Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

328 syf.
10/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Adem ve Havva'nın Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam tarafından paylaşılan hikâyesinde, cennetteki ilk insanların giysilerin eksikliğiyle ilgili bir sorunu yoktu. Sadece yasak meyveyi yedikten sonra çıplaklıklarının farkına vardılar. Onlar hakkında anlatılan hikâyelerde, üç dinde de ilk iki kișinin kıyafetine ya da bunların eksikliğine her zaman çok önem verdiler. Bazı Yahudi yorumları, Âdem ve Havva'nın tamamen çıplak olamayacağını, cinsel organlarını örten bir kuşak ya da omuzları üzerine Tanrı'nın kutsal isminin yazıldığı bir pelerin takmış olmalılar yönündeydi. Başkalarına göre belki de çıplaklardı, çünkü başlangıçta On Emir henüz mevcut değildi. 20. yüzyıla ait bir Bulgar Hıristiyan hikâyeci, Âdem ve Havva'nın hayvanlar kadar tüylü bir şekilde olduğu şeklinde bir açıklama getiriyor. Onların tüyleri, yasaklanmış meyveyi yuttukları anda ortadan kayboldu, Tanrı'nın onlara söylediği gibi: "Eğer o elmaları toplarsanız, bedeninizi kaplayan her şeyi kaybedersiniz ve sizler çalışmak, emek harcamak ve kıyafet giymek zorunda kalırsınız." Ve bu gerçekleştiğinde, yaşadıkları utancın haricinde, korkutucu bir şaşkınlığa uğrayarak, kendi mahrem yerlerini ve başlarını elleriyle kavradılar ve bu sebeple bu bölümler halen tüylüdür. Birçok Yahudi ve İslam hikâyesinde Âdem ve Havva, çıplaklıklarının farkına varır varmaz kendilerini örtmek için yaprakları koparmaya çalıştılar fakat cennetin tüm ağaçları, Tanrı'nın emrine karşı gelerek, ilk suç işlemiş olanlara yapraklarını vermeyi reddettiler. Yasak meyve olarak incirin ifade edildiği hikâyelerde, en nihayetinde incir ağacı onlara birkaç yaprak verdi. O günlerde Âdem ve Havva'nın utancını kapatmak için tek bir incir yaprağı yeterliydi. Hıristiyan ortaçağda, Âdem ve Havva, cennetten kovulmaları öncesine kadar cinsiyetsiz olarak sunuldu. Ancak çıplaklıklarına ait hiçbir imge sorun değildi, çünkü onlar alınacak ders olarak dikkate alınma görevini üstlendiler. Ancak, iffete bağlı sebeplerden dolayı, bir dizi Batı Hıristiyan sanatçı, Âdem ve Havva’nın mahrem kısımlarını, onların halen masumca cennette gülüp eğlendikleri sırada olduğu gibi, incir yaprağı ile örtmeye meyilliydi. ... Ne hikmetse yasak meyveyi yiyene kadar çıplaklığının farkında olmayan Adem ile Havva soyunun neden giyinme/örtünme ihtiyacı duyduğunu hiç düşündünüz mü? Afrika’nın süslü yerlileri, Avrupa’nın moda ikonları, Uzak Doğunu’nun keyif düşkünü meditasyoncuları giydikleri kıyafetlerde özellikle bir anlam arıyorlar mı diye hiç düşünmemiştim ben mesela kendi adıma. Giyinmenin tarihsel sürecini, özellikle çıplaklığın kati suretle örtünmeye yönelik geliştiği tarihsel sürecin çok da iç açıcı geçtiği söylenemez. En azından bugün bulunduğumuz noktadan baktığımızda eril bakışın hakim olduğu coğrafyalarda bunu kolaylık doğrulayabiliyoruz. Sosyal çevreyle birlikte giyinmenin insan psikolojisi üzerinde anlayışını ifade etme şekli, özellikle dini ayrılıklarla, cinsiyet eşitsizliği, sınıf ve kast bölümüyle karmaşık bir yapıdadır. Her toplum genellikle o muhteşem “ahlaki değerleri”, insanların ne kadar merhametli, iffetli, erdemli, söz dinleyen, iyi ve güzel olduklarıyla övünür. Büyüklerimiz dini ve manevi metinleri sözlü olarak ister doğru olsun ister yanlış, yüzyıllardır bizlere aktarıyor. Fakat ne kadarı anlatılan kadar doğru ve onların tabiriyle erdemli? Ve bu anlatılan değerlerin göstergelerinin ne kadarını, aktaran kişinin gerçek eylemlerinde görüyoruz? Ben zihnimde bu sorulara cevap ararken yine fazlasıyla çığ düşürücü sonuçlara/sorulara varıyorum, ve durum içinden çıkılmaz bir hal alıyor.. Kitap genel anlamda giyinmenin tarihinin yanı sıra kadınların örtünmesinin tarihine daha derinlemesine bir açıyla yaklaştığı için inceleme biraz da o yönde olacak, gelin bir bakalım özellikle değinmek istediğim konulara.. Genel olarak semavi dinlerin hepsi fazlasıyla faziletli olma iddiasında olan dinlerdir, bu dinlere göre çıplaklık gelenekçi duyguları kışkırtmaya devam ediyor. ”Bugün yüzlerce Yahudi kadın tamamen kapalı olarak