Şimdi bir de 30 Ağustos sorunsalı çıktı. Memlekette sağdan soldan, “30 Ağustos’u kaldıralım” veya “Lozan zafer değil hezimet” deniyor. Birinci Dünya Savaşı’nın son barış muahedesiyle, 26 Ağustos’ta Büyük Taarruz ile başlayıp 30 Ağustos’ta elde edilen zaferi bu şekilde değerlendirmek, abes bir hükümdür. Lozan’da zafer olmaz, çünkü diplomatlar (Barmistice 1918) ve Rusya’nın zafer günlerini (7 Mayıs 1945) onlar kutlar, başkaları da tebrik eder.
“30 Ağustos Zaferi”yle işgal altındaki Türkiye’nin, yani Anadolu ve Trakya’nın siyasi coğrafyası değişti. Ordular tutabildiklerini tuttular, Türkler de ilerledi. Tam donatılmış bir Yunan ordusu Selanik ve civarında saldırı için değil, ama Batı Trakya’yı elde tutmak için hazır bekliyordu. İstiklâl Savaşı kumandanları Fevzi ve Kâzım Karabekir Paşalar fevkalade temkinliydiler. Onlara göre çok daha atılımcı olan Gazi Mustafa Kemal Paşa dahi bu sınırlara ulaştıktan" sonra temkinli olmak zorundaydı.