Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Güzelliğe aşık, dış görünüşe çok önem veren, birbirinden çekici hoş hanımlarla gezmeyi seven ve onlara hayranlığı, onların resmini çizene kadar ancak sürebilen son derece yakışıklı bir ressam.
Dış görünüş itibariyle vasat olarak nitelendirilen, kadınlardan çok erkek arkadaşları bulunan, hepsini de dostu olarak gören, yaşı biraz geçkince fakat kocaman ve sevgi dolu bir yüreği bulunan bir kadın.
İki arkadaş her zaman ki gibi katıldıkları bir toplantıda dostça dertleşirler ve daha sonra Jane'nin piyano eşliğinde söylediği şarkıyı Garth dinler dinlemez ona aşık olur. Kendine son derece güvenen ve kadına deli gibi aşık Garth, Jane'e duygularını açar. Daha önce konuşulanları hatırlayan Jane kendini ona layık bulmaz ve Garth'ın egosunu yerle bir ederek reddeder. Olaylar hem farklı hem de bilindik senaryolarla şekillenerek devam eder.
''Yüz güzelliği geçici, önemli olan huy güzelliği'' tabiri çok kullanılır. Fakat bu kitapta çok güzel tasvir edilerek okuyucuya yansıtılmış. Tavsiye edebileceğim güzel bir kitap, ayrıca fiyat olarak da uygun.
Dönüşüm. Ağır eleştiri. Ağırdan kastim dislananlarin hislerini hissettirerek yazmış yazar.
Kitapta tuhaf bir hava var. Sisli bir şey, garip: gregor böceğe dönüştüğü zaman çevresindekilerin çok çabuk alışması, kabullenmesi -demek istediğim sanki hergun böceğe dönüşen kişiler görüyormuşçasına kabullenmesi-cok ilginç gelmişti bana.
Yukarda belirttiğim gibi tuhaf bir havası olan kitap. Diğer bir ornek verecek olursam: gregor'un böceğe dönüştükten hemen sonra kıyafetlerini giyip ise gitmeyi istemesi... Çok acayip.
Okumadan önce konusunu her okuduğumda bana klasik, normal, etkileyici olmayan sadece verdigi mesaj yüzünden okunan bir kitap gibi geliyordu. Ki tahmin edebileceğiniz gibi öyle olmadı. Tahmin edilebilir finali ve finalde olan olaylardaki kişilerin verdiği tepkiler içimi yakıyordu...
Farklı olan farklı bir düşünceye sahip olan birisinin dışlanmasını hatta farklılık bile sayılmayacak kadar gereksiz olan fiziksel gorunus ten rengi vs. Yüzünden yapılan dışlanmayı finalde çok acı bir şekilde hissettim...
Roman bir anlatıcının gözünden başlayıp yine onun vesilesi ile Raif efendinin Maria Puder aşkını güzel bize anlatı ile bize aktarıyor.
İnsanların dış görünüş ve hatta davranışlarının altında çok farklı bir kimlik yatabileceğini de gözler önüne seren eserin sonlarında -tahmin edilmesine rağmen- çok duygusallaşmaktan kendimi alamadım ki bu da bence eserin insanı kendi içine alıp sarmasından kaynaklanıyor.
Hiçbirşeyin farkında değilmiş ve safmış gibi gözüken Havranlı Hatipzade Raif'in aslında herşeyin gayet farkında olduğu ancak hiç kimse ve hiç birşeyi Kürk Mantolu Madonna'sının yerine koyamadığı için böylesine boşvermiş bir hayat yaşadığı anlaşılıyor.
Okunmasını kesinlikle tavsiye edeceğim bir kitap.
yabanciligin toplumsal bir olgu oldugunu vurguluyor aslinda camus. insanlar tam anlamiyla aslinda 'sekil yapan' varliklardir.. hicbirimiz dogal, yaratilmis halimizle yasamayiz, fiziğimize bir anlamda sekil vermeye çalışırız.
isin asil aci tarafi ise sadece gorunus olarak degil davranis olarak da özümüzün disinda davraniz. tum bunlarin bizi kendi ozumuzden her seferinde biraz daha uzaklastirmasina ragmen kendimizi buyuk bir hizla toplumun bize her firsatta gosterdigi hayattaki 'cool' olan taraflara dogru cekmeye calisiyoruz..
