Kayıp Bergson'un İzindeHenri Bergson (1859-1941), felsefenin yanında matematik, biyoloji ve psikoloji yetkinliği de olan, yaşadığı çağdan, aktif olarak fikirlerini ifade etmeye başladığı andan itibaren düşünce dünyasını oldukça fazla etkilemiş, sarsıcı bir etki meydana getirmiş bir filozoftur. Hatta kitapta “felsefe tarihini kökten etkilemiş büyük bir filozof” olarak geçiyor ve “henüz hayatta iken onun kadar ilgi ve takdir gören filozof belki de yoktur” deniliyor. Gerek itiraz anlamında gerekse takdir anlamında yaşadığı dönemde oldukça fırtına koparmış birisi yani.
Bergson’un felsefeye yeni kavramlar, problemler ve problematikler kazandırdığı söyleniyor. Misal; çeşitli yerlerde adını “sezgicilik” kavramıyla yan yana görürsünüz. Yine madde, zaman, bilinç ve metafizik üzerine çığır açan fikirleri olduğunu, dünya çapında çeşitli büyük yazar, düşünür ve sanatçıların bu görüşlerden etkilendiğini duyabilirsiniz. Öyle ki Sartre, Proust, Faulkner, vd. yazar ve düşünürlerin Bergson felsefesinden önemli ölçüde etkilendiği, ülkemizde de A. Hamdi Tanpınar, Yahya Kemal, Necip Fazıl ve daha nicelerinin Bergson felsefesinden ilham aldığı biliniyor. Özellikle Tanpınar’ın Proust ve Bergson’dan çok etkilenerek zaman ve bilinç anlayışında bu etkiden izleri eserlerine yansıttığını duyunca, bir de Proust’un Bergson’un dikkatli takipçilerinden olduğunu ve hatta bazen derslerini izlediğini, bilhassa zaman ve bellek hususunda Bergson felsefesinden etkilendiğini öğrenince; Bergson ve felsefesi üzerine okumalar yapmaya, 20. Yüzyıl ve sonrasını görüşleriyle etkileyen bu adamı ve düşüncelerini tanımaya karar verdim. Böylece ilgili yazarların eserlerini okuyacağım zaman, bir altyapı olarak bunun bana faydası olacağını düşünüyorum.
Bu amaçla çıktığım yolda, yaptığım ufak araştırma neticesinde seçtiğim bu eser ‘Bergson’a giriş’ kitabım oldu. Okuduktan sonra da doğru bir tercih olduğunu gördüm. Çünkü ciddi bir felsefe arka planı olmayan biri olarak seçeceğim kitabın, yazarın hayatını ve genel felsefesini açıklayıcı bir dille ortaya koyması, anlaşılır bir dille genel çerçeveyi çizmesi gerekiyordu. Bu ileride yapacağım Bergson okumaları için de gerekli bir altyapı başlangıcı olacaktı ve öyle de oldu. Bu kitap, Bergson adına okumalar yapmaya başlamayı düşünen herkese tavsiye edeceğim bir ilk adım eseri. Bu incelemeyi yazma nedenim de budur. Çünkü kitap sitede yoktu -ki muhtemelen pek bilinmiyor da, siteye ekleyip okuduktan sonra faydalı bulduğum için, bu konuda adım atmak isteyenleri de haberdar etmek istedim.
Eseri yazan Levent Bayraktar’a değinecek olursak; kendisi yirmi yılı aşan bir süreden beri Bergson üzerine çalışmalar yürüten, bu çerçevede Bergson üzerine çeşitli kitaplar ve makaleler kaleme alan, bunun yanı sıra da Felsefe Ansiklopedileri ve Filozoflar Antolojilerinde Bergson maddelerini yazan bir akademisyendir. Hatta araştırıyorken dikkatimi çekti; Bayraktar, yüksek lisans tezini dahi Bergson üzerine hazırlamış. Bu yetkinliği kitabı okumadan evvel güven verirken, kitabı okuma esnasında da anlatım şekliyle okurun metni sindirebileceği biçimde anlattığını görüyorsunuz. Eser boyunca kaynaklara atıf yapılması ve elliden fazla kaynağın kullanışmış olması da disiplinli, nitelikli ve muteber bir çalışmayla muhatap olduğumuzun göstergesi. Ayrıca bu kaynak kullanımı ve akademik çalışma sistematiğine rağmen dili de bir o kadar anlaşılır.
Bergson felsefesi ve kitabın muhteviyatı ile ilgili de şunları söyleyebiliriz; Bergson ikilikler üzerine felsefesini kuruyor. Onun felsefesinde varlık; madde ve hayat, ruh ve beden, zaman ve süre, zekâ ve sezgi, derin ben ve yüzeysel ben, seçme ve zorunluluk gibi ikili kavramlarla ele alınıyor. Böylece çoklu problemler ve çeşitli problematiklerle zengin bir felsefe anlayışı meydana çıkmakta. Bu konularda da öyle hemen reddedemeyip üzerine düşüneceğiniz oldukça özgün bakış açıları belirmekte.
Bergson’un felsefesinin dikkat çeken bir diğer özelliği ise; kendinden önceki felsefi görüşleri değerlendirerek bunları tümden yadsımadan ciddi itirazlar ve mantıklı çıkışlar ortaya koyması. Böylece önceki felsefi görüşlerle adeta hesaplaşarak, çelişkili bulduğu noktalara itirazlarıyla o görüşe farklı bir yorum getirmesi ve yeniden kurguluyor olması. Hesaplaştığı felsefe ve ekollere örnek verecek olursak da; materyalizm, pozitivizm, natüralizm, rasyonalizm, entelektüalizm, mekanizm, vd. Ancak bunlar gözünüzü korkutmasın çünkü yazar Bergson’un itiraz ettiği noktayı açıklamadan evvel ilgili kavram ve savunusu üzerine açıklamada bulunuyor. Size de bu düşünsel ziyafetin tadına varmak ve düşünmek kalıyor. Bu bakımdan kitabın hem bilgilendirici hem de doyurucu olduğunu söyleyebilirim. Okurken keyif aldığım bir kitaptı.
Eserin ufak bir handikabının olduğunu da söylemeliyim; o da yer yer de olsa tekrara düşmesi. Bu tekrarlar arada ufak cümleler olarak karşınıza çıksa da bir okur olarak gözünüze çarpıp rahatsız edebiliyor. Ama durumu kurtaran da bunun genel felsefe anlayışını yansıtan bir düşünce eseri olması. Çünkü bu ufak tekrarlar sayesinde Bergson’un ilgili felsefesini iyice zihninize yerleştirerek konuya daha da hakim oluyorsunuz.