Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

119 syf.
10/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Her ne kadar tavsiye üzerine kitap okumaktan hoşlanmayan bir okur olsam da bazen kitapla ilgili görüşlerine değer verdiğim birinin güzel bir yorumunu gördüğümde veya kitapta geçen ve beni düşünmeye sevk eden bir cümle gördüğümde o kitaba karşı kayıtsız kalamıyorum. Albert Camus'nun Yabancı isimli bu kitabını da
Mustafa A.
Mustafa A.
'ın şu #26344396 incelemesi sayesinde okuma kararı aldım. Öncelikle kendisine teşekkür ederek incelemeye başlamam gerekir... Kitaba dair beni okumaya sevk eden ikinci özellik ise, kitapta geçen "Bugün annem öldü. Belki de dün, bilmiyorum." cümlesi oldu. Çok etkileyici bir cümle gibi geldi ilk gördüğümde. Böyle bir cümlenin geçtiği bir kitabın son derece güzel olduğuna kanaat getirdim. Sonra öğrendim ki, "Bugün annem öldü. Belki de dün, bilmiyorum." cümlesi kitabın ilk cümlesiymiş. Bildiğiniz üzere, bir kitabın ilk cümlesi son derece önemlidir. Kitapla ilgili önemli bir "tavsiye mektubu"dur. "Bugün annem öldü. Belki de dün, bilmiyorum." cümlesini okuduğumda, bu cümleyi kuran kişinin annesinin ölümü karşısında son derece üzülmüş ve yeis içerisinde böyle bir cümle kurduğunu düşündüm. "Ulan adama bak, annesinin ölümü sebebiyle hangi günde olduğunu bile unutmuş. Bu nasıl bir acıdır?" diye düşündüm. Oysaki kitabımızın ana kahramanı Meursault hiç de bu düşünceye sahip bir kişi değilmiş. Meusault, herkese, en çok da kendisine yabancı bir karakter. "İnsanların hayatları farklı değildir ki, herkes aynı yaşar," diyebilecek kadar rasyonel, cinayetten sorgulanırken bile karşısındakileri irdeleyen onların her şeyi bu kadar önemliymiş gibi yaşamalarına şaşıran bir yabancı... Meursault aynı zamanda topluma ve toplumu oluşturan insana dair ve yine toplumca oluşturulmuş değer yargılarına karşı uyumsuz biri. Sabahattin Ali'nin tabiriyle, kendi kafasının içinde yaşayanlardan. Biraz Raif Efendi, biraz aylak adam Bay C., biraz da Raskolnikov... Kitabın belirli bir konusu olduğunu söyleyemeyeceğim sizlere. Özellikle şu konuyu işliyor diye bir tahlil yapmam mümkün değil. Yazarın da öyle bir niyeti olmamış zaten... Fakat kendisine bile yabancı olan bir adamın hayat karşısında ne kadar uzaktan bir bakış açısına sahip olabileceğini ne kadar yabancılaşabileceğini göreceksiniz kitabı okuduğunuzda. Öyle ki, annesinin ölümünde bile ağlamayan bir adam var karşınızda... Öyle ki, mahkeme salonunda bile son sözü sorulduğunda son bir sözünün olmadığını söyleyecek kadar kararlı bir adam... Öyle ki, ölüm cezası verildiğinde bile tanrı inancına sahip olmadığını ve asla affedilmeyi istemeyeceğini defalarca söyleyen bir adam... Bu yönüyle herhangi metafizik bir inanç olmadan da erdemli olunabileceğini göstermekte. Son derece önemli buluyorum bu duruşunu... Kitapta hoşuma giden kısımlardan birisi de Meursault'un kadın-erkek ilişkilerine ve evliliğe dair olan bakış açısıydı. 