Turan Dursun, Islâm şeriatının, bütün dünyâyı bir savaş alanı gördüğünü iddia ederek diyorki:
“Islam Şeriatı, tüm dünyayı bir savaş alanı ğörür. Bu savaş. “islâm inanırları"y|a “inanmazlar” arasındadır. Şeriat, güçleninceye dek 'mümâşât" yolunu, yani ”birlikte barış içinde bulunma"yı kullamr. Bu da bir çeşit "hile"dir. Ama güçlenince, iki yoldan birinin seçilmesini ister insanlardan:
-Ya Ölüm,
-Ya da İslam.
Inanç ve düşünce özgürlüğünün soluğu kesilmiştir o zaman. İslam hiçbir "din"i "din“ olarak tanımaz. Kur'an'ın Tanrı’sı "Tanrı'nın dininden başka bir din mi istiyorlar? (Yani hiç olur mu?)" diye sorar, (Alu Imran: 83.) sonra: "kim İslam'dan başka bir din isterse, onunki onbul edilmiyecekıir hiçbir zaman?” der. Ve yine şöyle açıklamada bulunur: 'Tanrı katında din, kuşkusuz, yalnızca Islam'dır" Güçleninı ccye dek şöyle demiştir "Senin dinin sana, benim dinim bana.” (Kâfırün: 6.) dinde zorlama yoktur..." (Bakara: 256).
***
Islâm dîninin, dünyayi bir savaş alanı değil, barış alanı görmek istediğini, önceki yazılarımızda izah ettik. Kur'ân: "Ey inananlar, hep birlikte barışın içine girin, şeytânın adımlarını izlemeyin (şeytanın sözüne uyarak kavga etmeyin." diyor (Bakara: 208)
Kur'ân, kimseyi din değiştirmeğe zorlamıyor. Dinde zorlama olmayacağını, herkesin inanıp inanmamakıa serbest olduğunu söylüyor: “De ki: Hak, Rabbinizden gelmiştir. Artık dileyen inansın, dileyen kabul etmesin." (Kehf: 29). Peygamber de-kimseyi dine zorlamamıştır. "Sen onların üzerinde bir zorlayıcı değilsin." (Kaf: 45)
“De ki: Bizim işlediğimiz suçtan siz sorulacak degilsiniz, sizin yaptığınızdan da biz sorulacak değiliz." (Sebe': 25)
"De ki: Benim amelım (eylemim) bana, sizin ameliniz de size aittir. Siz benim yaptığımdan berîsiniz, ben de sizin yaptığınızdan berîyim. " (Yunus: 41).
Islâm tarihi boyunca fethedilen ulkeler halkına, tam anlamıyla din özgürlüğü tanınmıştır. Osmanlılar Viyana' ya kadar gittiler. Acaba oralarda hâlka din özgürlüğü tanımasalardı,hristiyanlıktan eser kalır mıydı?
Hz Ebubekir Üsame ordusuna, din adamlarına. kadınları ve çocuklara dokunmamalarını emretmiştir. Hâlid ibn Valid de fethedilen ülkeler halkına bu konuda yazılı güvence vermiştir.
Sayfa 153