Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

288 syf.
9/10 puan verdi
Bir kadın çizeceksin
Yıllardır süregelen bir şeydir kadının ikinci plana atılması. Bu neredeyse tüm toplumda vardır. Çoğunlukla dinden dolayı olduğu, dinlerin kadınları köleleştirdiği söyleniyor. Peki ya bu bakış açısıyla bakarsak din bir tek kadınları mı köleleştirmiştir? Herhangi bir inancı olmayan (ki bu tamamen mümkün gözükmemekle birlikte) topluluklarda, kadın eşit seviyede midir? Ben buna katılmıyorum. Eğer öyle olmuş olsaydı inanışların farklılıklarına rağmen kadına biçilen imaj, her yerde aynı olmazdı. Kadının Tanrıçalaştığı Yunan toplumunda bile kadına yapıştırılan bir etiket vardır: Güzellik. Güzellik algısı, tabulaşmıştır ve günümüze kadar değişerek fakat özünü koruyarak devam etmiştir. Kadınlar seksidir, süslenmelidir, giyinip kuşanmalıdır vb. Bu şekilde kadın, objelendirilmiştir. Ne zamandan beri bu böyle sorusunun ne yazık ki kesin bir cevabı yok. Bununla birlikte kadın zayıftır. Bedenen zayıf olduğu için zihnen de yetersizdir. Bu şekilde düşünüldüğü için fiziki açıdan güçlü olan erkeklerin, kadının üzerinde kurduğu hakimiyet ile kadın nesneleştiriliyor. Peki bunun bir tek sorumlusu erkek midir? Böyle gelmiş böyle gider mantığına sahip olup, bu şekilde yaşayan bizler sayesinde. Bunun bir tek toplumla ilgisinin olduğunu da düşünmüyorum. Bundan şikayet etsek bile boyun eğmeyi sürdürüyoruz.
Mary Wollstonecraft
Mary Wollstonecraft
Londra'da doğmuştur. Sevgisiz bir ailede, babasının para ile üzerlerinde hakimiyet kurması, kadın hakları üzerine düşünmeye itmiştir. Arkadaşlarının birçoğu kendisi gibi bağımsız ruhludur. İlerleyen zamanlarda kadının sadece terzilik, hizmetçilik gibi işlerde çalışması ve kardeşinin yapmış olduğu mutsuz evlilik, bu evlilikten doğan çocuğu kocasının kardeşine göstermemesi gibi etkenler onu bu düşüncelere daha çok sevk etmiş, üzerine düşünmesini ve araştırıp yazmaya başlamasını sağlamıştır. Evlilik dışı bir ilişki yaşamış çocuğu olmuş ve sonrasında ihanete uğramıştır. Bu onu hayal kırıklığına uğratmış. Kitaba gelelim o halde: Giriş olarak bir papaza yazılan mektupla başlanıyor. Mektupta kadınları köleleştirmeye çalışmanın, hem yeni nesil için hem de erdemli bir insanlık için ne kadar yanlış olduğu, kitabın yazılma amacı ile birlikte papaza anlatılıyor. Bir kadın iyi bir anne, iyi bir yurttaş olacak ise bunun eğitimle olacağı, zayıf kadın algısının yanlış olduğu vurgulanıyor. Dünyanın neresine gidersek gidelim kadın barbi bebekleştirilmeye çalışılıyor. Çocukluğundan itibaren bebekler ile oynanması sağlanarak bunun sonucunda o süs bebekleri gibi olması amaçlanıyor. Bunların hepsi de erkeğin hazzını gidermek için. Kendi düşüncelerinin bir önemi yok diyeceğim ancak zaten birçok kadın maalesef ki bu durumdan şikayetçi değil. Bunun sebeplerinden en önemlisi yukarıda da vurgulandığı gibi eğitim. Aile içinde ve toplum içinde farkında olunmadan verilen, yapılmaya devam edilen robotlaşmış eğitimle birlikte, kadının düşünceleri kendi benliği dışında gelişiyor. Bu konuda en ciddi eleştiriyi Rousseau'ya yapmakta. Kitabın neredeyse tümünde onun kadınlar ile ilgili yazdıkları ve bunun karşısındaki görüşleri yer almakta. Rousseau'nun tatlı dilli ve nazik ancak bir o kadar da haz vermek için