Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Yeni bir hayat
İsmet eşini seviyordu ama eşini sevmesi yetmiyordu. Eşiyle birlikte kaynanasını, kayınbabasını, kaynını, baldızını ve hatta hayattaki tek marifeti göbeğinde çay bardağı durdurabilmek olan bacanağını da sevmek zorundaydı. İsmet bu duruma deli oluyordu. Evde her şeye eşi karar veriyordu. İsmet'in hangi balkonda oturacağına kadar. Karşı apartmandaki kadın balkonda müzik açıp dans etti diye İsmet, arka tarafta tarla manzaralı balkonda oturmak zorunda kalıyordu. Eşi İsmet'e güveniyor ama dans eden kadına güvenmiyordu. Arka taraftaki balkon kimse tarafından görülmediği için evin terkedilmiş bir yeriydi sanki. "Toz oluyor," diye eşi balkona hiçbir eşya koymuyordu. Sadece, eve doğalgaz bağlandığı sıralarda "belki ileride bir gün lazım olur" diyerek balkona bırakılmış bir büyük tüp vardı. İsmet de bu büyük tüpün üstünde oturup hayatını sorguluyordu. Çocukluğundan beri girdiği bütün ortamlarda eğlenenden çok eğlenilen bir adam olmuştu İsmet. Hep onunla dalga geçerlerdi. İsmet'in kısa boyu, zayıflığı, çekingenliği, pısırıklığı ve özellikle de eğri burnu eğlence konusu olurdu. Aslında doğru açıdan bakılırsa burnunun eğriliğinin belli olmadığını düşünüyordu İsmet. İnsanlar doğru açıdan bakmadıkları için, İsmet eğri burnu doğru gözüksün diye lisedeyken boynunu eğerek dolaşmıştı. Boynunu eğince, burnunun doğru görüneceğini düşünen İsmet'e sonunda yeni bir lakap daha eklenmişti: "Boynueğri İsmet" Aslında lakaplara alışması lazımdı İsmet'in ama alışamamıştı bir türlü. ilkokul sıralarından beri kendisine takılan bir sürü lakap olmuştu. " Ufak İsmet, Sessiz İsmet, Eğriburun İsmet," gibi. Evlendikten sonra lakaplarına yenileri de eklenmişti: " Sünepe İsmet, Kılıbık İsmet, Yarım Adam İsmet, Kıçıkırık İsmet" diye. Ki bu "Kıçıkırık" lakabının niye takıldığını bir türlü anlayamamıştı. İsmet bu duruma da deli oluyordu. Hiçbir yere sığamıyordu İsmet, hiçbir yere. İsmet'in kendisi ile dalga geçilmesi, dışlanması ve aşağılanması hoşuna gitmiyordu, hatta kızıyordu ama kendisine tüm yapılanlara gülüyor gibi görünüyordu. Çocukken kendisi ile dalga geçtiklerini annesine söylediğinde, "Dalga geçtiklerinde tepki verirsen seninle dalga geçmeye devam ederler. Gülüp geçersen belli bir süre sonra dalga geçmeyi bırakırlar" demişti annesi. O da dalga geçmelerini bırakacakları günü bekliyordu. 40 yaşındaydı artık ve bazı şeylerin değişmesini istiyordu. Büyük tüpün üstünde otururken varoluş sancıları çekiyordu bizim İsmet. Artık hayatla kavga etmeliydi ama dövüşmesini bilmiyordu İsmet. Kırk yaşına kadar hiç kimseyle dövüşmemişti ama dayak yediği çok olmuştu. Çünkü dövüşmek karşılıklı yapılan bir eylemdi. Yani dövüşmekten çok dövülmüştü bizim İsmet. İlk dayağını lise yıllarında iken yemişti. Teneffüslerde erkek arkadaşlarının kendisiyle dalga geçmesini hazmedemeyen İsmet, büyük bir plan yapmıştı. Lakabı Saddam olan tarih öğretmenin yanına gidip arkadaşlarını gammazlayacaktı. Bir teneffüste soluğu Saddam'ın yanında aldı. Lakabı gibi gaddar olan Saddam'ın okulda dövmediği öğrenci kalmamıştı. Saddam'a bir güzel arkadaşlarını gammazladı İsmet. Saddam, hakkında söylenenleri duyunca çok sinirlendi. Özellikle kendisine takılan lakap hiç hoşuna gitmemişti. Bir sonraki teneffüs sinirli bir şekilde İsmetler'in