Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

476 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Byzantion, Nova Roma, Konstantinopolis, Asitane, İstanbul
YouTube kitap kanalımda Kara Kitap'ı önerip postmodern romanı anlattım: ytbe.one/5NOJQ_1hmps "Uykulardasın şimdi bensiz uykularda Hala İstanbul’dasın ama deniz yok dalgalarda" YYK Sayısızca kültür, padişah, caz festivali, mimari ve sanat akımı, beyaz yaka, Suriyeli, Suriyesiz, kitap teması, şarkı ilhamı, cami, kilise, Rönesans'a yakışır insani proporsiyon, sonradan yine kendisine tepki olarak getirdiği barok bir öfke, askeri darbe, manevi arbede, mahalle kavgası, kavgalardan çok daha ateşli çiftleşme, dert, mutluluk, işkence, orgazm, kasvet, ütopya görmüş ve hala içinde barındırdığı çoğu canlısına göre kendisinden başka şehirlerin tebdil-i kıyafetine bürünmeye çabalayan kolektif bir varoluş salatasından -yani Proust'un kayıp zamanın izinde kaybedip aradıklarını, Paulo Coelho'nun Simyacı'yı yazarken arakladığı Takkeci İbrahim Efendi'nin hikayesi gibi bir arayıştaki esrarın sonucunu insanın yine kendisinde bulacağını bize pitoresk bir imgeyle alıcıyı harekete geçirme işlevinde buldurmaya çalışan- bir hafıza bahçesinden bahsetmeye çalışıyorum size : İSTANBUL. Hayatımın büyük bir kısmında İstanbul'un manevi basınç aurası altında gerek fiziksel gerekse de spiritüel mesafesinin çemberinde yaşadım. Türkiye'nin magması olan bu sıcaklığın verdiği, kendi merkezine çektiği bir İstanbulçekime, aynı Dünya'nın, çevresindeki Güneş, gezegen ve uydularının çekimine kayıtsız kalamadığı bir şekilde maruz kaldım. "O"ydu bizim hafıza bahçemizdeki en renkli ağacımız, "o"ydu Pessoa'nın dediği, düşünmenin yıkmak anlamına gelip de insanın düşünmeden önce parçaları -yani semtleri- algılayıp sonradan metropolitan bir tümevarımla şehrin bütününü düşünebileceğimiz bir bellek. Çünkü Pessoa'ya göre de, düşünce süreci, düşünülen şeyi parçalara bölmekle olurdu. Yüzyüzeyken Konuşuruz, Sandal şarkısında, bu kitaptaki Galip'in tükenmek bilmeyen bir kısır döngüdeki zamanın süregelen kaybının izinde, İstanbul'daki dalgalara denizi yakıştırmanın telaşı içerisinde, uykularını, gerçeklik ile düş arasındaki Musil'in ruhun bulanık sendeleme denklemi gibi yalpalayarak renkli "Rüya"lar oteliyle taçlandırdığı bir İstanbul hayal etmişti. Aynı Orhan Pamuk'un gayesi gibi. Şu anda bedenimin bulunduğu Batman, aklımın çarpık sokaklarının gezmeye çalıştığı, idam mahkumlarının son saniyelerinde çaresizce ve büyük bir arzuyla düşünmeye çabaladığı şehir algısını daha geniş bir algıyla beynimin önüne soyut çözünürlüklü bir görüntü olarak getirmeyi kendime askerlik idi edindiğim bir İstanbul ve çift haneli sayıyla sayabileceğim yıllardır ait olduğum ama bir türlü Maslow'un piramidinin en tepesindeki onu gerçekleştirme seviyesine erişemediğim bir İzmit düşüncesi ile Orhan Pamuk'un Galip, Celal ve Rüya üçgeni arasında spiritügeometrik bir bağıntı kurmak istedim. Baş karakter Galip, doppelgänger etkisiyle bir Tourette sendromlusunun aniden çıldırmaya başlayıp, bağırıp çağırması gibi bir merakla keşfetmeye çalıştığı İstanbul'u, sevgilisini, amcasının kızını, kendisini -artık her ne derseniz- yine kendisinden fiziksel olarak çok uzakta bir Stockholm vatandaşının sendromu gibi kendisini rehine olarak aldığı İstanbul'da aşkı ve yine kendisini bulmak isteyen, Raskolnikov'un Napolyon, Hint Devrimi zamanında insanların Mao, Küba Devrimi zamanında