dolaşmaktadır. Onlardan biri İsrail gazetesi Haaretz’e şunları söyledi: "İlk Önce bir peruk takıyordum, ama şimdi peruk takan bir kadın gördüğümde, o şeyi kafasına takmasından dolayı onu affetmesi için Tanrı'ya dua ediyorum.” Bu aşırı gelenekçi kadınlardan birine göre, onların görevi, erkekleri kendilerinden kurtarmak ve erkek teninin zayıflığı için bizzat kadınlar sorumludurlar ve kendi kendilerine yüklenen sorumlulukları sebebiyle bunu yapıyorlar. İsrail'de günlük olarak yayımlanan Yedioth Ahfronoth gazetesinde bir başka kadının görüşüne göre: "Bir kadının beden bölümlerini gören bir adam cinsel olarak uyarılır ve bu günah işlemesine sebep olabilir. Gerçekte eğer fiziksel olarak günah işlemeseler bile, onun saf olmayan düşünceleri, başlı başına günahtır." Nihayetinde bir kadın, tamamen görünmez ve sessiz olmakla sadece mükemmel bir erdem elde edebilir.” Bu konuyla alakalı olarak şu alıntı; #75547459 Kadınlar, gördüğünüz gibi “mükemmel erdemi ve sonsuz cenneti” elde edebilmek için kendinizi sarıp sarmalayıp tek bir yerinizi dahi açıkta bırakmamalısınız, yetmez, kendinizi evlerinize kapatmalısınız, yetmez, evlerinizde de “iffetlice” örtünmelisiniz.! Her şeyden biz sorumluymuşuz!! Kitapta geçen bu bölümlerin fazlalığı sinirlerime hakim olamama sebep oldu. Aklım almak istemiyor bir kadının bu açıklamaları inanarak yapmasını. Neymiş kadın yeterince örtünmüyorsa bir erkeği uyarabilirmiş erkek de istemediği şeyleri yaparak şeytana uyabilirmiş!!!! Hayır efendim bu durumlardan hiç de kadınlar sorumlu değildir! Asırlardır giyinmek üzerinden bile cinsiyetçiliği, erilliği ve ataerkiyi kadınlara dayatmaya çalışan hastalıklı zihinlerin sorunudur. Bu zırvalıklara dinin gereği iddiasıyla inandırılarak sömürülen kadınlar inanın ne diyeceğimi bilmiyorum.. Yazarın da belirttiği gibi köktenci müslüman kadınlar ve köktenci yahudi kadınların çok fazla ortak noktaları var. Her iki grup da kadın bedeninin örtüsüne, toplumun doğruluğunun ve saflığının en önemli simgesi olarak aşırı vurgu yapan eski, erkek kontrollü dini yasaların zorunlu kuralları altında yaşar.(Yaşamak zorunda kalanlar da var tabi baskı altında zorlananlar.) Yukarıda da belirttiğim gibi kitap genel olarak giyinmenin tarihine değiniyor elbette fakat bu yazımda yazarın üzerinde durduğu konular sıklıkla kadınlara din adamları(bütün dinler) olduğunu iddia eden zırvacıların dayattığı örtünme kurallarına yönelikti. “Kuran'da talimatların yer aldığı iki önemli ayet vardır. Bunlardan biri aşağıdaki gibidir: Ey peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve inanan kadınlara hep söyle de cilbablarından (dış elbiselerinden) üzerlerini sımsıkı örtsünler. Bu onların tanınmalarına, tanınıp da eziyet edilmemelerine en elverişli olandır. Bununla beraber Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.” Yukarıda bahsi geçen bu örtü sayesinde, müslüman alimlerce yapılan yorumlar hep şu yöndeydi; İslam kadınları dışarı çıkmak zorunda kaldıklarında daha güvende olabilecekler ve saldırıya veya daha kötüsüne karşı daha iyi korunmuş olacaklardır. Örtünme biçimleri, dindar olduklarını ve kafir veya köle olmadıklarını, bu nedenle rahatsız edilmemeleri gerektiğini açıkça ortaya koyacaktır. Buradan çıkan sonuç şu, ancak bugün bile kendilerini bu şekilde kapatmayan kadınların saygın olmadıklarını, hatta kendine saldıran erkeklerin değil, saldırıya uğrayan kadınların asıl kendilerinin suçlu olduğuna varan yorumlar söz konusudur. Geçmişteki kutsal edebi metinlere ısrarla sadık olan gelenekçi inananlar ile yenilik için çabalayan özgürlükçüler arasındaki mücadele, bütün dinlerde aynı şekilde olduğu üzere devam ediyor. 15.&16. yüzyıllarda insanların kıyafetlerine karışmayı dini görev olarak benimseyen sözde din adamları kendi kafalarındaki çizgilere uymadığını düşündüğü herkesin sonunu mutlak cehennem olarak belirtmekten geri kalmamıştır. Bu durum değişmemekle birlikte halen varlığını koruyor. Tüm dünya genelinde farklı kültürlerin vücut görünürlüğünü kısıtlayan çeşitli inançlara ve kurallara sahip olması oldukça ilginç. İnanılmaz bir kitap bu ve çok fazla şey öğrendim, yolunuz kesişir de merak ederseniz mutlaka okuyun.
