Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

136 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Bir Tarafta Tarihi yazan ve günümüzü şekillendiren Mustafa Kemal, bir diğer tarafta ise Devleti yönetmek yerine, ülkeyi beceriksizce işgal ettiren ve tüm ciddi uyarılara rağmen susup, yabancı devletlerin emri altına girenler var… Hatta ve hatta işgal devletleri ile aynı çizgide yürüyenler var... Tarihe bakışınız nasıldır ya da ne yöndedir bilemem ama Tarih tekerrür eden bir mekanizmadır. Geçmişte olanı bilmez, bugün ne yaşadığınızı anlamazsanız, yarın olacaklardan bi haber olursunuz. Bu sağlıklı olduğunuz halde kör olmak, topal olmaktır. Geçmişte yaşananlar tam olarak budur ve bunu anlamak için araştırmak hepimizin görevidir. Falih Rıfkı Atay ve Yakup Kadri Karaosmanoğlu her fırsatta Atatürk ile röportaj yapma ve onun ağzından hatıralar yayınlamak istemişlerdir. Bu zemini özellikle Falih Rıfkı çok zorlamıştır. Bu kitapta anlatılanlar, Mustafa Kemal’in birebir ağzından yazılmıştır. Normalde bu hatıralar üç kısımdan oluşacakmış, Dünya Harbi’ne ait olanlar, Mütareke sırasında İstanbul’daki faaliyetlerine ait olanlar ve nihayet Kuvâyı Milliye devrine ait olanlar. Hatıralarda geçen isimlerin çokluğu ve yabancı devletlerin olması nedeni ile, hükümetin ricası üzerine Mustafa Kemal birinci kısmın sonunda hatıraları kesiyor. Kitapta Samsun’a çıkıncaya kadar olan kısım mevcut. Normalde 32 parça düşünülen bu yazı dizisi yarıda kalıyor. Biz ise Mustafa Kemal Samsun’a çıkmadan önceki kısma tanıklık ediyoruz.. Bildiğiniz üzere Nutuk Atatürk’ün Samsun’a ayak basması ile başlar. Bu kitapta ki hatıralar ise öncesini anlatmaktadır. Şimdi ısınma turunu attık.. Haydi başlayalım…! Mustafa Kemal’in çocukluğunu bildiğinizi varsayıyorum ve onun ne kadar dik başlı ve dikta edilenleri kabul etmeyen bir çocuk olduğunu bilirsiniz. Mahalle’de arkadaşı Salih BOZOK ile birdirbir oynarken bile altta yatan olmamış, bunu kabul etmemiştir. Oyunu bile sorgulamış, mantık aramıştır. Bunun yerine kendi kurgusu ile türettiği savaş oyununu oynatmış ve arkadaşları çok beğenmiştir. Mustafa Kemal 7. Ordu Kumandanlığına atandığında, başında komutan olarak Alman General Erich von Falkenhayn vardır. Mustafa Kemal, asla Alman komutanlara güvenmez ve onları kabul etmez. Bir de bunun üzerine Devlet tarafından, bizzat Almanların ayaklarına kadar gidilip, orduyu yönetmeleri istenmiştir. Aksi halde, Almanya Osmanlı’nın yanında savaşmayacaktır. Burada ki amaç; Osmanlı araç olarak kullanılacaktır. Almanlar Türk askerlerini kendi çıkarlarına göre kullanacak ve hiçbir başarı elde edemeyecektir. Bu durumu önceden gören Mustafa Kemal, raporlar hazırlayarak, emir-komuta zincirini bile hiçe sayarak devletin tüm ilgili birimlerine ulaşacaktır. Yazdığı raporlar, sonun başlangıcını öngördüğü halde dikkate alınmayacaktır. Bir görüşme esnasında; "Kemal, Kemal, bizi rahat bırak! Sonra vicdanen sorumlu olursun” denecek. “Biz öyle şeyler yapacağız ki, neticesinde sen de memnun olacaksın, dünya da hayretler içinde kalacaktır." diye gerçek olmayan beyanatlar verilerek, Mustafa Kemal savuşturulacaktır. Bunu söyleyen kişiler öyle şeyler yaptılar ki bugünden bakınca biz, o günden bakınca da dünya hayretler içinde kaldı, bir tek bunu önceden gören Mustafa Kemal hayretler içinde kalmadı.... Zaten öngördüğü oldu. Mustafa Kemal Alman komutandan tüm yetkilerin alınmasını, tüm ordunun kendi idaresine verilmesini, yoksa devletin çok kötü bir duruma düşeceğini ve harbin kaybedileceğini defalarca dile getirmiştir. Bu istek her seferinde geri çevrilmiş ve Mustafa Kemal kendi yerine Ali Rıza Paşa’yı atayarak görevden alınmasını talep etmiştir. Bu durumu kullanmak isteyen yetkililer, Mustafa Kemal’i ikinci ordu kumandanlığına tayin etmiştir. Mustafa Kemal, mazeret göstererek bu tayini kabul etmemiştir. Bunun üzerine bir ay izinli olduğu kendisine tebliğ edilmiştir. Daha sonra Veliahd Vahdettin’in Almanya seyahatine eşlik etmesi teklif olunmuş, ona farklı gelen bu durumu ikiletmeden kabul etmiştir. Teklif kabul olunduktan sonra, vahdettin ile tanışması için Yıldız Sarayı’nda görüşme tertip edilmiştir. Mustafa Kemal ilk tanışma safhasını şu şekilde anlatmaktadır; "(...)