Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

278 syf.
10/10 puan verdi
·
21 günde okudu
21. Yüzyılın Kahini
Anahtar Sözcükler: İletişim, İletişimsizlik, yabancılaşma, bürokrasi, çatışma, kafkaesk, dava, simgesel anlatı. Her şeyi halledip mutlu sona götüren yolu bulabilecek miydi? (Franz Kafka-Dava, 1925) Öncelikle bu yazım bütünüyle bir Dava incelemesi değildir. Kafka’yı bir nebze olsun anladığım ölçüde yansıtmaya çalışacağım bir yazım olacaktır. Şimdiden okuyacak olanlara keyifli okumlar. Yabancılaşma sorunsalı ile konuya giriş yapmak istiyorum. Günümüzde insan sosyal bir varlık olarak toplumsal bir hayat düzenin içerisinde yer alır. Bununla beraber gelişen teknolojinin ve hızlı değişimlerin insanı yalnızlaştırdığı bir bakıma yabancılaştırdığı gerçeği hepimizin malumudur. Teknolojinin hızlı gelişimi, insanlık tarihinin yüzyıllardır süre gelen normlarını görmezden gelir hatta onun nezdinde yok hükmündedir bile denebilir. Evet bir düzen gerçeği var. Bu düzenin bir dili, kuralı ve şartları var. Onun dilinden konuşup yalnızlaşmak mı yoksa dilini öğrenmeyip dışarda kalarak yalnızlaşmak mı? Öylesine tehlikeli bir düzen. Düzene savaş açmaksa neredeyse imkânsız, bir kere savaşayım desen, kendini hazırlasan ve karşısına çıksan hemen değişim gösteriyor, evrim geçiriyor ve senin verilerini anında geçersiz kılıyor. Düzenin silahları ise oldukça kuvvetli, teknoloji ise günümüzün en bilinen düzen silahıdır. Bu değişime yetişemeyen ve irdelenmesi gereken en temel unsur ise Ahlaksal normlarımızdır. Hızlı bir düzen gelişimi ve değişimi karşısında aynı oranda ahlaksal gerileyiş insanlığımızı tehdit etmektedir. Kimilerimizde bu durum iç sızı olarak kendi varlığını hissettirir. Esasen bu durumu; “Gerçek Olanın Acısı” şeklinde ifade etmek daha doğru olacaktır. Düzenin saçmalığı karşısında kimilerinin(!) umutsuzluğunu eserlerinde yansıtmaya çalışır Kafka. Gregor Samsa gibi, Josef K. gibi. Kafka, gerçekliği ele alırken, gerçeklikten asla uzaklaşmadan rüya biçiminde ele alınan gerçekdışı ve puslu bir dünya arasındaki çekişmelerini kendine özgü anlatımıyla yansıtır okuruna. Kendine özgü anlatımı günümüzde Kafkaesk olarak nitelendirilir. Esasen Dönüşüm adlı eseri; bir nebze olsun okurunu ürkütüyor olmasına mukabil çokta sıkıcı değildir ama Dava’sı öyle midir? Mahkemeler, davalar, avukatlar, takım elbiseli beyler hiçte okuruna cazip gelmeyecek bir içeriğe sahiptir. En hafif tabiri ile sıkıcıdır. Bu nedenledir ki çoğu okur, Kafka’yı okumaktan imtina eder. Peki ya gerçekten saydığım sıkıcı unsurlardan mı ibarettir Kafka’nın anlatıları? Elbette hayır. Kafka’yı anlamak için her bir cümlesini iki şekilde yorumlamak gerekir. Görüneni ve altta yatan anlamı, mesajı. Özellikle betimlemelerine bilhassa dikkat edilmelidir. Misal bir adamın evine varırken, o ev yukarıda mıdır, merdivenleri dar ve ölçüsüz oranda yüksek midir ya da dolambaçlı bir yapıya mı sahiptir, özellikle dikkat kesilmelidir bu ibarelere. Öyle ki bu betimlemeler bütünüyle gerçeği yansıtmaz, bir nevi Beckett gibi, daha adamın evine varmadan okura, o adamla ilgili ipuçları verir. Bu adamın evine giden merdivenlerin ölçüsüz yüksek olması bir anlamda, onun kolay ulaşılabilir olmadığının göstergesidir. Sonrasında fark edilir ki, adamla girişilen diyaloglarda bu ulaşılamamazlık belirgin ölçüde kendini hissettirir. Bakımsız, kıyafetleri acayip, şişman, kısa boylu olan karakterler karşı değerleri simgeler. Çoğu zaman umursamaz, yüksekten bakan ve bir yerlerden (sistemden veya kimi bağlantılardan) güç alarak davranışta bulunan kimselerdir. “Üçüncü katta adımlarını yavaşlatması gerekti, nefes nefese kalmıştı, merdivenler de katlar da ölçüsüzce yüksekti, ressam da en tepede tavan arasında kalıyor