yaratılmış kadın fikrini empoze etmeye çalışan bir yazar olarak anlatıyor. Bir başka nokta ise servetle gelen güzel erkek. Serveti olan bir erkeğin çirkin olma şansının olmadığı, kadınları her şekilde elde edebileceği fikrinin benimsendiği; orta sınıf erkekler için ise bir kadını baştan çıkarabilmek için erdem ve akla ihtiyaç duyduğunun ortak bir kabullenme olduğunu vurguluyor. Kadınlar konusunda ise; aşkın geçici hazzını, dostluğun kalıcı duygusuna tercih ettiklerini, bunun ahlakdışı olduğunu savunuyor. Kocalarına bağımlı yaşayan kadınlar ise bencillik ve ikiyüzlülük ile hareket ederler görüşünde. Kitapta daha birçok konu var değinilmesi gereken. Bunun için kitabı okuyup kendi perspektifinizden bakmalısınız. Kitaba tümü ile katıldığım söylenemez. Katılmadığım noktalar ise; yazarın bu sorunları dile getirmesi ile birlikte nasıl bir yol izleneceği hakkında pek fazla bilgi yok. O dönemde böyle bir kitap yazabilmek cesaret örneği olsa da, pimi çekilmiş bombayı ele bırakıp öylece bekliyor. Ayrıca genellikle kadınların zayıflıklarının sebepleri erkeklere yükleniyor. Buna da katıldığım söylenemez. Üzgünüm ki en çok harekete geçmesi gereken erkekler değil kadınlardır. Kitapta geçen ve benim yazamadığım diğer konular için sizi kitabı okumaya davet ediyorum. :)
Kadın Haklarının Gerekçelendirilmesi
Kadın Haklarının GerekçelendirilmesiMary Wollstonecraft · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20191,566 okunma
··
610 görüntüleme
Yaren okurunun profil resmi
İncelemen tarafsız ve oldukça güzel, tebrik ederim. Biraz önce Arthur amcanın kitabında Rousseau'yla alakalı bir alıntıyı okudum. Olayın sıcaklığıyla hanımefendiye on katı hak veriyorum. :D Artık neredeyse hiç inceleme görmüyorum kendim de yazmıyorum. Hiçbir şey eskisi gibi değil ama en azından hala arada birilerinin yazıyor olması çok güzel ve özel. Her sene aldığım zevkin azalmasına rağmen hala buraya tutunmamın sebeplerinden biri olduğuna inanıyorum. Eline sağlık Sema. :)
Esther. Sema okurunun profil resmi
Seni görebilmek de güzel. Son zamanlarda tekrar görünür olduğun için mutluyum. Ancak senin de bir şeyler yazdığın günleri özlüyorum. Zaten insan hep geçmişe özlem duyuyor. Yorumun ve düşüncelerin için çok teşekkür ederim:)
Eminkolnikov okurunun profil resmi
"Üzgünüm ki en çok harekete geçmesi gereken erkekler değil kadınlardır. " Öz eleştirinin güzelliği... Güzel ve gayet açıklayıcı bir anlatım olmuş. İlgi alanım değil ama yine de incelemenin verdiği haz güzeldi, tebrik ederim. :)
Esther. Sema okurunun profil resmi
Teşekkür ederim. İnsan her şeyden önce kendini eleştirmeli diye düşünüyorum:)
GONCA okurunun profil resmi
Toplum hastalıklarından kadınları metalaştırma... Maalesef bir çok yerde, markada, kadınlarla alakasız ürünlerin reklamında, gereksiz etiketlerde kadın figürüne çok rastlıyoruz. Kapitalizmin pençeleri arasında, moda naleti ile boğuşan kadınlar görüyoruz. Sadece orda da değil, Corona öncesinde sokaklarda caddelerde, 15 inde 25-30 luk giyinen kızlar görüyoruz. O kıyafetler içinde hiçte rahat olmadıkları o kadar belirgin ki, hele o ayakkabılar, Allah'im sana geliyorum- Modanın bizimle, bizim kendimizle başımız belada.. )): Kitabı okumadım. Bu incelemeyi okuyunca, vay canına diyor ve ekliyorm (: Emeğinize sağlık.