İçeri girdi, bizim bulunduğumuz tarafa yöneldi. Kanapenin sağ köşesine oturdu. Ben karşısındaki koltuğa oturdum. Benim karşımdaki koltuğu Necip Paşa işgal etti. Bu zat bir defa gözlerini kapadı, derin bir şekilde daldı, neden sonra tekrar gözlerini açtı, bize lütfen iltifat etti: —Sizinle müşerref oldum, memnunum. Tekrar gözlerini kapadı, bu nazikane sözlere cevap vermeye hazırlanırken, şaşkın bir şahsiyetin huzurunda bulunduğumu fark ettim; cevap vermek mi, yoksa vermemek mi gerektiğinde tereddüt ettim. Naci Paşa'nın yüzüne baktım, o da çok durgundu. Onda bir defa daha konuşma kudreti olup olmadığını anlamak için beklemeyi tercih ettim. Biraz sonra gözlerini açtı. —Seyehat edeceğiz değil mi? Ben çok sıkıntılı bir halde: —Evet, Seyehat edeceğiz! dedim. İtiraf edeyim ki, bir mecnunla karşı karşıya bulunduğumuzu hemen hissetmiş, fakat mantıki konuşmaya girişmekten kendimi men etmiştim. Hemen ayağa kalkıp dedim ki: —Efendi Hazretleri, beraber seyahat edeceğiz. Seyahat iki gün sonra başlayacaktır. Perşembe akşamı garda hazır bulunacaksınız, oradan hareket edeceğiz. Veda ettik ve çıktık. Süslü bir saray arabasına binmiştik. Naci Paşa ile aramızda takriben şöyle bir konuşma oldu: —Zavallı, bedbaht, acınacak adam!... Bunlarla ne olabilir? —Öyledir. —Bu zavallı yarın padişah olacaktır, kendisinden ne beklenebilir? —Hiç!.. —Biz ki aklımız, mantıkımız vardır, biz ki memleketin mukadderatını, halini ve geleceğini anlamış insanlarız, ne yapabiliriz? Naci Paşa: —Güç!...dedi. Bu ilk tanışmada Vahdettin ile olan düşünceleri netleşmiş, daha sonrada değişmemiştir. Mustafa Kemal, Vahdettin ile olan bu seyahati kendi lehine kullanmak için gerekli bütün çabaları sarf etmiştir. Osmanlı Devleti’nin bekası için, veliahd’a neler yapması gerekliliğinden bahsetmiş, tepki alamamıştır. İlk başlarda biraz umut beslese de daha sonra hiçbir şey olmayacağını anlamıştır. Atatürk Samsun’a gitmeden önce defalarca Vahdettin ve Devlet’in ileri gelenleri ile görüşmüş, bir şeyler yapılması çabasında olsa da her zaman ki gibi geri çevrilmiştir. Buna rağmen vazgeçmemiştir. İngilizlerin baskısı ile, tarafına verilen maaş kesilmiş, ne ordudan emekli edilmiş ne de resmi bir görev verilmiştir. Birkaç ay bu şekilde devam etmiştir. Mustafa Kemal İstanbul’da geçirdiği zaman içinde arkadaşları ile görüşmeler yapmış, neler yapabileceklerini düşünmüştür. Mustafa Kemal hatırasında en çok güvendiği ismin “İsmet İNÖNÜ” olduğunu belirtmektedir. Geçen zaman içinde, Anadolu’ya geçme ve direnişi başlatma görüşü üzerine kafa yoracak ve arkadaşları ile bunun olabilirliği üzerine çok kez buluşacaktır… Yalnız öyle bir zaman gelmiştir ki, kendisi dahi bu şansın gelmiş olmasına zor inanacaktır.. İmza edilen, Mondros Ateşkes antlaşması gereği, Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye yani Osmanlı Devleti harbi kaybetmiş ve itilaf devletlerinin dayattığı antlaşmayı boyun eğerek imzalamıştır. Daha sonra İstanbul İşgal olunmuş ve saltanat sadece isimden bir varlık olmuştur. Fiili olarak bir varlığı artık yoktur. İngilizlerin himayesi altında küçük bir sömürge hükümetine dönüşmüştür. Ne derlerse yapılıyor, mütareke şartları bahane edilerek, yurda giren düşman