olmalıydı.” Yine aynı düzlemde bir başka sembolik anlatım ise Josef K.’nın adalet arayışı esnasında kimi yetkili kişilerce konuştuğunda karşımıza çıkar. Bu kişiler, K. İle konuşurlarken bulundukları yer ve mekân itibariyle K.’dan daha üstte ya da ayakta dururlar. En bariz örnek ise K.’nın rahip ile konuşmasıdır. K. zeminde iken rahip bir üst kattan seslenir ona. “Konuşmanın sonunda bir sessizlik olur: “Aşağı inmeyecek misin?” dedi K. “nasıl olsa vaaz yok. İn buraya yanıma” “Artık inebilirim “dedi rahip; belki de bağırdığına pişman olmuştu. Lambayı çengelden alırken dedi ki: Seninle önce uzaktan konuşmam gerekiyordu, yoksa ben kolayca etki altında kalır, görevimi unuturdum.”” Simgesel anlatımları elbette önemli farkına varılması gerek ama ondan daha öte Kafka’yı Kafka yapan metaforlarıdır. Samsa’nın böceğe dönüşmesi en bilinenidir. Doğrusu Dava özelinde kitabın ilk cümlesi ile başlayan metafor (şayet fark edildi ise) okuru sarsacak ölçüde kitaba hazırlar. Hatırlayalım ilk cümlesini; “Birisi Josef K.’ya iftira atmış olmalıydı, çünkü fena bir şey yapmamış olmasına rağmen bir sabah tutukladılar onu.” Tutuklamakla kastedilen esasen hareketten, eylemden alıkoymaktır. Doğrusunu isterseniz tutuklamakla, yakalamak anlamı oluşmasına mukabil sembol dilinde farklı bir anlamı mevcuttur bunun ve Josef K.’nın gelişiminin de durdurulduğunu ifade eder cümle. Öyle ki ne işine ayak uydurabilir ne de başka bir şeye odaklanabilir zihni. Adalet arayışında çürümüş düzeni olağan bir vaziyette karşılar, sorgulamaları vardır ama bu sorgulamalar karşı değerler karşısında bütünüyle ezilir. Okurlar özelinde de sorgulamalarının ezileceğini düşünmüş olacak ki gizil, sembolik ve metamorfoz bir anlatımı tercih etmiştir Kafka. Gelinen son noktada Josef K.’yı anlamak için biraz da onun geçtiği yollardan geçmek gerekiyor sanırım ama bu bizim için oldukça zor olsa gerek. Sadece tahayyül edebiliriz düşüncesindeyim. Buyurun beraber edelim o zaman; İki kolumuza sımsıkı sarılmış iki Bey, ıssız ve karanlık sokakta meçhule doğru ilerliyoruz… O iki Bey’in programlanmış iki birey olduğunu unutmadan tahayyül edelim lütfen; “K. birden arkasına döndü, sordu: "Hangi tiyatroda oynuyorsunuz?" Beylerden biri "Tiyatro mu?" diye sorarak, ağzının kenarları seğirerek ötekine baktı danışmak için. Öteki, direnen organizmasıyla mücadele eden bir dilsizi andıran mimikler yaptı. "Size soru sorulmasına hazırlıklı değilsiniz." dedi K., şapkasını almaya gitti.” Üstteki alıntıdan da fark edileceği üzere Beyler, esasen bürokratik bir duruş sergilerler ve bir noktadan güç alırlar, bu nokta yoruma açıktır farklı yorumlar gelebilir ama bana kalırsa bürokrasinin bireyleri kapitalist bir düzenden alır gücünü. Yazımın başındaki iletişim hususuna dönecek olursak. Samsa’nın neden bir sabah böceğe dönüştüğünü daha net anlayabiliriz. Sistem dilini reddeden bir bireyin farklı konuşması, sistem tarafından reddedilir. Bir bakıma sistemin düzenini sarsacak veya bozacak olanları ezmek için onları böcek olarak addetmesi ve düzenin yapı taşlarınca ezdirmesi onun durdurulamaz yapısını ifade eder. Doğrusu hikâyeyi birde Samsa’nın gözünden okumak gerekirdi. Misal bize şöyle bir başlangıç yapabilirdi; Bir sabah uyanıyorum ve çevremdeki herkes böceğe dönüşmüş… (Samsa’nın gözünden.) Kafka’nın anlatılarını bir başka bakış açısıyla da değerlendirebiliriz. Bu bakış açısını kâbus formunda ele alınabilir. Anlatının bütününde gerçek dünyaya ait öğeler mevcut ancak sıradan gelişen olaylar bir noktadan sonra sıradanlığını yitirir, dehşet saçan olaylarla kaynaşarak ilerler. Mesela Josef K. sıradan bir çalışma gününde üst kata çıkar ve orada mahkeme işlerini yapan insanlara rastlar ya da onu tutuklamaya gelen insanların o