Ürettiği düşüncelerden kendini sıyırabilen bir zihin,
sadece içine yönlendiği zaman
Tao’nun özünü fark edebilir.
Ürettiği düşüncelerle dolu bir zihin,
kendini, algılarıyla kavradığı sürece
sadece harici âlemin biçim ve yapılarını
görebilir.
İnsanın duyuları içeriye değil dışarıya yönelecek biçimdedir. Bilhassa şu dünyayı algılamaya çalıştığımız 5 duyu böyledir. Ama insan içine dönebilecek bir araca sahip değildir. Sadece az da olsa ucundan bakabilir, bu da düşüncelerle olur. Düşünceleri yok sayarsak(ki böyle bir şey mümkün değildir) içimize bakabilecek başka araç kalmaz. Düşünmemeye çalışırken bile düşünmemeye çalışmamızı düşünürüz, ürettiğimiz düşüncelerden kendimizi sıyırmak şöyle dursun bir anlığına yok bile sayamayız desem herhalde yerinde olur. Harici alem ise Platon'un görüngüleri gibi bambaşka bir konudur. Bunun var olduğunu kabul etmek için tutarlı olsa bile mantıklı hiçbir sebep yoktur. Yani Tao'nun özü diye ifade edilen şey aslında yoktur ama biz onu yeterince düşünerek var gibi algılar hale gelebiliriz. Bunları neden mi yazdım, açıkçası bilmiyorum. Ama birkaç saniyeliğine hiçbir şey düşünmemeye çalışarak herhalde beni kolayca anlayabilirsiniz.
Aslında bu alıntıyı koyma sebebim, Tao Te Ching'in şu çevirisi ile kıyas olması bakımındandı, çünkü ikisi aynı kısmın çevirisi, muhtemelen konu şimdi daha anlaşılır olmuştur:
istekten arınmış ruh
gizli olanı görür,
hep isteyen ruh ise
yalnızca istediğini
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.