, geride bıraktıklarını mübadeleyi anlatan romanlarda, roman karakterleri aracılığıyla öğrenip duyumsamıştım. Nar çiçeklerinde bu acıyı bizzat yaşamış olan yazar Mehmed Uzun’un yazdıklarından okumak oldukça sarsıcıydı. Irkçılığın, bağnazlığın, yok saymanın, aşağılama ve dışlanmanın kendinde ve diğer insanlar üzerinde yarattığı etkileri yazılarında o kadar iyi ifade etmiş ki, çokça hüzün yüreğinize çöküyor. İnsanların tarih boyunca kini, nefret, maddi, manevi çıkarları için yaptığı zulümler karşısında beynimize kazınmış olan “evet ama …” diye başlayan önyargılar etkisini yitiriyor. Her “evet ama …. “ dediğimizde kaybeden biz, kaybeden insan. “Sürgün bir ayrılıktır, bir hüzündür. İnsani olmayan, ağır bir cezadır Yaşanmış, çok iyi bilinen uzun bir zaman kesitini, daha doğrusu bir yaşamı geride bırakmaktır. İstemeyerek, zorlanarak…” s. 65 “en çok özlediğim şeylerden biri nedir, bilir misin?” diye sordu. Uzun süren bir sessizlikten sonra yine konuştu: “Bal arılarını, bal arılarının vızıltılarını, seslerini… Nar bahçelerine gittiğimiz o günlerde en çok kızdığım şey nar çiçeklerinin, narların tepesinde durmadan vızıldayan o küçük arılardı. O vızıltılar uyumamı engellerdi. Sinirlenirdim. Şu işe bak ki şimdi de özlüyorum. Yıllar önce Diyarbakır’dan, Dicle kıyılarının o kırmızı toprakları içinde nar ağaçları getirttik. Belki onları diker, onlar da büyür, çiçek açar ve o vızıltıları yine duyarım diye. Ama olmadı.” s. 54
Nar Çiçekleri
Nar ÇiçekleriMehmed Uzun · İthaki Yayınları · 20123,950 okunma
··
8bin görüntüleme
Necip G. okurunun profil resmi
Mehmed Uzun’u bu site vasıtasıyla tanıdım. Şu ana kadar okuduğum incelemelerde hakkında tek olumsuz yoruma rastlamadım. Onu ilk olarak bir romanıyla tanımak istediğim için Yaşlı Rind’in Ölümü’nü okuma listeme aldım. Çok geciktirmeden okumayı planlıyorum. Sizin bu incelemenizde de Uzun hakkında yeni bilgiler de öğrenmiş oldum. Hem emeğinize hem kaleminize sağlık mısra hanım...
mısra okurunun profil resmi
Site tanımadığımız yazarları, kitapları tanıtmakta çok etkili. Ben de sizin gibi burada tanıdım Mehmed Uzun’u, okuduğum ilk kitabı. Anlatılanlar yaşanmış olduğu için daha çok etkilendim. Sırada birkaç kitabı daha var. Teşekkür ederim yorumunuz için Necip Bey. İyi okumalar.
mısra okurunun profil resmi
#188101180 "Yazarlığım bir iş değil, bir korunma güdüsü; edebi eserlerimse pazara sunulmuş metalar değil, bir öyküye, bir ses ve dile sahip olma çabasıdır. Yazarlığım bir yanıyla söz konusu bu çabanın da öyküsüdür. İçimdeki sesi canlandırmak, ruhumu yaratmak, kendimi keşfetmek, o yıkım· ve mağlubiyetin ortasında kendimi hep yeniden kurmak; yazarlığımın öyküsü bu işte."
Bu yorum görüntülenemiyor
protestomnia okurunun profil resmi
Daha ne denilebilir ki? Mükemmel bir inceleme. Kaleminize sağlık...
mısra okurunun profil resmi
Teşekkür ederim.
Afşin okurunun profil resmi
Sürgün edebiyatı yaparak geçimini sağlamış bir tüccar gibi geldi. Erken yaşta Avrupa'ya gidip sıkıntı çekmeyi buradaki insanlara bırakan ama nedense sıkıntıyı kendi çekmiş gibi yazan biri. Klasik tüccar
mısra okurunun profil resmi
Mehmed Uzun anadilini konuşması, yazması yasaklanmış bir yazar, 80’li yıllarda cesurca bunun mücadelesini vermiş düşünceleri, romanları, yazıları nedeniyle tutuklanmış, yargılanmış, cezaevinde hapis yatmış, tüm baskıya, zulme boyun eğmektense çok sevdiği memleketini feda ederek dilini bile bilmediği bir ülkeye gidip ekmeğini kebapçılık, dönercilik gibi sanatsal faaliyetlerle uğraşmak(!) yerine edebiyatla uğraşıp Kürt Edebiyatına katkı sağlayan romanlar yazıp Kürtçe ile ilgili çalışmalar yapıp tüccarlık(!) yapmıştır. Türkiye’de, İsveç’te ödüller almıştır. Ölümünün ardından yakın arkadaşı Yaşar Kemal, “O büyük yazarların geçtiği kapıdan geçen büyük bir yazardı. Kendi kültürünü, yazdıklarıyla, bütün dünyaya ve kendi milletine anlattı ve görevini en iyi biçimde yaptı” diye konuşmuştur. Kendisi sürgünde olmasına rağmen kitapları hakkında açılan davaları sonucunda kitapları yasaklandı, satılmasına izin verilmedi “Klasik tüccar” di mi Mehmed Uzun? Kitaplarını okumadan, yazarı tanımadan sırf “gibi geldi” diye de klasik tüccar karalaması yapmayın.
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.