Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Üstinsan, aksiyosfer'in bir evrimsel gelişmesi, bir biyolojik geri-bildirim mekanizması ve doğrusal-olmayan bir kategoridir; bu kategori içinde kozmolojik bir kendini-bilme durumu yaşamını sürdürme yönündeki kaçınılmaz evrimsel açmazın farkına varıp, bizim üst beyinsellik dediğimiz özelliğin kendi soyumuzun tükenmesine yol açmasını istemiyorsak binlerce yıldır evrim geçirdiği kuralları değiştirmek zorunda kalır. Güç İstenci, kendinde değişiklik yapmak için Üstinsan'da somutlaşıp beden bulur. Bir kendini-bilme durumu olan Güç İstenci, değerlerimizin bizler için koruyucu olduğu kadar zarar verici de olduğunu, değerlerin sadece tepkici olduğunu, tepkici bir organizmanın ortaya çıkardığı toplumsal insan ilişkilerinin biyolojik ilkelerinin başarısız olduğunu ve bunların olgucu bir yaklaşım ve insanın geleceğinin nasıl olacağı yönünde verilecek bir karar ile değiştirilmesi gerektiğini görür. Evrimsel kendini-bilme hissi, Nietzche ve diğer insanlarda gördüğü tepkici değerler ve ahlak sisteminin bizleri yokoluşa mahkum ettiğini farkeder. Bu kendini-bilme hissi, bizzat kendini ortaya çıkaran kuralları değiştirmek için eyleme geçmek zorunda olduğunu farkeder. Bir biyolojik olgu olan bu değerler sistemi kendini değiştirmek zorunda olduğunu farkeder ve bu kendini ve kuralları değiştirme Üstinsan'ın en yüksek anlamlarından biridir ve bizzat Nietzche'nin olguculuğunun ve değerlerin yeniden değerlendirilmesi kavramının ne anlama geldiğini göstermektedir.
Sayfa 457 - PdfKitabı okudu
Nietzche'nin Güç İstenci kavramı, yersiz bir anlam kavramından ve bütün gizemleri anlam gizemine dönüşmüş ilkel bir Orfe dinini bati düşüncesine yutturarak Heraklitos'un özgün düşüncelerini çarpıtan idealizmin görüngüsel ontolojisinden kurtulmayı başaran bilimsel bir kavramdır. Böylece, makinesel bilinçdışı kavramında ve palimpsestlerin hassas tenlerinde kalan izlerde gördüğümüz gibi, beden ve maddenin gerçekliğini öne sürerek, gevşek bir bilim anlayışını antik doğulu bir Tanrı'ya bağlayan ipleri koparan ilk kişi Nietzche olmuştur. Serres'in Heraklitos'u takdir etmesi Nietzche'nin takdirine paraleldir [Okura, bu bağlamda Newton mekaniğinin teolojik çerçevesi üzerine Prigogyne'in yaptığı açıklamayı incelemesiniz öneririm].
Sayfa 444 - PdfKitabı okudu
Reklam
Nietzsche’ye göre, bilinç insanın sürü doğasına ait psişizmin bir boyutudur ve gramer de "insanların metafiziğidir... Eşsiz eylemlerimiz bunları sürü-diline dönüştürülerek sıradan hale gelmektedir" (ŞB, 354). Bu nedenle dil üzerine bir sorunsal kurmak, sürü-insanı davranış biçimidir. Platon'un bizlerden koparıp aldığı şeylerden biri de budur: Dünya gerçektir, beden gerçektir, duyular gerçektir. Güç İstenci bağlamında, birer permütasyon olarak ahlak ve anlam, yan-olgu ya da gerçekliği daha önce gelen başka bir şeyi bütünleyici (supplement) olarak değil, derhal gerçek olurlar [Bir bütünleyici olarak kendi kendini tatmin eylemi, Rousseau'yu bir Platoncu'ya dönüştürmüştü: kendi kendini tatmin bir bütünleyici ya da "gerçek❞ cinselliğin ürettiği bir tür yan-olgu değil, kendi içinde bir zevktir]. Fakat, akış ve evrim olan Güç İstenci'nin birer parçası olarak bunların hepsinin değişeceği ve değişmek zorunda olduğu bir gerçektir. Değişmeyi bırakırlarsa, ısı ölümü gereği yok olacaklardır ve bu dağıtıcı bir sistem için "felaket" demektir. Bu artık sesmerkezcilik veya sözmerkezcilik veya écriture sorunu değildir; bu Güç İstenci sorunudur ve anlamın yaratılışı sorunu ahlakın yaratılışı sorunu ile aynıdır; ahlakın yaratılışını anlamak istiyorsak anlamın yaratılışını da anlamamız gerekmektedir. Böylece, büyük ahlaksız olan Üstinsan, aynı zamanda büyük ahlakçıdır ve Nietzche'nin humanizminin gerçek anlamı da budur ve Nietzche'nin bir nihilist olmamasının nedeni de budur.