insanların Castro olma idinde yanıp tutuşan gençlerinin akson ve dendrit uzaklıkları arasında mekik dokuttuğu esrarlı bir gerçeklik arayışında, imgelerini, Boğaz'ın sularının Anadolu ve Avrupa yakasındaki en güzel yalılara, en uç insan yapımı anılara, köprülerin eteklerinin altından geçen hidrojen ve oksijenlerin sadece hamdığı, piştiği, yandığı değil de, kelimelerin sevgi, nefret, hüzün, aşk, şaşkınlık, şehvet, öfke gibi duyguların sinestezik lunaparklarında İstanbul'un en esrarlı köşelerinde Kara Kitap'ın beklenen konserinde yerini alabilmek için bilet sırası kovaladığı, kimilerine göre bir Dünya klasiği niteliği taşıyan kimilerine göreyse Alaaddin'in Dükkanı'na gelip de Alaaddin'in elinde olmayan salt nesnel gerçekleri değiştirmesini bekleyen bir kalabalık ordusu önderliğinde kurgulamıştı. İşte böyle bir cümle gibiydi İstanbul. Mimar Sinan, Yavuz Çetin, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Gaye Su Akyol, Münir Özkul, Vedat Türkali, Fatih Sultan Mehmet, Ete Kurttekin, Flört, Atatürk, YYK, Vedat Milör, Nusret, Peyk, Ara Güler, Sabahattin Ali, Birsen Tezer, Orhan Veli Kanık, Sezen Aksu gibi sanatkarlarımız bu şehirdeki yürüyüşlerini aynı Galip'in İstanbul sokaklarında yüzlerin, tarihin, kitapların, semtlerin esrarını çözmek ister gibi gerçekleştirmişlerdi. Kadıköy Yeldeğirmeni mahallesinin her sokağından uzakta denizin göründüğünü bilmek, Kuledibi'nde dolaşırken dümdüz bir sokakla karşılaşamayacağını tahmin edip de pitoresk ve bir o kadar da grotesk fotoğraflar yakalamayı şehvet edinen bir turistin varlığını Galip'e yakıştırmak, Kartal'dan Silivri'ye metrobüsle gidilemeyeceğinin bilincinde 500T hayalleri kuran bir İstanbulluyla, ecnebilerin Old Town diyerek turistik rant edindiği bir evrensel gezgin terminolojisiyle tefsirini 400 küsür sayfaya sığdırmak Orhan Pamuk'un harcı olmuş ise, sirkülasyon koridorları Boğaz'ın suları, giriş kapıları stratejik ve jeopolitik önemin diktatörlüğünde sabitleştirilmiş coğrafya dersi kitaplarındaki hudut bakımından komşuları, oturma odası, salonu Beşiktaş, Kuzguncuk, Sarıyer, Üsküdar, Eminönü, Kadıköy, mutfağı Karaköy, Beyoğlu, bir türlü sevilemeyen ev sahipleri Bağcılar, Esenler, Başakşehir, figürü Ruslara sıcak denizlere inme mastürbasyonunu mumyalatan, temeli eşsiz bir tarih, duvarları Darwin'in hiç de kıskanmayacağı bir şekilde, zamanla tarih kavramından Medusa'nın gözlerinin içinde kendilerine sorulduğunda büyüyünce taş olmak isteyen bakışların kıskanacağı bir brütlükte rant betonuna evrilen, milyarlarca yıl geçtikten sonra belki de en şanssız ev sahiplerini üzerinde ağırlamak zorunda bırakılan bir edebi-tarihi-mimari hafriyat kamyonunu, beynimizin nizamiye kapılarından dışarıda bir yerde düşünmemiz pek tabii ki de olanaksız olurdu sayın Pamuk, sen de haklısın. Neyse ki, Galip gibi Hey Douglas da doğmuştu. El mi yaman, Beyoğlu mu yaman demişti. Boşuna değildi Light in Babylon'un çığırmaları, camilerden gelen dinsel sesle, evlerden yükselen -insel kelimesinin önüne c ya da t harfi koymamın kararsızlığında insanın ağzından çıkan titreşimlerin karşılaştırılması. Boşuna değildi "Mimaride hiçbir detay boşuna değildir, çocuklar." diyen hocamı hatırladığım bir yaz gününde İstanbul'un sosyolojik mimari altyapısını bu tarihi zaman denen kavramı ezel mertebesine ulaşabilme isteğinde elinde oynatabilen bir detayla anlatma becerisine sahip olan ve İTÜ mimarlığı 3. sınıfta yarım bırakan Orhan Pamuk'un bunca çabası.