çatı arasında dayak yediğini görür. Gerçek, bilinçaltı ile bütünleşerek Josef K.’nın karanlık bilinçaltının ya da buz dağının görünmeyen kısımlarına kapı aralar. Yolculuk hep şaşırtıcı ve dehşet vericidir. Dehşet verici olması ise bana göre; düzene karşı savaşılamayacağından ileri geliyor olup umutsuzluğu ifade etmesidir. Kafka'nın Dava'sı, sebepsiz yere tutuklanan Josef K.'nın hikayesini anlatmasının yanı sıra günümüz toplum yapısını, düzeni ve hukuk sisteminin iç çelişkilerini yansıtmasıyla 21. Yüzyılın Kahini olarak addedilir. Umutsuzluk ve iç çatışmalarla ilerleyen romanın en önemli mesajı ise düzenin acımasızlığı olsa gerek. Öldürmekle yetinmez, öldürür ancak utancının yaşamasını ister ki düzene karşı çıkacak olanların karşısında bu algı dimdik dursun diye. “Bir Köpek Gibi!”
Dava
DavaFranz Kafka · İletişim Yayınları · 201553,1bin okunma
··
121 görüntüleme
Emin K. okurunun profil resmi
Bu kitabı okuduğumda daha en başından derin bir çıkmazın, sıkışıklığın içinde bulmuştum kendimi ve Josef K.'nın bu sıkışıklığı çözme üzerine yaptığı hamleleri dikkatle takip ediyordum. Ancak 'kırk katır mı kırk satır mı?' çözümü gibi seçeneklerle karşılaşmak daha da koyu yapıyordu hikayeyi. Müphem ve kara... Sürüncemede bırakma seçeneği gibi. Bu romanın filmini izlemiştim sonrasında, Orson Welles'in çektiği 1962 yapımı, siyah beyaz, romandaki o atmosferi veren filmi. Şimdi bu incelemeyi okuduğumda, yıllar önce okuduğum ve bende iz bırakan bu romanı tekrardan güçlü bir şekilde hatırladım. Özellikle o son sahnesi ve son cümlesi beni çok etkilemişti. Emek göstermişsin, gerçekten de iyi bir analiz, simge-sembol okuması yapmışsın. Altını çizdiğin noktalar gerçekten de dikkat çekici. Basit bir kitap değil ve bir sistem eleştirisi olduğu da açık. Sistemin dilini kullanmayıp, karşı duruşun sonucu açısından da genel fonu gibi kara bir kitap. Bu, daha evvel kitabı okuyanların farklı bir gözle kitabı tekrardan değerlendirmeleri için güzel bir fırsatken, henüz okumamış olanlar için de meraklandırıcı bir inceleme olmuş, eline sağlık.
Anıl okurunun profil resmi
Kara bir kitap gerçekten de, okuduğum ölçüde keyif alır mıyım bilmiyorum ama filmini de oldukça merak ettim, yorumun için teşekkür ederim Emin Hocam.
Necip G. okurunun profil resmi
Hafta sonu okumak için kaydetmiştim bu incelemeyi. Çünkü, seni tanıdığım kadarıyla Kafka aslında tam senin kalemine uygun bir yazar ve Dava’yı yeni okumana hem şaşırdım hem de merak ettim neler yazacaklarını:) İncelemeni okuduğumda haklı olduğum ortaya çıktı:) Hiç affetmemişsin kitaptaki detayları, metaforları ve mesajları. Ve bence çok da güzel çözümlemişsin. Hatta kesinlikle özel bir haz duyduğuna eminim bunu yaparken:)) Ben iki defa okudum Dava’yı. İlkinde Kafka hakkında fazla bir fikrim yoktu ve standart bir roman okumak niyetiyle aldım elime. Doğal olarak da sıkıldım, zorlandım okurken... Yaklaşık 10 yıl sonra tekrar girdi hayatıma Kafka. Bu sefer Kafkaesk üzerine yazılar okumaya başladım. Kafka hakkında çok daha fazla şey öğrendim. Çünkü artık Kafka’nın yazdıklarıyla günlük hayatta karşılaşmaya başlamıştım. Başka bir ifadeyle Kafkaesk, benim hayatıma da girmişti. Dava’yı tekrar okumaya başladığımda bu kez hiç bitmesin istedim:) Yazını okurken senin de böyle bir dönemden geçtiğin ve yaşadığın bazı tecrübeler ile Kafkaesk dünyasıyla birebir tanıştığın izlenimi edindim:) ilk paragrafta Dava’yı yeni okumana şaşırdım demiştim ya, şimdi geri alıyorum o ifadeyi:) Belki de zamanlama olarak en doğru zamanda almışsındır eline Dava’yı:) Anıl kusura bakma uzattım biraz, çok güzel bir incelemeydi değerli dostum... Bir şeyi beğendiğimde bazen tutamıyorum kendimi maalesef:) Kalemine, emeklerine sağlık... Selam ve sevgilerimle...
