Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

352 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitapların önsöz kısmında genelde yazarları üç aşağı beş yukarı (Nerede dünyaya geldi? Hangi okuldan mezun oldu? vb.) tanıtan bilgileri muhakkak görürüz ve okuruz ama sizce bu yazarı tanıma adına ne kadar yeterli oluyordur diye hiç düşündünüz mü? Böyle bir soruyu kendime yönelterek ve nasıl yazarları daha iyi tanıyabilirim düşüncesiyle bu işin uzmanı olarak sıkça adını duyduğumuz Stefan Zweig'ın bir biyografisini okumak istedim. "Kendileriyle Savaşanlar" başlığı altında Nietzsche'nin adını görür görmez de Zweig'ın üç Alman yazarını tanıttığı bu kitabını okumaya karar verdim. Biyografik kitapların nasıl inceleneceğini düşünürseniz bunu spoilersız yapamayacağımı da tahmin edersiniz sanırım. Onların hayatlarını kendi kafama göre yorumlayamayacağıma göre kitaptan aldığım notları burada yazacağım uyarısını yaparak Zweig'ın da yaptığı sıralamaya uyarak Hölderlin'in hayat hikayesiyle başlamak istiyorum. Hölderlin'in çocukluğu ona hayata karşı sertliği ögretecek bir babası olmadığından, şefkatli annesi ve ona dindarlığı öğreten büyükannesinin yanında cennette zaman geçirir gibi geçer. Ne yazık ki 14 yaşında manastıra verilir. 14 yıl boyunca özgür olan bu ruh, duvarların ardında bu baskıcı insan topluluğunun içinde hapis kalır. Hölderlin'in annesi ve büyükannesi onun bir rahip olacağını umuyorlardı ama onun uçucu, hayalperest yaradılışı buna uygun değildi. O uslu bir hayat değil, şairane bir kader yaşamak ister. Onu seven iki kadına rahip olmak istemediğini bir mektubunda onları kırmadan söyler. "İnanın bana," der saygılı bir dille "benim yaptığım işte en az vaazlar kadar insanlara hizmet edebilir." Bu satırlarda bile şairin, sevdiği insanları koca bir on yıl boyunca mazeretlerle oyaladığını, onları avuttuğunu ve en büyük arzularını yerine getiremediği, papaz olamadığı için onlardan şükranla beraber özür dilediğini görebiliyoruz. Hölderlin, yaşadığı dönemde, değeri anlaşılmayan şairler arasında kalacaktır. Yazdığı binlerce sayfa eserler, yarım yüzyıl boyunca kütüphane raflarında tozlanmaya bırakıldı. Bütün bir kuşak bu en saf çocuğunun kahramanlık dolu mesajından mahrum kaldı. Ama yeni bir kuşak geldi ve nihayet toprağı kazıp onu karanlıktan çıkardı. Zweig Heinrich von Kleist'ı tanımlarken onu anlatılamaz bir insan olarak "kendi kuşağından gölgemsi bir geçiş yapar gibi geçti" tabirini kullanıyor. Kleist'ın askeri okul yılları Hölderlin'in manastır yılları gibiydi derken iki yazarın da alın yazısının "yalnızlık" çatısı altında birleştigini vurguluyor. Kleist'ın her zaman yollarda geçen vatansız bir hayatı olmuş. Her zaman gergin bir ruha sahip olan Kleist'ın hastalığı ne etindeydi ne de kanında, ruhunda mayalanıyordu der Zweig. Kendisiyle davacı olarak ebedi bir dava yürüttüğünü vurgularken, birkaç arkadaşına yazdığı mektupları baz alarak, onun içinde eşcinsellik taşıdığını öne sürüyor. Zweig cinsellikte Kleist'ın hiçbir zaman bir avcı değil, bir av olduğunu, sanatın ise onun için şeytan çıkarmak anlamına geldiğini anlatırken, onun bir haz düşkünü değil, tam tersine kendi tutkularının