sınıfına girdi ve " Tüm erkekler tahtaya çıksın" dedi. İsmet de arkadaşları ile birlikte tahtanın önünde dizildi. Saddam bu sırada büyük bir pot kırdı. İsmet'e "Sen yerine geç akıllı oğlum" dedi. İsmet ilk defa kendisine akıllı denmesine sevinemedi bile. Çünkü tüm foyası, arkadaşlarını gammazladığı ortaya çıkmıştı. Saddam, "Saddam ha!" diye diye tüm erkekleri dövdü. Son ders zili çaldığında İsmet kaçacak bir yer aradı ama bulamadı. Sınıfındaki erkekler İsmet'in koluna girip onu okulun arkasındaki boş araziye götürdü. İsmet bir plan yaptı ve son kozunu oynadı. Boş arazide iki metre ileri fırlayıp ellerini kaldırdı ve " Bana ilk yumruğu aranızda en günahsız olanınız atsın" dedi. Bunun üzerine arkadaşları İsmet'i bir güzel dövdü. Anlamıştı ki bütün arkadaşları günahsızdı. İşte İsmet yediği o büyük dayaktan sonra iyice içine çekildi. Hiç kimseye karışmadı. Gençlik yılları öyle geçti, evlendi yine aynı. Sadece lakapları değişti İsmet'in. Evden işe, işten eve bir hayatı oldu. Ama artık dur demeliydi buna. Bir gün arka balkonda büyük tüpün üstüne oturup kararını verdi. Yeni bir hayata başlayacaktı İsmet. Eşinin, komşularının ve arkadaşlarının olmayacağı yeni bir hayat olmalıydı bu. Mümkün müydü? Sabahlara kadar büyük tüpün üstünde oturup yeni hayatın hayallerini kurdu. İKİNCİ BÖLÜM Büyük tüp ile sokakta gezerken görülmem üzerine eşim bende gariplikler olduğunu anlayıp memleketteki ağabeyimi çağırmış. Ağabeyim beni köşe başındaki sağlık ocağına götürmüş. Sağlık ocağındaki aile hekimi, bir bana bir de büyük tüpe bakıp, "Benim buna yapacağım hiçbir şey yok, psikiyatri uzmanına götürmeniz gerekiyor," demiş. Cimri ağabeyim özelde muayene ücretlerinin yüklü olduğunu bildiği için, devlet hastanesini arayıp üç ay sonraya ancak randevu alabilmiş. Eşim "Üç ay ben bu adamla ne yapacağım" dese de ağabeyim "Üç ay kısa zaman" deyip, otobüse atladığı gibi memlekete kaçmış. Bir gün ön balkonda Mezdeke'nin, " Led bir vele diştiri, vela sea diftiri, dil eşvayini, il eşvayini" şarkısı eşliğinde göbek atınca, eşim konu komşuya rezil olduğumuzu düşünüp, beni özel bir hastaneye götürmüş. Tabii ben bunların hiçbirini hatırlamıyorum. Sadece anlamadığım bir husus var, karşıdaki kadın dans edince bir şey olmuyor da ben "Ya elil lelil, lili lil" şarkısında dans edince niye deli oluyorum? Artık bunları sorgulamıyorum. Yeni bir hayatım oldu sonunda. Burada çok güzel insanlar var. Çok güzel dostluklar kurdum. Mesela şu yan bankta oturan adamla hemşehri bile çıktık. "Nerelisin?" diye sordum. "Fenerbahçeliyim," dedi. "Ben de fenerbahçeliyim," deyince, " Yahu dur! Az daha konuşursak akraba çıkacağız," dedi. Az daha konuştuk. Çok iyi dost olduk. Bu sabah karşılaştık, tanımadı beni. Bu arada, buradaki bir hemşireye de aşık oldum. Her sabah yanıma geliyor. Onun da gönlü var gibi bende. Hatta bu sabah beni o uyandırdı. Güya uykumda "büyük tüpüm" diye sayıklıyormuşum. Evet, yeni bir hayatım oldu sonunda. Burada kimse benimle dalga geçmiyor, kimse benimle alay etmiyor. Ben galiba bu yeni hayatı çok sevdim.
··
2.874 görüntüleme
Sultannn okurunun profil resmi
Kendi açımdan geç kalınmış bir okuma olduğu için üzüldüm açıkcası. Kahkaha atarak okudum. "Zavallı İsmet! Ne çekmişsin be!" demekten kendimi alamadım. Böyle güzel bir hikaye bizlere okuttuğunuz için teşekkür ederiz.
