Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Murat

Ne diyeceğimi kestiremiyordum. Kendimi çok beceriksiz buluyordum. Ona nereden yaklaşılır, nasıl ulaşılır bilmiyordum... Ne kavranılmaz bir yer şu gözyaşı ülkesi.
Reklam
“Biliyor musun, insan üzgün olunca günbatımının tadına daha iyi varıyor.”
Nayakaların “yalnız yürüyen fil” olarak adlandırdıkları bir erkek fil, bir gün kabileden birini öldürür. Ancak Nayakalar Hindistan orman işletmesinin fili yakalama çalışmasına yardım etmeyi reddederler. Naveh’e bahsi geçen filin eskiden başka bir erkek fille çok yakın olduğunu ve sürekli onunla gezindiğini anlatırlar. İkinci fil bir gün ormancılar tarafından yakalanır ve “yalnız yürüyen fil” de sonrasında kızgın ve şiddete yatkın hâle gelir. “Eşin senden alınsa ne hissederdin? Bu fil de öyle hissediyor. Bu iki fil, akşamları ayrılır kendi yollarına giderlerdi […] ama her sabah mutlaka yeniden bir araya gelirlerdi. O gün fil, dostunu düşmüş, yerde yatar vaziyette buldu. Hep bir arada olan İkiliden birini vurursan, diğeri nasıl hisseder?”

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hayvan aletsiz yaşayabildiği halde, insan aletsiz yaşayamaz. Ateş, balta, silah vb. gibi aletlere sahib olmayan insan doğayı yenemez ve tükenip gitmek zorunda kalırdı. Şu halde insan, doğayla değil, kültürle bir bağlantı içindedir. Kültür, zekayla değiştirilen bir doğa, yeniden ve insana göre yapılmış bir doğadır.
“Yaşam, bize bütün kitapların öğrettiğinden daha çoğunu öğretir. Çünkü yaşam, bize karşı direnir. İnsan, ancak engellerle karşılaşıp onları aşmaya çalıştıkça kendini tanıyabilir,” der.
Reklam
Prof. Alfred Weber, insanın bir maymun değişimi olduğunu bir türlü anlamak istemeyenlere: Utanmayın, diyor, aslandan ya da gül ağacından geldiğiniz söylenseydi, hiç kuşku yok, hoşunuza gidecekti. Kutsal Kitap size, yüzyıllarca, bir toprak külçesinden var olduğunuzu söyleyip durdu da niçin utanmadınız? (Felsefe Tarihi, s. 345- 346).
Aslına bakılırsa, modern tıp doğal ömrümüzü bir yıl bile uzatmadı. Onun başarısı bizi erken ölümden kurtarıp kalan yıllarımızı da doya doya yaşamamızı sağlamaktı.