43'üncü sayfada geçen şu cümle kahramanımızın bakış açısını önümüze sunuyor. Çok ilginç bir bakış açısı olduğu için paylaşma gereği hissediyorum: ''Akşam, Marie beni görmeye geldi, kendisiyle evlenmek isteyip istemediğimi sordu. Benim için fark etmediğini, eğer o istiyorsa evlenebileceğimizi söyledim. O zaman da onu sevip sevmediğimi sordu. Ben de yine daha önceki gibi cevapladım, bunun bir anlamı olmadığını, ama elbette onu sevmediğimi söyledim. ''Öyleyse neden benimle evleneceksin?'' dedi. Ben de ona bunun bir önemi olmadığını ama o arzu ediyorsa evlenebileceğimizi söyledim. Zaten bunu isteyen oydu, bana düşen de evet demekti. O da evliliğin ciddi bir iş olduğunu belirtti. Ben, ''Yoo,'' diye cevap verdim. Bir an sustu, ses çıkarmadan yüzüme baktı. Sonra konuştu. ''Aynı biçimde bağlı olduğun bir başka kadın sana aynı öneride bulunsa kabul eder miydin, onu öğrenmek istiyorum'' dedi. ''Elbette ederdim'' dedim. O zaman, ''Ben seni seviyor muyum acaba?'' diye sordu. Ben de ''Bu konuda hiç düşünmedim'' diye karşılık verdim. Yine sustuktan sonra, ne kadar tuhaf bir adam olduğumu, beni kesinlikle bunun için sevdiğini, ama belki günün birinde yine aynı nedenlerden ötürü benden nefret de edebileceğini mırıldandı. Bunlara ekleyeceğim bir sözüm olmadığı için susuyordum. Gülümseyerek kolumu tuttu, "Seninle evlenmek istiyorum," dedi. Ben de, "Ne zaman istersen evleniriz, dedim.?" Son derece ilginç bir karakter gördüğünüz üzere Meursault. Ancak gönülleri fethedecek bir duruşa da sahip. Mesela hakkında verilen ölüm cezası karşısında bile sükunetini koruyup hakimin, savcının, avukatın ve jandarmanın hal ve hareketlerini irdeleyebiliyor. Sayfa 97'de yer alan cümlesi aynen şu şekilde: "Fransız halkı adına genel bir meydanda kafamın kesileceğini söyledi. İşte o zaman, bütün yüzlerde okumakta olduğum hissin niteliğini anlar gibi oldum. Saygı hissiydi bu galiba. Jandarmalar bana çok yumuşak davranıyorlardı. Avukat elini bileğime koydu." Kitapta çok fazla altını çizdiğim yer oldu. Camus gerçekten de değerli bir yazar ve daha çok okunmayı hak ediyor. Baş kahramanımız Meursault'a mahkeme tarafından verilen ölüm cezasından sonra Camus'nun bu cezayı eleştirdiği kısımlar da oldukça etkileyiciydi. Gerçekten de suçlu bir kişiye suçu her ne olursa olsun ölüm cezası vermek ne kadar doğrudur? Tarihin her döneminde tartışılmış bir soru bu. Cevabı hemen verilecek basitlikte bir cevap değil. Son derece gelişmiş ve demokratik olduğunu düşündüğümüz birçok toplumda ölüm cezası hala yasal. Örnek olarak bu topluma ABD'yi gösterebiliriz. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde ölüm cezası kesin olarak kaldırılmış ve yaşam hakkı her şeyin üzerinde bir hak olarak tanınmışsa da ölüm cezasını savunan birçok kişiyi hala çevremizde görmek mümkün. Unutulmamalıdır ki, bir kişiye ölüm cezası vermek o kişinin düzelmesi ve topluma karışması için elinden tüm imkanları almak anlamına gelecektir. İnfaz Hukuku'nun temel prensibi mahkum olan kişilerin yeniden topluma kazandırılmasına olanak sağlamaktır. Albert Camus da ölüm cezasına alternatif çözümler bulmaya çalışmış ve bu kitabında ölüm cezasına eleştiri getirmiştir. Netice itibarıyla, oldukça beğendiğim bir kitap oldu. Yazarın dili de sade ve anlaşılır bir dil olduğundan kararlı olunursa bir günde bitirilebilecek bir eser. Elbette hepinize tavsiye ediyorum.
