Yalnızca iyi adamların, düzenli bir hayat sürelerin, uyandıkları güne dair anlamlı beklentileri olanların, sigortalı olarak bir yerlerde çalışanların ve elbette birilerini geçindirmek zorunda kalanların hikâyeleri sabah vakti başlar; saat kurarak güne başlayanların hikâyeleri. Tam da olması gerektiği gibi, olması gereken saatte. Benim gibilerinse anlatabilecekleri ne varsa gece yarısı olmuştur. Karanlık, ayırt edilmesi güç, anlatması zor, ne olduğu belirsiz, uyku ile uyanıklık arasında, gerçekliğin ayırdına varamadığımız o tuhaf zamanlarda.