Esther. Sema okurunun profil resmi
Maalesef bu sorun geçmişte ve şimdide hiç değişmemiş. Şimdi yine biraz daha aykırı olan bizler ya da asi bu durumu bir nebze olsun azalıyoruz.:) Teşekkür ederim:)
K. okurunun profil resmi
Bu yorum telefonun not bölümüne yazılı halde paylaşılmayı bekliyormuş. 12 Nisan. :) İnceleme için teşekkürler Sema, yine ilginç bir kitapla karşımızdasın. Yazarın Rousseau hakkındaki görüşlerine katılıyorum. 2 ciltlik İtiraflar adlı kitabını okuduğumda Rousseau beni bir hayli şaşırtmıştı. Kadınları haz verme odaklı görüp görmediğini hatırlamıyorum ama çocuk veren, erkeğe bakan, aklı kıt bir varlık gibi gördüğünü, şans eseri bir parça daha düşünebilen örnekleri olduğunu belirttiğini hatırlıyorum. Bu aklı kıtlık erkeklerde de kadınlarda da aynı olsa da, bence iki cinsin de birbiriyle gerzeklik konusunda yarışacak ve beraberlikle bitecek sonuçlu çok örnek var, aslında gerçekten zihinlerin değil, bedenlerin savaşı bu; kas savaşı. Bir kadın isterse her şeyi yapabilir. Fakat kasları güçlü erkeğin yapsa daha iyi olduğu işler var, çok yönlü düşünebilen ama daha nazik bir bedeni olan kadınların yapsa daha iyi olduğu işler, meşgaleler vardır. Mesela balyozla çalışılan bir işte erkek çalışmalı, bebeklerle olan işlerde merhameti yüksek ve zorlanmayacak kadın çalışmalı. Ha bu demek değil ki bütün kadınlar çok iyidir, merhametlidir. Bütün erkekler kaslı kuvvetlidir. Aksi mümkün olmakla birlikte ağırlıklı olan özelliği belirtiyorum. Zengin koca meselesi... Ben bu konuya kızılmasını açıkçası anlamıyorum. Vizyonu kendine baktırmak olan, kocasının parasını ezmek olan bir kadın kendi gibi bir dünya görüşüne sahip biriyle takılsın, bunda ne var ki? Bütün herkes okuyacak, bilinçli olacak, eğitimine uygun hareket edecek, kaliteli bir duruşa sahip olacak diye bir şart olduğunu düşünmüyorum. Eğer bir erkek bir kadını sadece zevk veren bir meta gibi görüyorsa, diğeri de onu para veren bir meta olarak görüyor nasılsa, karşılıklı metalaşsınlar. :) :) Güzel bir ilişki örneği. Fakat bu da her zaman bu genellemeyle görülmemeli. Eşine sadık (kaşı gözü başkasına oynamıyor sadıklığından bahsetmiyorum) ve isterse çalışır isterse çalışmaz diyen, yahut onun çalışarak yorulmasın istemeyen, yeterli ekonomik güce sahip olduğu için eşinin rahat olmasını isteyen ve bunu "benim paraları eziyor" gibi düşünmeyen, ailesine bakmayı sorumluluğu bilip, buna göre davranan erkekler de var. Bu da göz ardı edilmemeli. Her şey vizyon ile alakalı. Bütün dünyada geçerli olabilecek tek şeyin doğaya zarar vermemek olduğunu, bunun dışındaki şeylerin kültüre göre şekillendiğini düşünüyorum. Bu sadece kadına bakış açısındaki eksiklikle ilgili değil diye düşünüyorum. Zarar verme ve yanlış yerden bakma o kadar çok şeyde var ki. Yüzyıllardır bu dünya var mı? Var. Bilim bunu söylüyor. Bir diploma sahibi olmaktan bahsetmiyorum; eğitimli, ufku geniş, insanların yüzdesi kaçtır? Eğitimli olan birçok kimsenin canhıraş çığlığı bilginin de adaleti getirmediğini gösteriyor. Çünkü her zaman durum aynı ilerliyor. Bunca soruna realist bir çözüm var mı, bundan da emin değilim. Bu yüzden en iyisi şiddetin olmadığı yerde herkesi kendi haline bırakmak gibi görünüyor.
