Gönderi

“İnsanın yüceliği acınacak durumda olduğunu bilmesinden geçer ama kişinin acınacak durumda olduğunu bilmesinde yücelik vardır.” “Diğer canlı varlıkların aksine hayatımızın erken dönemlerinden itibaren ölümlü olduğumuzu bilmemiz,” bizi bu bilginin gölgesi altında yaşamaya mecbur bırakır. Evrenin sonsuzluğu ile karşılaştırınca bu bilginin gölgesi altında yaşamak, insan ömrünün gülünesi güdüklüğünün; mekânın sınırsızlığı ile karşılaştırınca; yaşamın içinde hapsolacağı yerin içler acısı küçüklüğünün farkında olmak, bütün bunlar “orada değil de burada, geçmiş başka bir zamanda değilde şimdi de yaşamam için hiçbir nedenin olmadığını” bilmekle eşdeğerdir. “Neden yokluğu”, “anlamı yokluğu” na denk düşse de anlamsızlık Homo sapiens için katlanılamaz bir durumdur. Dolayısıyla insan yaşamı durmadan bu dehşet verici boşluğun içini doldurmaya, yaşamı anlamlı kılmaya çalışmakla ya da bunun yerine yaşamın varoluşsal anlamsızlığını unutmaya ya da bu anlamsızlığı bastırmaya, alakasız ilan etmeye, önemsizleştirmeye ya da bir süreliğine rafa kaldırmaya yönelik çabayla geçer; kısacası, insan yaşamı kişinin ölümlülük farkındalığı ile yaşamasını katlanılabilir ve yaşanabilir kılma çabasıdır. Aralıksız devam eden bu çabaya biz kültür diyoruz.
4 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.