Hikmet Anıl Öztekin hiç okumadım, hiçbir zaman okuyacağımı da zannetmiyorum. Mesele senin bahsettiğin sömürü meselesi. Şimdi sömürmeyen yazar mı var? Diye sorabilirsin. Bunu sormakta çok da haklı olursun. Yazarlar her zaman için para için yazdı. En azından büyük çoğunluğu. Dostoyevski bile geçimini sağlamak, borçlarını ödemek için yazdı, romanlarının büyük çoğunluğunu. Yalnız o zamanlar biraz daha farklıydı. Onlar okunmak için yazmıyorlardı. Çünkü satılan kitap başına prim almıyorlardı. Onların zamanında sayfa sayısına göre ücret ödeniyordu. Bir de yazarlar arası prestij açısından rekabet vardı tabi. Bu prestijde onların toplum ve sanat camiası tarafından ne kadar benimsediğine göre oluşuyordu. Yüksek prestijli yazarlar hem toplum tarafından hem de sanat camiası tarafından sayılırdı. Ayrıca sayfa başına aldığı ucrette artardı. Yine döndü dolaştı mesele okunmaya geldi. Hangi çağda olursa olsun yazarların büyük çoğunluğu okunmak için yazıyor demekki, okunma sonucunda da hem prestij artıyor, hem de aldıkları ücret. Bu okunma ve anlaşılma birde sevilme meselesi tamamen. Bizim gibi edebi değeri düşük toplumlarda da değerler üzerinden yazanlar daha çok okunuyor, toplum tarafından seviliyor, daha çok kazanıyor. Sanat camiası mı? Onların birini al vur ötekine, hepsi aşağı yukarı aynı.
Kurgu, mantık hatası mı ona pek fazla takılma. Ben öyle yapıyorum. Gördüğüm en büyük yazarların kurguları genelde zayıftı. Bir çok yerde mantık hataları vardı. Yalnız bu dediklerim daha çok anlatısı kuvvetli yazarlar. Zaten kurgu falan pek umurlarında değil. Bir çerçeve çiziveriyorlar romanlarını o kadar. Sonra içine tıka basa felsefelerini, düşüncelerini dolduruyorlar. Kurgu falan bunlar çok önemli değil kısacası, mesele yazarın dolulugu, düşüncelerinin sana ne kadar hitap ettiği. Ne biliyor ne kadar biliyor, nasıl anlatıyor mevzuu bu.
Bu arada okunma derdi olmadan ve dolu dolu yazan bildiğim tek bir yazar var. Daha doğrusu yazar değil filozof ama guzel romanları da var. Elbette ki onu herkes tanıyor biliyor, burada ismini tekrardan belirtmeye gerek yok.