Fazla rahat bir yaşamdan sıkılıp macera arayan, alışkın olmadığı bu hızlı dünyaya girince afallayan ve duygu karmaşası içinde kendini çözümlemeye çalışan bir kadın. Bu dünyaya adım attıkça kendi farklılıklarını daha çok hissediyor, özellikle korkusunu bastırmayı bir türlü beceremiyordu. Korkuyu sürdürmek ve korkuyla yüzleşmek arasında sürekli gidip geliyordu.
Zweig'ın betimlemeleri diğer kitaplarında olduğu kadar kaliteli. İnsanın duygu ve düşüncelerini yine başarılı aktarmış, şaşırtmadı.
Ancak benim fikrime göre; Zweig insanların yaşadıklarını çok iyi çözümlese de bu duruma gelme sebeplerini düzgün açıklayamıyor. Yani bir korkudan bahsetmek istiyor, korkuyu mükemmel aktarıyor ama zemin hazırlama konusunda aceleci ve yüzeysel davranıyor. Zaman zaman "Bu karakter bu analize uymuyor." diyorum kendimce.
SPOILER UYARISI
Kitabı yine de beğendiğimi söylemeliyim. Şantajcının kiralık oyuncu olduğunu öğrenince kadına üzüldüm diyebilirim. Ancak kocasının da böylesine rahat davranmasını anlayamıyorum. Farklı kültür ve mizaca sahip toplumların hayatları hakkında empati kurmak pek mümkün olmuyor. Hatta adamın aldatıldığını bile bile böyle bir oyun yapması bana gülünç geliyor. Ayrıca kadın, gerçekleri öğrendiğinde kocasını bırakıp yeni ve özgür bir yaşama veya doğrudan ölüme gider diye düşünmüştüm. Ailennin tekrar biraraya gelip mutlu olması da garipsediğim başka bir nokta.