Giyinmenin Kısa Tarihi
Giyinmenin Kısa TarihiMineke Schipper · Destek Yayınları · 202047 okunma
··3 alıntı·
280 görüntüleme
Sultannn okurunun profil resmi
Öncelikle kitabı büyük bir sabırla okuduğun için tebrik ederim. En üzücü olan da dediğin gibi, kadınların kendilerini suçlu, sorumlu görmeleri. Kadınlar böyle düşündüğü sürece erkeklerin her şeye hakkı olduğu sonucu çıkıyor. Aklıma gereksiz bir kişinin söylediği bir laf geldi (Örütüsüz kadın, perdesiz eve benzer) Sinirim bozuldu yine. Ahlakı giyinme ile bağdaştıran böyle seviyesiz insanlar olduğu sürece daha da geri gideceğiz. Umarım bir gün ahlakın giyim ile ilgili olmadığını anlarlar. Emeğine sağlık.
Demet okurunun profil resmi
Teşekkür ederim öğretmenim :) Bahsettiğiniz gibi kadınlar bu haksız baskıya karşı çıkmadığı, sindirdiği sürece her geçen gün yeni bir şeyler söyleyenler çıkacaktır. Dilerim dediğiniz gibi ahlakı erdemi kadın bedeninde aramaya artık bir son verirler, hiç umut verici bir durumda olmasak da.. Yorumunuz için ayrıca teşekkürlerimi iletiyorum.. 🌺
4 sonraki yanıtı göster
Yeşim okurunun profil resmi
Eline sağlık. Ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi bu kitap 🌺❤️
Demet okurunun profil resmi
Teşekkür ederim biricik, benim bu kitapla tanışmama vesile olduğun için. Kim bilir daha ne kadar geç kalacaktım bu güzel kitaba :) ❤️🌺
6 sonraki yanıtı göster
Batuhan okurunun profil resmi
Sen bu kitabı okurken paylaştığın pasajlarla bir yandan anlatıların gülünçlük seviyelerine şaşırıyor, bir yandan da ''Neden inanmamalıyım?'' sorusuna gayet doyurucu cevaplar alıyordum. Tabi üzüldüğüm bir durum da vardı; o da pek çok kadının kendilerine dayatılan ve kendilerini aşağılayan bu sert giyim kurallarını gönülden savunmalarıydı. Bugün bile azımsanmayacak sayıda kadın, kendilerini özgürleştirmek isteyenlere karşı nefret duyarken (doğal olarak bu nefretten en büyük payı Atatürk alıyor), kendilerini aşağılayan bu giyim ve 'erdem(!)' kurallarına gönülden bağlanmayı seçiyorlar, bence işin asıl trajik kısmı da bu. Umarım bu safsataları geride bıraktığımız günler de gelir, çünkü toplumsal aydınlanmanın ön koşulu kadınların aydınlanmasıdır. Çok güzel bir okuma ve inceleme olmuş gerçekten, yine faydalandık :)
Demet okurunun profil resmi
Şaşılmayacak gibi değil ki, bazı şeyler var bilindik ama hepten safsata, haliyle insan deliriyor ve de üzülüyor neden bu durumdayız diye.. Teşekkür ederim yorumun için :)
Ecem okurunun profil resmi
Haklı öfkeni hakkın olan yollarla yansıttığın için teşekkürler. İsyanını paylaşıyorum eline emeğine sağlık💪
Demet okurunun profil resmi
Teşekkür ederim böyle fikrini önemsediğim insanlar yansıttıklarımı beğenince daha bir mutlu oluyorum :) 🙈🌺 💪🏻
Bu yorum görüntülenemiyor
Ömer Gezen okurunun profil resmi
İncelemeni okudum, kalemine sağlık. Güzel olmuş :)
Demet okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Ömer :)
Homeless okurunun profil resmi
Kitapla alakalı sayenizde birçok alıntı okudum. Şimdi de incelemesiyle pekişti:) güzel bir okuma oldu sizin için. Elinize sağlık.