Kara Kitap
Kara KitapOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 20229bin okunma
··
1 artı 1'leme
·
2.623 görüntüleme
CEYLAN okurunun profil resmi
Vaow. Oğuz sen dolmuşsun. Ama ne güzel bir anlatım yahu. Bu kitap benim en sevdiklerim:10 kitap içinde yer alır. Bence Orhan Pamuk'un baş eseri. Tavsiyeler tavsiyeler ederim. :)
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Orhan Pamuk'a ilk bu eserle başladım ama iyi ki bununla başlamışım, çok teşekkür ederim. :)
Nesrin A. okurunun profil resmi
O nasıl güzel bir İstanbul tanımıdır. Bunlar nasıl cümleler, ne çeşitlilikte kelimeler. Nasıl bir bilgi bombardımanına maruz kalır bu incelemeyi okuyan insan. Tüm vitamin, mineral ve yiyecek ihtiyacını bir küçük hap yutup karşılamak gibi oldu bana etkisi bu yazının. Elinize sağlık. Şehirleri sevdiren kitaplar var, şarkılar var. Orhan Pamuk'un çok az kitabını okusam da öyle bir amacı güdüyor gibi geliyor bana. 'I lost in İstanbul' diye sanırım Türkleri kafalamak için yapılmış yurtdışı menşeli çirkin bir şarkı var, 2 3 gün önce düşünmüştüm İstanbul'la ilgili dünyaca tanınan birinin şarkısı var mı diye. Morrissey'in varmış, ama bir 'New York New York' değil tabi. Neyse konudan konuya atladım, teşekkürler tekrardan :)
3 önceki yanıtı göster
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Çok teşekkürler Nesrin Hanım, Pamuk kitabında nasıl rengarenk bir edebi dil kullanmışsa ben de incelememde böyle çeşitli bir dil kullanmaya çalıştım, normalde böyle uzun cümleler kurmayı pek beceremem, sevgiler. :)
Ayşe* okurunun profil resmi
Mina Urgan -Bir Dinozor’un Anıları kitabında tam olarak şöyle söylüyor; “İstanbul büyümesine büyüdü ama çirkinleşerek büyüdü!” Yıllarca bir çok medeniyete ev sahipliği yapmış, şu an bile 18-19 milyon insana kucak açan koca bir karmaşa İstanbul ve benim gibi oraları hiç sevmeyene bile Orhan abinin kalemi sevdiriyor oraları. Yüreğine sağlık Oğuz hakkını vermişsin yine :)
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Ete Kurttekin de İstanbul şarkısında tam olarak şöyle söylüyor değerli Ayşe; "İstanbul, taşın toprağın kokmuş, belki temizdin eskiden, artık ruhun yorulmuş İstanbul, bütün dengen bozulmuş, belki güzeldin eskiden, yaşlılık yüzüne vurmuş." Ben de hiçbir zaman tam olarak benliğimle seviyorum diyemedim İstanbul'u. Ama Pamuk, kendisine "Bu adam İstanbul ve tarihini gerçekten de çok iyi özümsemiş!" dedirtti benim tarafımdan o zeka kokan cümleleriyle. Çok teşekkür ederim Ayşecim, eksik olma.
Bu yorum görüntülenemiyor
Neşe okurunun profil resmi
Nerdeyse herkes İstanbul’dan gitme düşüncesi taşır. Az sayıdaki gidenler de hep özlemini taşır. Farklı bir İstanbul seyahati yaptım incelemenizle. Kaleminize sağlık.
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Bunu askerdeyken yazmıştım ve her ne kadar İstanbul’un kaosunu çekilmez bulsam da orada sürekli olarak yaşamadığım için nedense gözümde sürekli büyülü gerçekçi bir yer gibime geliyor. Teşekkür ederim. :)
Metin T. okurunun profil resmi
Kara Kitap Türk edebiyatında bir yol ayrımıdır. Gerçi inanılmaz bir dirençle de karşılanmıştır. Ama nafile. Artık biliyoruz ki bu direnç postmodern anlatıyadır aslında. PM edebiyat, kurmacanın yeni halidir. Sonra ne olur, nerelere evrilir, bilemeyiz. Ama, OP'nin kurmacalarına uğramadan dünya PM edebiyatını asla anlamış olmayız.
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Sühan okurunun profil resmi
Kitapta üç kalemşörden bahsediliyor. Adli, Bahti ve Cemali. Bunların kim olduklarını okuyucuya bırakmış. Çözebildiniz mi siz
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.