Her başkaldırı bir suçsuzluk özlemidir, varlığa yönelen bir sesleniştir.
Ama bir gün olur, özlem silahları kendi eline alır, tüm suçluluğu, yani öldürmeyi
ve şiddeti omuzlarına yüklenir. Böylece, bayağı başkaldırılar, kral öldüren
devrimler, bir de yirminci yüzyıl devrimleri, gittikçe daha tam bir kurtuluşu
yerleştirmeye kalktıkları oranda büyüyen bir suçluluğu benimsemişlerdir. Artık
göz kamaştırıcı bir duruma gelmiş bir çelişki, Kurucularımızın yüzlerinde,söylevlerinde parıldayan mutluluk ve umut havasını bizim devrimcilerimizin de taşımasını önlemektedir.