Demet okurunun profil resmi
Teşekkür ederim, gerçekten güzel bir okuma oldu benim için. Kimi zaman sinirlerime hakim olamadım ama kitap ve içerik şahane :)
Odessa okurunun profil resmi
"Nihayetinde bir kadın, tamamen görünmez ve sessiz olmakla sadece mükemmel bir erdem elde edebilir.” Kadına bir hiç olmayı süslü sözlerle vaaz eden bu düşünce özellikle korkunç. Keşke tüm insanlığı, bunun dünyanın en komik koca yalanı olduğuna ikna edebilmenin bir yolu olsaydı. Kalemine sağlık, düşüncelerin zehir olsa içilir 😌👍
Demet okurunun profil resmi
Teşekkür ederim sevgiler bizden düşünceler paylaşılıyor :)
1 sonraki yanıtı göster
Neşe okurunun profil resmi
İnsanın hayvandan farkı olmalı. Örneğin, sahip olmadığımız mutluluk veya iç huzuruna sahip diye birinin huzurunu kaçırmak, dünyasını karartmak kabul edilebilir mi? Bunlara kalkışmak vahşiliktir. Biz insanız, vahşi olmamalıyız. Benim dilediğim gibi giyinme hakkımın, sırf başkası bakıp da “canı çeker!” diye kısıtlanması da vahşiliktir. Kendine hakim ol, bununla mükellefsin zaten. İnsansın; insan gibi davran... Elinize sağlık. İncelemenizi okumamış olsaydım kitabı merak etmezdim doğrusu. Okuma listeme alıyorum.
Demet okurunun profil resmi
Çok güzel ifade etmişsiniz “biz insanız vahşi olmamalıyız” .. umarım bunun bilincinde bir toplum olma gayretimiz artar.. Çok sağolun ben teşekkür ederim yorumunuz için:)
Kul Vahad okurunun profil resmi
Demet Hanım, bin kitapta zaman zaman yazdığım bir cümlem var. “Din başka bir olgudur, kültür başka” Çevremizde bizi kuşatan ve adına kültür dediğimiz olgu çok sık olarak “Din” ile karıştırılır. İslama göre “dikiş dikmek” Idris peygamberce insanlara öğretilmiş böylece insan vücudunun tabiata direkt maruz kalmasının önüne geçilmiştir. Giyinmek, çadır yapmak vb “dikiş dikme” ile başlar. Modern antropololoji insanın ateş ve iğne sayesinde kutup altı iklim kuşağına kadar yayılabildiğini söyler. İslam dini dikiş dikmek vb üretim/ yaşam koşulları için gereklilikleri peygamberleri aracılığı ile insanlığa öğreten Allah’ın (cc) bununla insanlığa “rahmet” ettiğini ifade eder. Salim ve önyargısız bir akıl ile düşündüğünüzde “dikiş dikme” nin ister peygamber aracılığı öğretildiği veyahutta “tesadüfen” keşfedildiği görüşlerinden hangisine inanırsanız inanın bunun insanlık adına ne büyük bir “rahmet” veyahut “keşif” olduğu hususunda hemfikir olursunuz. Adem peygamber (as) ile eşi Havva Annemiz konusu ise Kuranda giyinme örtünme bağlamında anlatılmaz. Allah’ın (cc) emrine karşı geliş bağlamında anlatılır. Burada asıl konu insanın taşıdığı nefsin onu sürüklediği “ vesveseler”dir. Günümüzdeki giyinme/ örtünme konusunda süregelen ve çoğunlukla kaynağını “köylülükten” alan hoyrat ve hodbin tartışmaların abesliği konusuna ise hiç girmiyorum. Saygılarımla,
Demet okurunun profil resmi
Kitapta verilen örnekler ve konunun sıklıkla din üzerinden kadınların örtünmesi olduğu için bu doğrultuda incelememi yaptığımı belirtmek isterim. Zamanınızı ayırıp okuduğunuz ve yorumunuz için teşekkürler..
14 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.