Sayfa 435 - 436 - PdfKitabı okudu
Eğer Nietzche modern ampirik astrofizik kuramlarından haberdar olsaydı, bunları tamamen kabul edeceğinden eminim. Özellikle de bir süpernova evriminin ilgisini çekeceğini düşünüyorum. Astrofizikçilerin keyifle belirttikleri gibi, bedenlerimiz bir tarihte bir süpernovanın parçası idi. İnsan, yıldız tozundan yapılmıştır, yani yaşam Güç İstenci, dönüşüm itkisi, kozmik döngüsel oluşum ve yeniden oluşum sürecinin bir parçasıdır.
Sayfa 411 - PdfKitabı okudu
Neden Güç İstenci yeterli gelmemiş ve işleri Üstinsan ve Bengi Dönüş ile daha karmaşık hale getirmiştir? Nietzche'nin ailesinin geçmişi ve kendi psikolojisi burada işin içine hiç karıştırılmasa daha yerinde olur, fakat Nietzche, İsa ve Platon'u reddedince kaybettiklerinin yerine çok daha fazlasını koymuştur. Yine de, eserlerinden çıkarılabilecek bir içsel dinamizm vardır, ki buna Nietzche dörtlüsünün dinamizmi diyorum. Nietzche, Güç İstenci kavramını Bengi Dönüş kavramı ile ebedi bir kozmoloji haline dönüştürmüş ve Cennet'i devamlı tekrarladığımız “dönüşüm itkisi” haline getirmiştir. Üstinsan kavramıyla da bu ebedi kozmolojik gücü, geçici de olsa ahlaki bir yaratıcılık ve kusursuzlaştırılabilme yatkınlığıyla ile insan ile ilişkilendirmiştir. Ahlaki yaratıcılık, Nietzche'ye özgü ve oldukça çarpıcı bir kavramdır ve modern dinci sağcılar bu kavram karşısında otomatik silahlar kuşanıp kapılarını kilitlemek durumunda kalırlardı. Güç İstenci bir yanda kozmosu, diğer yandan insanı, bir yandan teleolojik-olmayan maddenin mekanizması ya da ergodik kozmik evrim, diğer yandan ahlaki yaratıcılık ve kusursuzlaştırılabilme becerisini biraraya getirmektedir. Böylece, Nietzche ahlak ile bilim arasında bilimsel bir ilişki kuran ve bunu sihir ya da dinsel fanatikliğe başvurmadan yapabilen ilk kişi olmaktadır. Bengi Dönüş bu açıdan son derece bilimsel bir kavramdır. Değerlerin yeniden değerlendirilmesinin anlamına yeni bir bakış kazandırmakta ve arada bir diğer bir insana iyilik yapma yönünde duyduğumuz arzunun kökeninin evrenin evrimi ve parçacıkların rekombinasyonunda yatıp yatmadığı sorusunu önümüze getirmektedir.
Sayfa 409 - 410 - PdfKitabı okudu
Nietzche, Darwin ve Lamarck Güç İstenci, Nietzche'nin Darwin'e saldırmasına karşın açıkça kabul ettiği gibi, modern evrim kuramları ile son derece uyum içinde bir modern evren görüşüdür (Gİ, 647). Nietzche'nin Darwin'i anlamadığı kesindir ama o zamanlar kimse ve hatta Darwin'in kendisi bile tam anlamamıştı. 1859'da Türlerin Kökeni'ni yayınladığında, nasıl çalıştığını hiç anlayamadığı ama yaptığı kapsamlı gözlemlerden çıkardığı sonucu anlatmak için "doğal seçilim" terimini kullanmıştı (bkz. Ruse, 1979, 160). “Bu malzemelerden çıkardığı ilke bir soyutlamadan ibaretti ve ancak çok sonra, özellikle de nüfus genetiği üzerinde çalışan John B. S. Haldane, Ronald A. Fisher ve Sewell Wright tarafından daha somut biçimde açıklanabildi" (Eigen, 54). Nietzche'nin biyolojik evrime temel itirazı, bunun arkasında bir telos varmış gibi, yani organizmanın Güç İstenci'nin yapısı gereği içsel bir doğal güç tarafından değil de, uyum sağlamaya çalıştığı bir dışsal bir güç tarafından yönetiliyormuş gibi gözükmesiydi.