acı çekeni olduğunu belirtmiş. Goethe ise Kleist'ı tanımlarken "bu güzel niyetli bedenin yakalandığı çaresiz hastalık aşırı gücün ta kendisiydi demiştir. Aşırı tutku, aşırı ahlâk, aşırı dinginsizlik ve aşırı disiplin gibi..Kleist'ın şeytanı (yani huzursuzluğu) ölçüsüzlük değil aşırılıktı. Kleist'ın doğasında kontrolsüzlük ve fanatiklik vardır. Kleist'ı tanıyan hiç kimse onu tümüyle terk etmedi ama kimse de sonuna kadar yanında kalmadı. Göçebe hayatı yaşayan Kleist oyunları yayından kaldırılınca otuz yıl sonra hayatındaki tek ve gerçek evine gider. Ama ailesinin yanında geçirdiği o uğursuz günü anlatırken, o günü yaşamaktansa on kere ölmeyi tercih edeceğini yazacaktır. Daha sonraları yaralı ruhunu tanımlarken şu cümleler ağzından dökülecektir. “Ruhum öylesine yaralı ki”, “hani neredeyse burnumu pencereden çıkarsam, yüzüme vuran gün ışığı bana acı verecek.” Herkes Kleist'ın ölümden ve çöküşten sadece bir adım uzakta olduğunu hissediyordu. Beklenen oldu ve Kleist hayatına kafasına sıktığı bir kurşunla son verdi. Dikkatimi çeken bir noktayı sizlerle paylaşmadan edemeyeceğim Zweig Kant'ın bütün Alman şairlerinin en büyük düşmanı olduğunu hem Hölderlin'i hem de Kleist'ı anlatırken vurgulamış. Neden olarak da şu cümleleri yazmıştır. Kant –burada kesinlikle kişisel bir kanaatimi dile getiriyorum– düşüncelerinin şekillendirici ustalığıyla istila ettiği klasik çağın saf verimliliğini inanılmaz derecede tıkamış, bütün sanatçılardaki şehveti, yaşama coşkusunu, hayal gücünün serbestçe akışını estetiksel bir eleştiri anlayışına saptırarak ebedi bir kırılmaya neden olmuştur. Kendisine yönelen bütün şairlerin saf şairliklerini ilelebet tıkamıştır. Ve Nietzsche; En acılı çaresizlik içindeyken bile tehlikeli yaşamını, düzenli bir yaşamla değiştirmek istemez diyor Zweig onun için. Nietzsche soru sormanın hazzından ve hırsından zevk aldığı için asla tatmin olamamıştır. Onun için hep bir sonraki soru, ateşli denemeler ve maceralar vardır. O hep daha fazlasını ister. Diğer filozofların bilgide aradığı şey ruh için güvenli bir yer, bir koruma duvarı, Nietzsche"nin nefret ettiği şeydir. Zweig'a göre şimdiye kadar hiç bir psikolojik dahi Nietzsche kadar etik istikrara ve karaktere aynı anda sahip olamamıştır. Dürüstlük, hakikilik ve saflık tam da karşı ahlakçı Nietzsche de olan erdemler arasındadır. Onun için tek emir "Saf olmaktır." Nietzsche de diğer üç yazar gibi hayatı boyunca yalnızdır. Onbeş yıl boyunca pansiyon odalarında kalır. Bir farkla, onun yalnızlığı bütün dünyayı örter, bir uçtan bir uca bütün hayatını kaplar. Hastadır da aynı zamanda migreni ve mide kasılmaları hayatı boyunca onu perhiz yapmaya mecbur bırakır. Et yemekleri onun için tehlikelidir. Sigara ya da içkiden uzak durur. Almanya'nın havası ona iyi gelmez, kendini ilk kez bir güney ülkesi olan Italya'dayken iyi hissetse de şu sözleri onun hiçbir zaman acısız bir yaşamı olmadığını tasdik eder cinstendir. “Hayatımın her döneminde muazzam bir acı hep benimleydi.” Diğer insanlar kendilerini unuturlar, çünkü sohbetler ve işler, oyunlar ve ilgisizlik akıllarını başka yöne çeker, çünkü şarap ve umursamazlık yüzünden zihinleri körelir. Ama Nietzsche