Esther. Sema okurunun profil resmi
Bayadır bekliyormuş vay be!:) Kimi zaman iki cinsin de birbiri ile uyumlu beraberliği dediğin gibi olsa da ben genelde maalesef ki zıt olanların birlikteliğine daha çok şahit oldum. Sonra neden anlaşamıyoruz? İnsanlar uyuma önem pek az veriyorlar ne yazık ki... Fiziksel açıdan bakıldığında erkek evet daha avantajlı olabilir ancak bu da geliştirmeye bağlı. Şehir hayatında yetişmiş erkekle köyde tarlada çalışarak yetişmiş bir kadın arasında karşılaştırma yaparsak kadın bence daha güçlüdür. Erkeğin kas kotası kadına göre yüksek olsa bile her şeyde olduğu gibi bu da yine genellenemiyor. Zaten sen de çoğunluğu belirtmişsin. :) Zengin koca ve meta düşüncene katılmakta birlikte şuraya katılamayacağım sorumluluk sahibi ve vizyonlu erkekler neredeyse hiç yok. Varsa da ben göremedim. Göremediğim dediğim hanım isterse çalışsın isterse çalışmasın diyip de çalışmayan kadını ezmeyen vizyonu geniş erkekten bahsediyorum. Yoksa ikisi de çalışan birbirine saygılı çiftlere az da olsa denk geldim. Doğaya zarar vermemek... Ah ah bunu ne eğitimli olanı ne cahili ne başka isimler verebileceğimiz diğer insanlar, hiçbirisinin bilinçli bir şekilde yapabileceğine maalesef ki inancım yok. Buna ben de dahilim. Çözüm de çok zor. Ta ilk başlarda insanlık bu hale gelmeden yapılabilirdi kapsamlı çözümler diye düşünüyorum. Herkesi kendi haline bıraksalar keşke bıraksalar... Teşekkür ederim ben de değerli yorumun için.:)
enkaratas okurunun profil resmi
Yazınız dikkatimi çekebildi. Teşekkür ederiz öncelikle. Dinlerin kadınlar üzerindeki etkisine de biraz değinilmiş. Aklıma istemsiz İslam geldi. Çünkü İslam'da kadının yeri çok önemlidir. Erkek, eşini Allah'ın ona emaneti gibi görmesi gerektiği için çok değer vermeli. Aynı şekilde kadın da erkeğe değer vermeli. Ama dünyada genelde din değil de kültürel bir yaşamın ön planda olduğunu çok net görebiliyoruz. Ve bu yüzden de hem din yanlış temsil ediliyor, hem kadın ikinci planda kalabiliyor. Kadınların güzellikleri ile ön plana çıktığından bahsedilince de istemsiz İslam aklıma geldi. Tesettürün amacı da kadının değerini arttırmaktır. Herkese cazibesi ile gözükmek yerine, yol arkadaşı olan eşine karşı kendini saklamasıdır. Çünkü eşi de özeldir, kendisi de. Çünkü İslam demek güzel bir aile demektir. Yine günümüze bakacak olursak bunları çok nadir gördüğümüzü söyleyebiliriz. Son olarak eğitim. Kesinlikle şart. Aklıma yine istemsiz İslam geliyor. Çünkü Kur'an ı Kerim OKU emri ile başlıyor. Kainatı, kitabı, insanları, olayları, her ne ise oku. Oku emrine uyan bir ailede zaten eğitim ve ahlak sıkıntısı da azalacaktır. Ve kadına davranış da. Ve erkeğe davranış da. Ve çocuklara davranış da. Ve hayvana davranış da. Bu kadar hassas bir dine tabi olup, dinin neleri bize sunduğunu bilip yaşayabilmek herkese nasib olmuyor malesef çünkü bizlerde okuyup, araştırmak yerine, çevremizde müslümanım diyen ama uygulamayan insanları örnek alıp, dinden soguma sıkıntısı var. Oysa ilk emir OKU ve Kur'an da çokça geçen kelime Düşunmez misiniz? Dir. Ben de istemsiz kendi aklıma gelenleri paylaşmak istedim. İnsan değerlidir. Kız erkek demeden birbirimize saygılı ve sevgili olmalıyız. Çünkü dinimiz bunu emrediyor :)
2 önceki yanıtı göster
Esther. Sema okurunun profil resmi
Öncelikle yorumunuz ve fikirleriniz için teşekkürler. İnsanın değerli olduğu gerçeği değişmeyecek bir gerçek. Ayrıca saygılı ve sevgili olmamız bunu din emrettiği için değil insan olduğumuzun farkında olduğumuz için olması gerektiği kanaatindeyim.
4 sonraki yanıtı göster
Homeless okurunun profil resmi
Okunası bir kitap. Kitabın neden okunması gerektiğini gerekçelendirmişsin arkadaşım eline sağlık :)
Esther. Sema okurunun profil resmi
Teşekkür ederim arkadaşım. Umarım sen de okursun. Değerlendirmeni merak ediyorum çünkü.:))
Bu yorum görüntülenemiyor
11 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.