Sayfa 404 - PdfKitabı okudu
Reklam
Makinasal bilinçdışının yaratıcılığına zarar veren ve boyunduruk altında olmasını kesinleştiren şey, Oedipus'un makinesel bilinçdışının akıntıları üzerindeki etkisidir. Kapitalizmin boyunduruğuna sığınan ve bununla gurur duyan sürü-insanını ortaya çıkaran şey kapitalist makinedir. (18) Bir önceki madde ile yakından bağlantılı olarak, kaos, temel bir kavram değildir; daha çok, değişimin iç dinamizmi, dengesizlik, Cennet ve diğer bütün bahçelerdeki yılan, Schacht'ın dönüşüm itkisi, rekombinasyon, Eigen'in otokataliz kavramlarıdır. Bu, Bengi Dönüş kavramını eleştiren ve kaos kavramının teleolojik, zamanın insanbiçimleşmiş yorumundan kendilerini kurtaramayan yazarların hatırlaması gereken bir noktadır (bu konuya tekrar döneceğiz). (19) Bu sistemler causa sui'yi (kendi kendinin nedeni olmayı) ve özgür istence karşı özgür olmayan istenç ayrımını ortadan kaldırırlar. “Özgür olmayan istenç,' mitolojidir; gerçek hayatta sadece güçlü ve zayıf istençler söz konusudur” (İKÖ, 21). (20) Yararlılık, geçerli bir kavram değildir. Yukarıda Deleuze'ün yararlılık kavramını reddetmesini hatırlayalım. Nietzche de, dükkan sahibi bir toplumun ideolojisi olan İngiliz yararcılık (utilitarian) felsefesini eleştirmiştir ve bunun nedeni Deleuze'ün kapitalizmin arzu makinelerini eleştirme nedeni ile aynıdır: Makinasal bilinçdışı nasıl Deleuze felsefesinin temel dürtüsü ise, Güç İstenci de bütün Ni- etzche felsefesinin temel dürtüsüdür. Bunu anlayamayan yorumcular, Nietzche'yi asla anlayamayacaklardır.
Sayfa 403 - PdfKitabı okudu
Arzu makineleri, makinesel bilinçdışı ve Güç İstenci 1972'de, biri felsefeci, diğeri de psikanalist olan Gilles Deleuze ve Félix Guattari Anti-Oedipe: Capitalisme et schizophrénie adlı eserlerini yayınladı. Bu kitap da üretimin kökenleri, insan ilişkileri, kurumlar ve tarih üzerine benzer bir sistem önerisinde bulunmaktadır. Arzu makineleri ve makinesel bilinçdışı da, palimpsestler ve parazitler gibi Güç İstenci'ne benzer bir sistem ortaya koyma arayışının ürünüdür. Nietzche'nin Sokratçı Yahudi-Hıristiyan metafiziğini darmadağın etmesi gibi, Anti-Oedipus da, daha sonra Lacan'ın da yorumlarına maruz kalacak ve makinesel bilinçdışı kavramı üzerine yansıtacağı Freud'un anne-baba-ben (Deleuze'ün terimidir) aile yapısı üzerine kurulu Oedipus'u darmadağın edecektir. Oedipus'u icat eden Freud değildi ama onun üzerine bir psikanaliz ve psikiyatri inşa eden o olmuştur ve Deleuze-Guattari de “şizoanaliz,” yani bir tür maddeci psikiyatri ortaya atarak bunları ortadan kaldırma amacını gütmektedir.
Sayfa 388 - PdfKitabı okudu
Nietzche'nin tüm eserleri öylesine muazzam bir tutarlılık içindedir ki, bütün eserlerini okumuş olan bir kişi bunların hangi sırayla okunduğunun önemli olmadığını farkedecektir. Eserlerin sıralaması konusunda kızkardeşi Elizabeth ve editörlerin yarattığı sorunlar eserlerin tüm bölümleri birbirinden koparılır, Tristan Tzara usulü boş bir deftere yapıştırılıp oradan okunursa dahi, sadece Güç İstenci değil, diğer tüm eserlerin de esasen aynı şeyi söylemekte oldukları görülecektir. Her bölüm geride kalan diğerleri ile tutarlılık içinde olacaktır, çünkü filozofun kafasında defalarca her şeyi açıkladığını söylediğim ve gerçek anlamda iç çelişkileri nadir olan Güç İs- tenci kavramı vardır. Bu nedenle, Nietzche'nin kapsamlı ve düzenli bir düşünce sistemi ortaya koymak açısından yeterli olmadığı eleştirileri içi boş bir iddiadan ibaret olup aslında Nietzche'nin veciz ve bölümlere ayrılmış üslubu olduğunun bir açıklamasıdır. Sabit fikirli ve her şeye tepeden bakan Sokratçı Yahudi-Hıristiyan metafiziğini reddederek, Nietzche insan aklmı Doğa'yı ve insanın Doğa içindeki konumunu yeni bir ışık altında görebilmesi için özgür bırakmıştır.