Anıl okurunun profil resmi
Estağfurullah Necip Hocam bilakis çok memnun oldum uzun yazmana öyle ki biliyorsun düşüncelerin benim için çok önemli ve değerli. Kitabı öyle kendi hayatımın tecrübeleri üzerinden okumadım, yani en azından bunu bilinçli bir vaziyette yapmadım ama arka planda zihnim tecrübelerimi muhakkak kurcalamıştır. Dediğim gibi Dava'nın sistem tarafına getirdiği anlamsızlığı anlayalı çok oldu lakin Kafka'yı anlayalı çok olmadı. Kafka çok çok özel bir yazar. Yazımının detaylarını gördükçe ya da fark ettikçe insanların bağımlı olmasını gayet de iyi anlıyorum. Fakat bir başka yorumumda şu konuya dikkat çekmiştim. Şimdi burada dünya kadar okur Josef K. yı sahiplenir, yere göğe sığdıramaz ama aramızdan birinin davası olduğunu duysa kesin bir bok yemiştir diye düşünür. Okumak ile yaşamak arasında ki davranış eğilimi maalesef ki çok farklı, Josef K. gibi insanların kaderi beyler tarafından hep katledilmek olmamalı. Neyse bende çok uzattım Necip Hocam, değerli yorumun için teşekkür ederim. :)
Rahime okurunun profil resmi
Aslında yaşadığımız şeyler bir düzenin neticesi mi yoksa birilerinin fantezisi mi bilmiyorum. Günümüzün ve geleceğin resmini çizen bir şey var. Belki de bu 'şey' dediğim şey düzenin ta kendisidir. Bizler şu an çizilen resmi yaşıyoruz, gelecekte de yine bize çizilen resmi yaşayacağız. Çünkü düzen korunmalı. Korunmalı çünkü düzen kaosu önler. Öyle diyorlar. Düzen kaosu önler belki ama düzenin başındakiler kaosun temel sebebiyse kurulan düzen, düzensizliğe gebedir. Ben beşerin kurduğu düzene karşıyım. Çünkü insan bir sistem kuracak kadar haysiyetli ve de adaletli değildir. İnsan tamahkârdır, insan bencildir, insan en vahşi canlıdır. Düzen insanlara bırakılmamalı. Bırakılmamalı çünkü beşeri düzende insanlık yoktur. En basiti Koronun söylediği şarkıyı değil de sen kendi şarkını söylersen, onlar nazarında Samsa gibi böceğe dönüşmen işten bile değil. Aynı şekilde haksızken haklı bir kahramana dönüşmek için de iyi bir hatip olman yeterlidir. Öyle işte... Eline sağlık Anıl, sağlam bir inceleme olmuş.
