Bir kişinin yanılması bütün halkın yanılmasına yol açar,
bütün halkın yanılması da sonradan teklerin yanılmasına.
Böylece yanlışlık elden ele geliştikçe gelişir, biçimden biçime
girer; o kadar ki işin en uzağındaki tanık en yakınındakin-
den daha çok şeyler bilir; olayı son öğrenen ilk öğrenenden
daha inançlı oluyor. Bunda da şaşılacak bir şey yok; çünkü
insan bir şeye inandı mı ona başkasını da inandırmayı bir
borç sayar, kolay inandırmak için de anlattığına dilediği gibi
çekidüzen vermekten, bir şeyler katmaktan çekinmez: Karşı-
sındakinin karşı koyma güçünü kırmak, onun kafasının ala-
bileceğini sandığı gibi konuşmak ister.