Sayfa 371 - :) - PdfKitabı okudu
Güç İstenci adı verilen büyük bir oyun içinde her bireyin bir bilye olarak var olduğunu düşünelim. Zarlar her atıldığında bir bilye kazanmaktadır, çünkü zar atışı oyunu bilyelerin yeni konumlarına, örüntülerin döngüsel (ve ebedi) bir tekrarına doğru ilerletmektedir. Cam bilye, oyunu hep kazanır, çünkü asla varlığı ve çalışma mekanizmasının
Sayfa 367 - PdfKitabı okudu
Reklam
Artık Zerdüştün ilk bölümlerine bakıp, Üstinsan kavramı hakkındaki oldukça gizemli görünen bu ifadelerin ne anlama geldiğini ele alabiliriz. Bu konuda sınırlı bir yaklaşım gütmek yerinde olacaktır, çünkü Nietzche'nin bütün eserleri dağıtıcı sistemler ya da cam bilye oyunları bakış açısıyla ele alınabilir. Bu bakış açısıyla Nietzche'nin
Sayfa 365 - 366 - PdfKitabı okudu
Bireyin psikolojik istencinin kozmik bir Güç İstenci'nin bir parçası olduğu düşüncesine en açık halini veren ilk kişi Nietzche olmuştur. Bireysel psikolojik olgu olarak Güç İstenci kavramına, kendine acıma duygusu, benliği ve kalbi yüceltmesi, arada bir akla karşı gelmesi ve genel olarak da varoluşçu benliği ile romantik düşüncenin çöküşe giden-olumsuz boyutu olan öznelliğinin ulaştığı en yüce nokta denk gelmektedir. Aslında Walter Kaufmann'ın (1950) Nietzche düşüncesinde bulduğu ve vurguladığı en değerli nokta da bu vroluşçu boyuttur.
Sayfa 340 - PdfKitabı okudu
Romantik düşünce üzerine yapmakta olduğumuz tartışmanın amacı her zaman çok açık olmayabilir, fakat burada amacımız Romantik düşüncenin, bazen biraz el yordamı ile, bazen biraz onurunu kaybetmiş bir edayla ve inildeyerek idealizme karşı tepki veren bir hiperboreali olgusu olduğunu vurgulamak, bununla ilintili olarak da Nietzche'nin 19. ve 20. yy.larda hakettiği yeri bulmasını sağlamak ve artık doğayı Güç İstenci şeklinde tanımlayabileceğimizi göstermektir. Evrimsel aksiyosferin bir olgusu olan Üstinsan, benliğin kendinden kaçışının en üst düzeyi ve Güç İstenci olan Doğa'nın kendi do- ğası gereği sürgüne yollanan ve Bengi Dönüş ile bu kaderi ebediyyen tekrarlamak zorunda olan romantik kahramandır. Biyografik açıdan bakınca Nietzche elbette ki en az Napolyon kadar romantik bir karakterdir; Napolyon da romantiklerin görüş- lerini reddetmiş ve Napolyon Destanı ile 19. yy. Fransızlar'ı için tamamen romantik bir tema sunmuştur. Hayatı itibarıyla bir romantik olan Nietzche, son derece üstün düzeyde bir içsel duyarlılığa sahip bir insan olarak görülebilir. Sürgün, hasta, yanlış anlaşılmış ve bir kadınla yaşadığı başarısız ilişkisinden sonra yalnız kalmış, büyük olasılıkla bir kadından ölümcül bir hastalık kapmış olan Nietzche, büyük acılar içinde ve doktoru tarafından gözlerini kullanmaması söylediği bir halde, modern felsefenin yapısını değiştirecek eserlere imza atmıştır. Yatağa düştükten sonra geçen 11 yıllık düşkünlüğü boyunca ailesi tarafından sömürülmüş ve ardından da Baumler tarafından dünyaya Nazizm'in kuramcısı olarak tanıtılmıştır. Ve şimdi de ben onu bir romantik olarak tanımlamaktayım.
Sayfa 339 - PdfKitabı okudu
Nietzche'nin babası ve büyükbabası da birer Protestan din adamı idi. Hem Blake, hem de Nietzche, bu türden bir nefret üzerine kurulu bir kafa yapısında bir şeylerin yanlış olduğunu görebilmişlerdi ve biri bu kafayı Güç İstenci adına reddederken diğeri daha kabul edilebilir kılmak için değişikliğe uğratmıştı.
Sayfa 288 - PdfKitabı okudu
Nietzche'den sonra dahi, Nietzche'nin olguculuğunu gerçekten anlayabilen ilk kişi, kitabının zar atışı üzerine olan bölümü (1962) ve “makinesel bilinçdışı” ve “arzu makineleri” kavramlarıyla Güç İstenci'ni yeniden yaratışı (1972) ile Deleuze olmuştur.
Sayfa 253 - PdfKitabı okudu
38 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.