Gönderi

Bir piyanonun klavyeleri gibi, öğrenciler arasında da beyaz ve siyah tuşlar vardı. Kusursuz, majör ve anlaşılır notalar ile bozuk, minör ve anlaşılmaz notalar. Işığı, yalınlığı simgeleyen müzisyenler ile acıyı simgeleyen müzisyenler; yaralı kuşlar. Birinciler, yani ışığı, yalınlığı simgeleyenler müziği bir kamusal görev olarak seçmişlerdi. Birçoğu orkestralarda çalışan müzisyenlerin oğullarıydı ve onlar da, fagot, alto saksofon ve trombon gibi orkestra enstrümanlarını seçmişlerdi. Diğerleri, şair ruhlu olanlar, piyano, keman, viyolonsel çalıyorlardı ve intihara eğilimliydiler. Beyaz tuşlar siyah tuşlardan daha yeteneksiz değildi. Tam tersine. Müzik parmaklarının altından akıp gidiyordu. Onlar için, mükemmel bir kulak, armoni duygusu, virtüözlük nefes almak, yürümek gibiydi. Siyah tuşlar tutkuyla çalıyorlardı, ama teknikleri genellikle yetersizdi. Bir anlamda, çok da tuhaf olsa da, beyaz tuşlar “müzik” demekti. Bu onlar için bir sorun değildi kuşkusuz. Erkek öğrenciler açısından fazla bir sorun da arz etmiyordu. Siyah tuşlar müziğin karanlık bölgesiydi.
·
12 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.