gibi biri, böyle dâhi bir teşhisçi, psikolog olarak kendi acılarından ayrıca meraklı bir zevk almanın, kendini “kendi deney hayvanı” olarak kullanmanın cazibesinden bir türlü kurtulamaz. Hastalığının artıları da yok değildir. Askerlikten muaf olmasını ve bilime geri dönebilmesini hastalığa borçludur, bu bilimde ve filolojide bir yerde takılıp kalmamasını hastalığa borçludur; hastalık onu Basel Üniversitesi’nden “emekliliğe” sevk etmiş, böylece de dünyaya açılmasını, kendi içine geri dönmesini sağlamıştır. Nietzsche, “kendime yaptığım en büyük iyilik” dediği “kitaptan kurtulmayı” hasta gözlerine borçludur. Kendini kazandıkça dünyayı kaybetmiştir Nıetzsche, o ne kadar uzağa gittiyse çevresindeki “çöl” de o kadar büyümüştür. Her yeni kitap ona bir arkadaşa mal olur, her eser bir ilişkiye. Yavaş yavaş onun yaptıklarına gösterilen son cılız ilgi de kaybolup gitmiştir: Önce filologları kaybeder, sonra Wagner’i ve entelektüel çevresini ve en son olarak da gençlik arkadaşlarını. Eserleri artık Almanya’da bir yayıncı bulamaz, yirmi yıllık çalışmasının ürünleri altmış dört zentner ağırlığında ciltlenmemiş bir yığın olarak bodrum katında durmaktadır, artık kitaplarını bastırabilmek için zor bela biriktirebildiği ve hediye gelen paraları kullanmak zorundadır. Nietzsche’nin çöküşü bir tür ışık ölümüdür, zihnin kendi alevleri altında kömürleşmesidir. Nietzsche’nin gerçek eylemini en iyi ifade eden, yine onun en iyi okuru Jakop Bruckhardt olmuştur. O zeki, bilge adam çok net vurgulamıştır: Dünyadaki bağımsızlıktır o, dünyanın bağımsızlığı değil. Çünkü bağımsızlık her zaman sadece bireyin içinde var olur, kişinin içinde; onu kitlelerle çoğaltmak imkânsızdır, o kitaplardan ve eğitimden doğup büyümez: “Kahraman dönemler yoktur, kahraman insanlar vardır.” Nietzsche’nin nihai anlamı her zaman özgürlük olmuştur, hayatının anlamı ve çöküşünün anlamı budur: Buraya kadar okuyan arkadaşlara gerçekten teşekkür etmem gerekiyor. Farkındayım uzun bir inceleme oldu ama bu üç Alman yazarını birkaç cümleyle geçiştiremezdim. Herkese keyifli okumalar diliyorum.
Kendileriyle Savaşanlar
Kendileriyle SavaşanlarStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20192,471 okunma
··
920 görüntüleme
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Kitabı hem okumak isteyenler için hem de okumayı hiç düşünmeyenler için bile çok yerinde uzunlukta, kendi cümlelerinle de zenginleştirdiğin açıklayıcı bir inceleme olmuş Sezen. Emeğine sağlık. :) Zweig'ın henüz hiç biyografisini okumadım ama bende de Üç Büyük Usta kitabı var, Dostoyevski'nin kitaplarını tamamladığımda ondan başlayacağım bakalım.
Sezen B. okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Oğuz. Beğenmene sevindim. :) Üç büyük Usta kitabı benim de okuma listemde. Kimbilir belki aynı zamanlarda okuruz. :)
Eminkolnikov okurunun profil resmi
Karnıyarık fazlasıyla doyurucu olmuş. Hele sunum enfes. Ayrıca salatanın tuzu, limonu ve nar ekşisi de şahane olmuş. Pilav içerisindeki nohutlar görünüyor ama badem de (eklemeler) gözümden kaçmadı. Son derece emek sarf edilerek, içten, benimsenerek ve geniş bir bakış açısıyla yapılmış bir sunum. Parmaklarına sağlık.
