Gönderi

Sorel bir yorumu yanıtladı.
64 syf.
8/10 puan verdi
·
24 saatte okudu
Kriton ve Etik
Ahlak üzerine felsefe yapmaya yani etik içine adımını atmaya başlayan birisi, muhtemelen birbirinden farklı çok sayıda ahlaki öğreti ile karşılaşacaktır. Bu durumdaki birisi de muhtemelen bu çoğul ahlakların dayandıkları değer, norm, inanç ve düşüncelerin göreli olduğunu düşünecektir. Gerçekten de Sofistlerin bu ilk gözlemlerden hareketle benzer
Kriton
KritonPlaton (Eflatun) · Say Yayınları · 20172,020 okunma
··
652 görüntüleme
Hasan Suphi okurunun profil resmi
Öne Çıkan Yorum
Sevgili dostlar https://1000kitap.com/althusser ve https://1000kitap.com/sonrasiz benden daha politik bir inceleme beklediğinizi biliyorum ama özellikle
Leo Strauss
Leo Strauss
'un kitaplarını biraz karıştırdıktan sonra, buna başka bir zamanda ayrıca girmenin daha iyi bir seçenek olacağını düşünüp, şimdilik felsefe bakımından daha özcü bir incelemeye girişmeyi uygun buldum. Umarım bir faydası dokunur.
3 önceki yanıtı göster
Sorel okurunun profil resmi
Tekrardan merhabalar. Kitabı şimdi bitirdim yazma şansına şuan erisiyorum. Politika konusuna geçmeden önce bir vurgu yapayım. Socrates'in kaçmasına engel olan sınırın kendisi nedir ? Şüphesiz yasalardır. Ve aklın- ki bu tanrısal buyruk gibidir / yasalar - hakikati kavrama noktasında temel prensip olmasının yanında yasalar bunun somut delili gibidir. Sınır da budur Socrates için. Ilkelerin bu sınırı belirlediği de bir diğer noktadır. Yaşamak yetmez, Kriton, iyi yaşamak gerek. Ve ilkesel olandan şaşmadan. Socrates'in sınır pozisyonu bu türden bir sınıfsal pozisyonun delaletini göstermek için açık bir kanıt oluşturuyor kanımca. Atına'nın yasalarına karşı ise hakikat, bu durumda ilkesel tutum ne olurdu ? Veya bu yasaların çoğunluğun- ki çoğunluğun tutumunu doğru ile paralel bulmamakta - çıkarını gozetmesinin yanında hakikat ile terslik göstereceği nokta neresidir? Yasanın yanlislanabilme noktası nerededir? Platon, ortaya konan yasalara karşılık ilkesel tutumunu sürdürse dahi - karşı dururak değil - yasayı delecek , otoritenin hakikat ile olan ters ilişkisini gösteren herhangi bir kanıt sunmamaktadir. Örneğin iktidar ve doğru , doğrusal bir orantıyı mi göstermektedir? Alain Badiou bir kitabında iktidar ve doğrunun ters orantıda olduğunu ifade ediyordu. Söyle de bir örnek veriyordu: Arşimet Örneğini! Arşimet' i çağıran romalı asker Arsimet'e onu Augustusun çağırdığını ve derhal gelmesini söylerken, Arşimet çekil başımdan diye cevap vermektedir. Ve o anda romalı lejyoner Arşimet'i öldürüyor. O an Arşimet için hakikat denilen şey, bilimsel tezini destekleyecek veya doğruyu bulacak çalışma ile ilgilenirken yani Arşimet için doğru aranırken Romalı lejyon için bunun hiç de önemi yoktur. Çünkü o yalnızca yasayı temsil eder ve onun için doğru yasayla ters orantıda olduğu vakit doğru kabul edilene karşı da savaş yürütür. Bu örneği vermemin nedeni Socrates'in yasalar ve hakikati bir tür özdeşlik mantığına oturmasından geliyor. Tabi kaçırdığım noktalar illa varsa bile bu türden bir sınıfsal pozisyonu göze almadan bunu ogrenemeyecek olmamız.
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Hasan Suphi okurunun profil resmi
Madem ki politik yorumdan kaçışımız yok o zaman bu yorum altında işe girişebiliriz. Strauss kitabında değer ve bilgi arasındaki ayrımdan hareketle Sokrates'in tutumunu okumaya çalışıyor: #41076240 Örneğin günümüzde İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde yer alan birçok ifade bilgi değil değer üzerine kuruludur. Şimdi denilebilir ki, bu değerler sınıflar arasındaki mücadelenin bir tezahürüdür, kesinlikle katılırım. Ancak anladığımız kadarıyla Sokrates meseleye bir sınıf açısından yaklaşmaz. O farklı kent-devletleri farklı değerlere sahip topluluklar olarak görür. Örneğin Sparta koruyucu sınıfın (gövde) değerleri üzerine temellenmişken Atina yönetici sınıfın (akıl) değerleri üzerine kurulmuştur. Sokrates kendi yaşantısı içerisinde bundan hiç şikayet etmemişken, şimdi sırf işin ucunda ölüm olduğunda bu değerden caymayı kötü bir yaşantı olarak görür. Bu arada Antik Yunanlılarda iyi yaşam (eu prattein) hem "iyi eylemek" hem "iyi hissetmek" anlamına gelir. Dolayısıyla Sokrates için bundan sonra iyi yaşamın tek bir yolu kalmıştır, o da iyi bildiği biçimde eylemek. Gördüğünüz üzere, her fırsatta sınıftan uzaklaşıyorum :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.