Yabancı
YabancıAlbert Camus · Can Yayınları · 2019111,3bin okunma
··
1 artı 1'leme
·
9bin görüntüleme
Mustafa A. okurunun profil resmi
Kaleminiz gerçekten çok güçlü.Güzel bir inceleme olmuş, tebrikler.
Semih Doğan okurunun profil resmi
Bu güzel yorumunuz için teşekkür ederim. Mutlu oldum böyle düşünmenize :)
Metin T. okurunun profil resmi
Semihciğim, okurken de düşünüyorum bir yandan, ortak noktalarımız ne diye. Sonra, benim incelemeyi de bir okuyayım da okumada farklılık ve benzerliklerini çıkarayım. A, benim inceleme yok. :))) Dur yahu, yoksa ben bu kitaba bir inceleme yapmadım mı? İlla yapmışımdır da, bu siteye değil galiba. Hay Allah, insan nasıl da yanılıyor. Aşk ilişkisinin üstüne de fener tutmalı. Ben pek girmedim. Aslında bütünü tamamlaması açısından önemli. Bu kısmını incelemenin, önemli buldum. Ölüm cezasıyla alakalı kısım kitabın en çok bilinen yönü. (Ya, benim inceleme bu sitede de vardı. Sonra yanlışlıkla silmiş olabileceğimi düşündüm. A, çöp kutusunda. Ta ocakta silinmiş. Biri şikayet etmiş. Spoiler diye. Onlarda sağ olsunlar doğru çöpe yollamışlar. İncelemen olmasa fark etmiyecektim billahi.) Kalemine, yüreğine sağlık.
1 önceki yanıtı göster
Semih Doğan okurunun profil resmi
Sevgili Metin abi, incelemeni ben şikayet ettim. "Neden şikayet ettin beğenmedin mi?" dersen, beğendim de aslında. Ama bir miktar kıskanmış olabilirim. Hayır hayır itiraf ediyorum, bir miktar değil çok fazla kıskandım. Bu kadar güzel inceleme yapılır mı yahu? :) Şaka bir yana, incelemeni okumadım. Mahrum kaldım, o şuursuz yüzünden. Bu kitapta spoiler olmaz ki. Başı sonu önemli değil. İçerik önemli. Bir türlü bunu anlayamıyorlar... Benim incelemem, senin incelemendir Metin abi. Ne de olsa "Yabancı" sayılmayız :)
3 sonraki yanıtı göster
Erdinç BİGE okurunun profil resmi
Güzel bir inceleme olmuş, Semih Bey. Son kısmı Hugo'nun "Bir İdam Mahkumunun Son Günü" nü hatırlattı. Emeğinize sağlık.
Semih Doğan okurunun profil resmi
Son kısmı çok benzer zaten :) Ben de okurken aynı şeyi düşünmüştüm. Teşekkür ederim.
Erhan okurunun profil resmi
Mustafa bey sağolsun güzel bir inceleme daha kazandırmış bize. Yaptığınız alıntılar, tam olarak Meursault'u anlatıyor bize. Heralde Camus'nun da aklına son kısımda Victor Hugo'nun kitabı gelmiştir ki hepimiz aynı şeyi düşünmüşüz o hücrede. Teşekkür ederim, çoğu incelemenin aksine yaşattınız tekrar kitabı. Elinize sağlık.
Semih Doğan okurunun profil resmi
Meursault çok özgün bir karakter. Çok da sevdim kendisini. Elimden geldiğince anlatmaya çalıştım. Beğenmenize sevindim... Son kısım gerçekten de
Bir İdam Mahkûmunun Son Günü
Bir İdam Mahkûmunun Son Günü
gibi. Teşekkür ederim Erhan Bey güzel yorumunuz için.
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
1 önceki yanıtı göster
Semih Doğan okurunun profil resmi
Şaşırdım. Şaşırdığım kadar da hoşuma gitti :)
27 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.