Sezen B. okurunun profil resmi
Ahaha :)) Senin yorumlamalarını seviyorum, yalnız her seferinde karnım acıkıyor. :))) Beğenmene sevindim. Teşekkür ederim. :)
marie sklodowska okurunun profil resmi
Süpper bir inceleme olmuş,ellerine sağlık :))
Sezen B. okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim Marie. :)
Nesrin A. okurunun profil resmi
Sezen Hanım, okuyup emek verip kitabın özünü iletmişsiniz, çok beğendim, elinize sağlık. Kitapta anlatılmak isteneni, yine kitapta kullanılan cümlelerden en çarpıcılarını birleştirip kendi düzeninizle ve eklemelerinizle anlatmanın zararı değil bilakis yararı oluyor biz okuyuculara, neyle karşılaşacağımızı bilmek açısından. Uzun bir eser olarak yazar biyografisi okur muyum bilmiyorum, hiç merak etmiyorum ama böyle kısalarla bit nebze kültürleniyorum :)
Sezen B. okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Nesrin hanım. :) Evet bu inceleme, okumak isteyenleri teşvik etme maksatlı yapılmış, kitabın özeti gibi düşünülebilir. Ben severek okudum diyebilirim ama herkese hitap etmeyebilir o ayrı. Zamanımızı ayırıp okuduğunuz ve güzel yorumunuz için teşekkür ederim tekrar. :)
Homeless okurunun profil resmi
Bugün muhteşem bir inceleme okudum, beğenip, paylaştım. Meğerse kandırılmışım. Üstüne güzel, okuduğumda vakit kaybı olmayacak bir incelemeye ihtiyacım vardı. Yardımıma yetiştin. Şu ana kadar okuduğum incelemelerin arasında açık ara en iyisi bu bence :) Tebrik ederim. Ayrıca Hölderlin ve Kleist ayrıca merakımı cezbetti. :)
Sezen B. okurunun profil resmi
Senin adına boşuna harcadığın zamana üzüldüm. Ama malesef bu tarz kandırılmalara hepimiz maruz kalabiliyoruz. Benim incelemem keyfini yerine getirebildiyse ne mutlu bana. :) Güzel sözlerin için teşekkür ederim. :) Son olarak, Kleist gerçekten çekirdeğine sığmayan farklı, uç bir karaktermiş. Sırf onu tanımak için bile okumaya değer.
4 sonraki yanıtı göster
Liliyar okurunun profil resmi
Çok detaylı olmuş. Normalde uzun incelemeler okurken sıkılırım ama içerik olarak oldukça ilgimi çekti. Emeğine sağlık. Çok keyif aldım. :)
Sezen B. okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim Liliyar. ) Sıkılmadan okuduysan amacıma ulaşmışım demektir. :)
3 sonraki yanıtı göster
Gökhan okurunun profil resmi
Dört dörtlük, her yönü ile mükemmel bir inceleme olmuş. Ayrıca: "Kleist'i tanıyan hiç kimse onu tümüyle terk etmedi ama kimse de sonuna kadar yanında kalmadı" gibi muazzam sözler de kullanmışsınız ki, saygı ile eğilmekten başka bir şey yapamayacağım :)
Sezen B. okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Gökhan hocam. :) Yalnız muazzam diye nitelendirdiğiniz sözleri Zweig'tan çaldığımı belirtmezsem vicdanım rahat etmez. :)
2 sonraki yanıtı göster
Meltem okurunun profil resmi
İncelemeniz güzeldi. Keyifle okudum,kaleminize saģlık.Merak uyandırdı doğrusu .Sınavları verdikten sonra okumaya çalısacağım. :)
Sezen B. okurunun profil resmi
Teşekkür ederim. :) Bence de okunması gereken bir kitap. Zweig üç yazarı da duygu yoğunluğunu vererek anlatabilmiş. Size de şimdiden keyifli okumalar. :)
19 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.