Mustafa A. okurunun profil resmi
Teşekkür ederim hocam. Yorumunuz mutlu etti.:)
Madam bovary okurunun profil resmi
bu hikayeyi siz mi yazdınız gerçekten süperdi çok beğendim emeğinize yüreğinize sağlık başarılarınızın devamını dilerim mustafa bey
Mustafa A. okurunun profil resmi
Evet, teşekkür ederim.;)
Sümeyra Özat okurunun profil resmi
Mustafa hocam kaleminize sağlık. Yine 'yeniden' çok güzel ve keyifli bir hikaye olmuş. Hayat, tüp üstünde otururken varoluş sancıları çektirecek kadar acımasız olsa da dövü(ş/l)en İsmetler hep var olsun! Hikayelerinizdeki tiplemeleri de çok sevdiğimi söylemeden geçemeyeceğim. Bu hikayedeki favorim ise -her ne kadar kendisini tek cümleyle geçiştirdiğiniz için size alınmış da olsam- tek marifeti göbeğinde çay bardağı durdurabilen bacanak :))
Mustafa A. okurunun profil resmi
Belki yine bir nazire gelir senden. :) Hayat pek İsmetler'e göre bir yer değil sanki. Beğenmene sevindim. Teşekkür ederim
2 sonraki yanıtı göster
FatmaYıldız okurunun profil resmi
İsmetlerin sayısı azımsanmayacak kadar çok bu ülkede. Hani hep kadın cinayetleri, kadına şiddet haberleriyle alt üst oluyoruz ya bir o kadar da erkeğe uygulanan psikolojik şiddet var toplumda. Dilerim kimsenin kimseyi ezmediği sevgi dolu bir topluma hızla kavuşuruz. İsmet'e üzüldüm ne yalan söylim. Kalemine sağlık Mustafa Hocam... #97674471
Mustafa A. okurunun profil resmi
Evet baktığımızda trajikomik bir hikaye olmuş İsmet'in hikayesi. Alıntı da hikayeye tam olarak uymuş Fatma Hanım. Okuduğunuz için teşekkür ederim.
Yeşim okurunun profil resmi
İkinci bölüme çok güldüm 😄😄😄 Elinize, kaleminize sağlık. Lütfen daha fazla yazın.
Mustafa A. okurunun profil resmi
Mezdeke'li kısım demi.:) Yazma konusunda biraz tembelim ama bazen zorluyorum kendimi. Yorumunuz için çok teşekkür ederim.
3 sonraki yanıtı göster
Ferah okurunun profil resmi
Asaletli rütbesine ulaşmış nihayet :) Çok güzel bir öykü emeğine sağlık Mustafa keyifle okudum.
Mustafa A. okurunun profil resmi
Salvador Dali çok net bir şekilde "Deli olun!" demiş ya, akıllıysan gerçekler zor biraz. Teşekkür ederim Ferah abla.:)
Semih Doğan okurunun profil resmi
Çok eğlenceli bir üslubunuz var Mustafa Hocam. Yazarken hem kendinizin eğlendiğini hissettiriyorsunuz hem de biz okurları eğlendiriyorsunuz. Daha önceki yazılarınızdan bu üslubunuza aşinayım; ama zamanla bu mesele artık üsluptan çıkıp bir tarza dönüştü sanırım. Kaleminize sağlık.
Mustafa A. okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim Semih. Senden bunları duymak çok değerli.
Hanife Çıta okurunun profil resmi
İsmet gerçek yuvasını buldu sonunda😀 kaleminize sağlık Mustafa arkadaşım çok anlamlı bir o kadar da mizahi bir anlatı olmuş🙏
Osman Y. okurunun profil resmi
Büyümüştü artık İsmet , bu nedenle büyük tüpe oturmalıydı. Küçük olsaydı küçük tüpe oturabilirdi , tıpkı küçük bir çocukken uzatılan lazımlığa oturduğu gibi. O vakit anlamıştı zaten , hayatı boyunca kötü kokulara maruz kalacaktı. Ortaokula minibüsle giderdi İsmet. Oturması zordu , balık istifi sıradandı bu yolculukta. Bazı günler ancak minibüsçünün davetiyle yanındaki para kutusuna benzeyen düzeneğin üzerine otururdu İsmet , kıç kadar dünyaya sığmaya çalışırdı. Askere gitti sonra İsmet , her şey tekdüze ve kurallarla doluydu. İctimada esip gürleyen komutan , gece nöbette uyuyan olursa hiç acımam onu namluya oturturum demişti. İsmet basit bir onbaşıydı , komutan ise yüzbaşı. Komutan İsmeti varoluşsal olarak çoktan 10'a katlamıştı. 2×2=4 etmese de askerlik yerinde , her zaman 10×10=100 ederdi. Nikah masasına da böyle oturmuştu İsmet işte günün birinde ne olduğunu anlamadan. Ne olduğunu anlasa belki oturmazdı. Oğuz Atay okumuş olsa belki oturmazdı. Daha fazla yazmak istiyorum ama oturup dinlenmem gerekiyor Mustafa çok yorgunum. Eline sağlık.
Mustafa A. okurunun profil resmi
:))) Oğuz Atay okusa farklı olur muydu? Biz okuduk farklı oldu mu? Sağolasın. Güzel bir devam yorumu olmuş.
1 sonraki yanıtı göster
Sezen B. okurunun profil resmi
Bana ilk yumruğu aranızda en günahsız olanı atsın bile kurtaramadı ya İsmet'i daha ne yapsın. :)) Çok hoş bir hikaye olmuş yine. Emeğine sağlık. :)
Mustafa A. okurunun profil resmi
İsmet de az uyanık değilmiş ha!:) Teşekkür ederim Sezen, beğenmene sevindim
31 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.