Anıl okurunun profil resmi
İncelemenin üst sorgulaması gibi oldu, teşekkür ederim değerli yorumun için. ;)
Ferahnaz okurunun profil resmi
Öncelikle toplumsal bir hayat düzeni(?) başlı başına insanı toplumdan izole yaşamaya iten bir durum bence. Ki adına düzen diyerek yumuşattığımız şey aslında tamamiyle belirlenmiş kalıptan başka bir şey değil. Doğumumuzdan itibaren kalıplara sokuluyoruz; aile, inançlar, ahlak kuralları, çevre, arkadaşlar, öğretmenler, patronlar, hükümet, yasalar... Sonra da kalıplarımızda özgür(?) bir şekilde sosyal varlıklar olduğumuz yanılgısına kapılıyoruz. Ama fazlasıyla yanılıyoruz. Çünkü kalıplara ses çıkarmadığımız sürece kalıpları göremiyoruz ses çıkardığımız anda ise varlığını sert bir şekilde gösteriyor. Samsa gibi Bay K da kalıpların dar geldiği kişilikler ve okurken maalesef birçok kişiye tuhaf geliyorlar. Çünkü dediğiniz gibi onları tam olaral anlamak için ancak aynı yollardan geçmek gerekiyor. Aksi takdirde etrafımızda K gibi birçok kişilik var fakat kimse düzene sesini çıkarmıyor aksine uyumsuz(?) damgasını yapıştırıyorlar. Ki yardımcı olmayı geçtim zaten.  Herkes paçasını kurtarma derdinde. Herkes K'nın yardım istediği ama arkasını dönüp giden kişilikler.. Neyse neyse biz sosyal ve özgür varlıklarız.. Ve Beckett'ı görmek sevindirdi Godot'dan mütevellit sembollerin altında kala kala bitirmiştim zira Kafka da metaforik ögelerden asla vazgeçmiyor her adımda bir sembol, okurdan fazla dikkat istiyorlar. Ki benim en sevdiğim beyin yakan yazarlardan ikisi de. :) Alıntıların yine nokta atışıydı. Kapsamlı ve düşündürücü bir inceleme olmuş, ben çok ertelemeyim artık. Emeğine sağlık Anıl hocam. :)
Anıl okurunun profil resmi
Güzel ve detaylı yorumun için çok teşekkür ederim yorumuna sadece ufak bir karşılık yazacağım kusuruma bakmazsın umarım. Burada hepimiz yani her birimiz okur olarak Josef i sahipleniyoruz, onu anladığımızı söylüyoruz hatta paylaşamıyoruz o benim karakterim diye ama aynı durumda davası olan birini görsek çat yapıştırıyoruz kesin bir bok yemiştir diye. Kalıpları, kalıpçılardan daha çok seviyoruz. Kafka nın gerçek dışı dünyası hepimizin dünyasından daha gerçek ve daha acı. Maalesef!
1 sonraki yanıtı göster
Icetree okurunun profil resmi
Aylar öncesinden kaydettiğim incelemeyi yeni okuyabildim :) Emeğinize sağlık. Henüz okumamış olsam da zamanın gençleştirdiği, defalarca haklı çıkardığı bir yazar olduğuna şüphe yok Kafka'nın. Yeni başladığım Tezer Özlü'nün kitabında Kafkayla ilgili şu alıntı vardı, sizin incelemeye paralel, onu paylaşmak istedim: " Kafka neden giderek önem kazanıyor? Yalnız yazının gizemi, alaylı biçemi, dehası, çağı, çağları önceden haber verişi, özellikle bizim ulusumuzun içinde yittiği bürokrasinin öldürücülüğünü böylesi akılcı ve alaylı dille anlatması, alçakgönüllülüğü, yalnızlığı, acısından mı kaynaklanıyor? İnsan toplumunun kafkaeskliğini ancak Kafka ile mi kavrıyoruz?" .. Neden edebiyat? Yeryüzüne dayanabilmek için. Bu çabada da, düşünüyorum da en büyük direnme gücü veren yazar Franz Kafka." Bahsettiğiniz tür yalnızlıkta insanın böyle yazarlarla karşılaşması, onun dünyasına girebilmesi ve aynı hissedebilmesi çok özel, bunun da bir bedeli oluyor tabi. Görebildiğinizi ifade çabanız da takdire değer. Emeğinize sağlık tekrardan.
Anıl okurunun profil resmi
Biraz uzun yazmış olmam da sizin okumanızı geciktirmiş olabilir. :) Tezer Özlü ne de güzel ifade etmiş edebiyatın gerekliliklerini ve kafkanin önemini. Ben teşekkür ediyorum okuyup yorumladiginiz için sağlıcakla Yağmur Hanım. :)
Bahar Erden okurunun profil resmi
İncelemenizi gerçekten çok beğendim, kaleminize sağlık... Kafka’yı böyle tanıyabilen tanımlayabilen ve yorumlayabilen okurların olması gerçekten muazzam :)
Anıl okurunun profil resmi
Teşekkür ediyorum düşüncelerinizi paylaşırsanız okumak isterim. :)
Bahar Erden okurunun profil resmi
Ben kısacık bir yorumlama yaptım birkaç saat önce sizinkinin eline su dökemez ama dönüşüm ile ilgili yorumlamamı da okumanızı isterim :)
Mevhibe Özocak okurunun profil resmi
İncelemeniz sayesinde doğru düzgün okuyabileceğim bu eseri. Çok teşekkür ederim.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.