Sinop Cezaevi'ne Dair Bir Gezi Yazısı
Sinop Cezaevi’ni müze olarak gezerken duvarlara sinmiş yaşanmışlığı her zerremde hissederken kendimden geçtim ve orada, görmeden okumanın ne kadar eksik kaldığını bir kez daha anladım. Burada yatmış iki ünlü yazarımız Sabahattin Ali ve Kerim Korcan’ı yeni okumuştum, ama görmek, dokunmak, koklamak, oraya sinen ruhu ruhunda hissetmek bambaşka bir histi. O sebeple bu yazıda benden çok fotoğraf, şiir ve şarkılar konuşacak. Fotoğrafların bazılarının içeriği görünmediği için altlarına yazı ekledim. Umarım bu yazıyı okuyup bitirdiğinizde siz de Sinop Cezaevi Müzesi’ni gezmiş kadar olursunuz:
hercaiokumalar.wordpress.com/2018/10/08/gurb...
··
47 görüntüleme
Okudum Ayşem yine nakış nakış islemissin küflü duvarları. .
En çok da şunu sevdim ..
"Dışarı da serbest gezene
Hapiste yatan hor gelir"
Dışardan bakmak uzerken içinde olmak öldürür insanı. .
Emeğine sağlık hocam
Yürek parçalayıcıydı hocam. Birazcık hissettirebildiysem ne mutlu bana.
1 sonraki yanıtı göster
Ayşe hanım, okumadan beğendiğim iletilere sahip sayılı okur arkadaşlarımdansınız ve asla pişman olmadım. Gezi yazısı okumayı hiç sevmem bu böyle, bu şöyle der, sizinkine kesinlikle gezi yazısı demezdim. Çok dokunaklı, yüreğinize sağlık.
Yüreğinize sağlık Nesrin Hanım, sağ olun.:) Siz de benim hem tanıştığım icin kendimi şanslı saydığım hem de okumayı sevdiğim bir okur dostumsunuz. Ve her zaman destek oluyorsunuz yazma konusunda da. Var olun, kıymetlisiniz...Sevgilerimle
Ya çok beğendim yazını her şeyi ellerine sağlık. Aslında her şey ne kadar hüzünlü ve sinir bozucu, bakın nasıl da mahkum ettik o da bu şiirleri şarkıları bu sayede yazdı der gibi. Hepimiz için kara bir leke böylesi geçmiş. Fotoğraflar için çok teşekkürler gitmiş kadar oldum:)
Sağ ol Elif. Evet ben de senin gibi hissettim. Gezi sırasında ilginc bir durum yaşadım, onu paylaşayım: Bir hanım ziyaretci şiirlere baktı ve şaşırdı "Keşke daha fazla yatırsalarmış daha çok şiir yazarmış" dedi. Zihniyet bu ne yazık ki.
1 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Bazı mekanların ruhu olduğuna inanırım. Bu tarz her duvarında yaşanmışlığın izleri görülen yerler içinden Sinop cezaevi, bu ülkede gitmeyi bu kadar çok isteyip de hâlâ gidemediğim tek yer. Sabahattin Ali acaba burada yatmamış olsa neler yazardı(ya da yazmaz mıydı?), sanatçı acıdan beslenir kadim gerçeğine dayanarak acaba bu kadar güzel şiirden, yazıdan mahrum mu kalırdık diye ara ara düşünürüm. Fotoğraflara daha önce çok kez bakmıştım, ama tekrar bir de sizin merceğinizden görmek yine bana aynı duyguları yaşattı, düşündürdü. Teşekkür ediyorum.
Sanatçı edebi eserleri üretirken acıdan beslenir, bu bir hakikat. Bu sebeple sorularınıza açıkcası ben de bir cevap bulamıyorum. Cezaevinin ruhu olduğu kesin. Güneşli bir günde gezmeme rağmen rutubetli duvarların kasveti ruhumu daralttı. Umarım en kısa zamanda siz de gidip görürsünüz. Teşekkür ediyorum okuyup yorum yazdığınız için.
Bu yorum görüntülenemiyor
Vayy benim güzel memleketim...
Emeğinize sağlık hocam beni bir kez daha oralara götürdünüz. En çok hücreler etkilemişti beni. Nasıl karanlık, nasıl kasvetli. İnsanın ruhunu paramparça ediyor. Görmek bile bu kadar etkiliyorsa, kalmayı düşünemiyorum.
Çok teşekkür ederim Selman Bey. Çok şanslısınız, Sinop saklı cennet. Her köşesinden bir güzellik fışkırıyor. Cezaevi ayrı bir yürek yarası zaten. Etkilendim çok.
1 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Ayşe Hanım, çok güzel emek verilmiş bir yazı olmuş. Tebrik ederim... 🌹
Teşekkür ederim Nilüfer Hanım. Emek konusunda çok haklısınız. Bloga yazı eklemek kolay ama fotoğraf eklemek ve bunu bir kompozisyon dâhilinde yapmak emek istiyor cidden. Gerisi ise hissettiklerim...
2 sonraki yanıtı göster
Zevkle okudum teşekkür ederim.
Ben bir gün çıkacağım buradan, hiç ümidimi yitirmedim.
Burası çok duygulandırdı.
İyi kalın ayşe hanım.
Dut ağacının hikayesi değil mi? Evet ben de çok sevdim. Çok teşekkür ederim okuyup yorum yaptığınız için.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.