birliklere müdahale edilmemesi söyleniyordu… Tam bu esnada İngilizler, Mustafa Kemal’in imdadına yetiştiler.. Anadolu’da Türklerin, Ermeni köylerini bastığı yalanları üzerine, o bölgeye bir ordu gönderilmesi ve bu durumun kontrol altına alınması istenmişlerdir. Mustafa Kemal’i İstanbul’dan uzaklaştırmak isteyen bir grup, onun adını önermiş ve bu kabul edilmiştir. O esnada Mustafa Kemal’in gizliden bir şeyler planlandığı duyulmuş ve bu durumu bahane ederek İstanbul’dan gönderilme planı yapılmıştır. Aslında talih, bu şekilde Mustafa Kemal’in yanında olmuştur. Bu hususta Fevzi ÇAKMAK paşa çok yardımcı olmuş, arkadaşları ise onun yanında olmuştur. Verilen görev yetkilerini, kendi istediği tarzda genişletmiş, Fevzi Çakmak ile beraber güzelce bir, oyun oynayarak bu geniş yetkileri kabul ettirmiş ve 9 . Ordu Müfettişliği Unvanı ile Anadolu’ya İSYAN’ı BASTIRMAK üzere görevlendirilmiştir. Hangi isyanı peki? İngilizlere karşı direnen halkın isyanını.. Sözde Türklerin, Ermenilere uyguladığı zulmün isyanını… Ama Mustafa Kemal bastırmak bir kenara körüklemek ve tüm vatanda milli seferberliği yaymak için gün saymaktadır. Belgeler imza edildikten sonrasını şu şekilde anlatmaktadır Paşa; “Talih bana öyle müsait şartlar hazırlamış ki, kendimi onların kucağında hissettiğim zaman ne kadar bahtiyarlık duydum, tarif edemem. Bakanlıktan çıkarken, heyecanımdan dudaklarımı ısırdığımı hatırlıyorum. Kafes açılmış, önünde geniş bir âlem, kanatlarını çırparak uçmaya hazırlanan bir kuş gibi idim.” … Bu eserde Mustafa Kemal’in anlatım tarzının sadeliği ve akıcılığına hayran kalacaksınız. Sabaha kadar anlatsa oturduğunuz yerden kalkmak istemeyeceğiniz türden bir anlatımı vardır. Ben keyifle, bir o kadar da üzüntü ile okudum. Mustafa Kemal’in Almanya yolculuğunda Vahdettin ve Alman Generaller ile yaptığı konuşmalarda nasıl fark yarattığını, ileri görüşlülüğün onu nasıl ön plana çıkardığına şahit olacaksınız. Samsun’a neden ve nasıl gönderildiğini, Milli mücadele fikrinin nasıl doğduğunu, Atatürk’ün nasıl bir kişiliğe sahip olduğunu öğreneceksiniz.. Bu eser Mustafa Kemal Samsun’a gitmeden önceki evreleri çok iyi şekilde anlatmaktadır. Zaten anlatılan bizzat Atatürk’ün anlatımıdır. Bu yazı dizisi 1926 Mart Ayı’nın 13’ünde yayınlanmıştır. İncelemenin başında da anlattığım gibi, hükümet ricası ile yazı dizisinin geri kalanı Atatürk tarafından sonlandırılmıştır. "Zaman sürekli akar, insan gelişir ve değişir; gelişen ve değişen insan, dünyayı değiştirir. "Bugün", gökten zembille inmemiştir; "bugünün" temelinde "dün" vardır. Dün "önceki günün" sonucudur. İşte bu nedensellik zincirinin adı tarihtir. Bugünü doğru anlamanın biricik yolu düne, tarihe bakmaktır. Ancak "düne" şaşı bakanların "bugünü" net görmeleri mümkün değildir." – Sinan MEYDAN Mustafa Kemal’i tanıdıkça halkının ona neden ATATÜRK ismini verdiğini daha iyi anlayacaksınız.. Biz Mustafa Kemal'iz efendim...! ve Mustafa Kemaller ÖLMEZ....! Fikrimiz’ de, Kalbimiz ‘de ve Ruhumuzdadır...! Hiç görmedik, gözünün içine canlı olarak dahi bakamadık ama FARK ETMEZ! Onu GÖRMEK demek mutlaka YÜZÜNÜ görmek değildir. ONUN fikirlerini, ONUN duygularını anlıyorsak ve hissediyorsak bu kafidir.....! #28815684 Falih Rıfkı Atay’a sevgi ve saygılarımı sunuyorum... Herkese iyi okumalar… -------------------------------------------------------------------- 20 Temmuz 2018’de yapacağımız
Falih Rıfkı Atay
Falih Rıfkı Atay
etkinliğimize katılmayı unutmayınız.. 20 Temmuz – 30 Ağustos 2018 Katılım Linki: #27899814 -------------------------------------------------------------------- Kesinlikle okunmasını tavsiye ettiğim bu eseri şu kitaplarla harmanlayarak harika bir bilgi kaynağı ortaya çıkarabilir siniz.
