Elinize sağlık. Verdiğiniz örneklerin benzerleri günlük hayatta kesintisiz bir şekilde görülmeye devam ediyor. Kadına şiddet meşrulaştırıldığı için ev içinde şiddet gören kadını bu durumdan kurtarmak için insanlar harekete geçmiyor geçseler dahi "aile içi mesele" ya da "sana, size ne?" denilerek üstü örtülüyor. Burada kolluk kuvvetlerinin, adalet sisteminin "aile içi meselelere" yerinde müdahale etmemesi de şiddetin sürekliliğini meşrulaştırıyor. " Döver de sever de" mantığından uzaklaşmak lazım, hem şiddet gören kadının uzaklaşması lazım hem de şiddete şahit olanların uzaklaşması lazım. Hiçbir şey şiddeti haklı kılmaz. Ne eş olmak, ne baba-anne olmak ne de sevgili nişanlı olmak.. Seyirci olduğumuz sürece televizyon haberlerinde, sosyal medyada "uzun süren şiddetli geçimsizlik" durumunun sonucunda eşini öldüren, yaralayan, sakat bırakan canilerin haberlerine denk gelir lanet okuruz sadece. Bir hafta önce henüz 18 günlük evli olduğu kadını başından vuran bir polis memurunun haberini okudum ve buna intihar süsü verilmiş. Kızın annesi de babası da nişanlılık döneminden başlayan tehditleri, tartışmaları gördüklerini ama kızının "seviyorum" dediğini o yüzden evlendirdiğini söylüyor şimdi 22 yaşındaki o hemşirenin yoğun bakımda devam eden hayat mücadelesinden kaç kişi sorumludur onu bir düşünmek lazım? Şiddet eğilimi olan kişileri tespit etmişse o aile geç olmadan çocuklarına sahip çıkması gerekir ister nişanlı, ister yeni evli olsun.