Atatürk
Atatürk
+
Yüzyılın Kitabı - Yüzyılın Lideri
Yüzyılın Kitabı - Yüzyılın Lideri
+
Nutuk
Nutuk
--------------------------------------------------------------------
Atatürk’ün Bana Anlattıkları: Mustafa Kemal’in Ağzından Vahdettin
Atatürk’ün Bana Anlattıkları: Mustafa Kemal’in Ağzından VahdettinFalih Rıfkı Atay · Pozitif Yayınları · 2020855 okunma
··
1.005 görüntüleme
Yusuf Çorakcı okurunun profil resmi
Çok iyi inceleme beklediğimize değdi. İlk paragraf her şeyi özetliyor aslında. Atatürk'ü tanımak ve anlamak için hepimizin çaba göstermesi gerekiyor. O günleri okuyup öğrenelim, bu günlerin değerini biliriz o zaman.
Murat Ç okurunun profil resmi
Özellikle istedin, içtenlikle ve uzunca yazdım. :) Kesinlikle öyle. Sıkılmadan, yılmadan araştırıp ve anlamamız gerekiyor. Dünü anlamazsak, bugünün bir değeri kalmıyor.. Sağolasın yorumun için..
1 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Sefa Ayıcı okurunun profil resmi
Büyük bir heyecanla ve yaşarcasına okudum bunda katkınız oldukça yüksek gerçekten yaşayarak ve yaşatarak anlatıma dökmüşsünüz, ellerinize ve emeğinize sağlık kendi adıma teşekkür ederim tarihi tazelediğiniz için zihnimde :)
Murat Ç okurunun profil resmi
Anlamlı ve detaylı yorumun için çok teşekkür ederim. Bu uzun incelemeyi keyifle okuyabildiysen ve bunu sağlayabildiysem ne mutlu bana. Konu Mustafa Kemal olduğunda yaşayarak okuyorum ve o şekilde yazıyorum. Bu arada bilgin olsun, 5 Word sayfası uzunluğunda bu inceleme :) daha nice uzun uzun Mustafa Kemal incelemelerinde görüşmek dileğiyle. Teşekkür ederim..
Cem Єren okurunun profil resmi
İnceleme için teşekkürler ellerine sağlık hocam okumak isteyenler için şuraya link bırakayım mediafire.com/file/nxa8ivu9vu... İyi akşamlar...
Murat Ç okurunun profil resmi
Eyvallah, sağolasın Hocam. Kitabın pdf i mi:))
2 sonraki yanıtı göster
Li-3 okurunun profil resmi
Merak uyandıran güzel yazı için teşekkürler. Gene merağım cezbedildi :))
Murat Ç okurunun profil resmi
Seni memnun etmek zor zanaat ama arada bir başarıyoruz.. :)) Sağolasın anlamlı yorumun için.. Teşekkür ederim.. :)
2 sonraki yanıtı göster
Sezen B. okurunun profil resmi
Süpersiniz Murat Ç. Tarih dersini oldum olası sevmişimdir.En çokta Atatürk'ün anlatıldığı kısımları pür dikkat dinlerdim.İncelemenizi okurken de aynı coşkuyu ve ruh halini yaşadım.Emeğinize,yüreğinize sağlık.:)
Murat Ç okurunun profil resmi
Aynı hissi verebildiysem ve size keyifle okunacak bir inceleme sunabildiysem ne mutlu. :) Teşekkür ederim değerli görüşünüz için, çok sağolun..:)
Oğuzhan. okurunun profil resmi
Yine destan gibi bir inceleme olmuş :) okurken sigara molasi verdik efendim :)
Murat Ç okurunun profil resmi
Eyvallah sağolasın... :) Ittihat ve terakki ile ilgili bir bölüm var.. İtalyan temsilciye çok güzel bir cevap veriyor... :)) Keyifle okuyabileceğin bir inceleme oldu ise sevindim. :) sağolasın.
17 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.