'hayat'ta üzerine düşünülecek şeyler; montaigne ve monteyn.. :D
bundan 15-16 sene öncesinde köyde olduğum bir gündü.. akşam saatleriydi.. bizim oralarda hayat denilen, evin önünü kaplayan üzeri kapalı, çevresi açık yüksekçe yerde (şu evin girişi gibisine bi' yer; 4.bp.blogspot.com/-hLE3QMeLxcw/V1... ) yeğenim ile birlikte
Geçen yıl bugün bu saatlerde bir otobüsün en arkadaki dörtlü koltuğunda camdan dışarı seyredip değişecek olan hayatımın ölçüsünü yapıp duruyordum. Tartıya neyi koysam eksik, bir türlü ölçüyü tutturamıyordum. İçim hep yeis, yapamayacağım düşüncesi ağır basıyor: zor olacak, yaşayamayacaksın, sen/siz yok yani olacak şey mi diyordum.Ama oldu. Muhammed’in Rabbi bana her defasında kendisini hatırlatacak bir şeyler yaşatıyordu. Teraziyi hep dengede tutacaktı, çok düşünmemem gerekiyordu. O, vardı; sorun yoktu. Aradan bir yıl geçti. Bir yıl insanı büyütür mü! Yemin ederim ben bir yılda çok büyüdüm, çok yoruldum, ağladım,kırıldım,kahroldum ama olsun, değdi diyorum. Derler ya “her zorluğun muhakkak güzellikleri de olur.” diye. Oldu da, Rabbimin şanının yüceliğine her defasında şahit olup hamdettim. Bazen koca- yobaz şehir üstüme üstüme geldi nefes alamadım. Bazen manen çok zorlandım, oturdum kaldırım taşlarına ağladım. Yeryüzü tüm genişliğine rağmen dar gelmişti. Nefes almam gerekiyordu balkona çıktım mermer taşına düşen ayva ağacının çiçeklerinin filizlenmesinde umudu buldum. O -azze ve celle- her defasında güzel tarafından bakmayı öğretti bana. Bundan olmaz dediğim erkek kardeşime imanı nasip etti, ondan da oluyormuş :d Arkasında namaz kıldırana hamdolsun. Biter mi onun güzellikleri, bitmiyor vallahi. Müslüman kardeşlerimin içindeyim, dedim ya bitmiyor O’nun güzellikleri ama bizler her defasında unutuyoruz. Velhasıl kelam; Nefes alıyorum. Yaşıyorum. Mutluyum. Koca-yobaz şehri sevmeye başlıyorum. En önemlisi O’na inanıyorum, O var sorun yok. Mus’ab olarak yola çıktım, Mus’ab’ın imanından istiyorum.
Reklam
ZEZE&EMMA
Yürüdüm yürüdüm çok yollardan geçtim inan çok büyüdüm. Düşündüm düşündüm sebebini bulamadım neden neden neden çok üzüldüm?. Şimdi Aç kapını lütfen, çünkü ben geldim Çok üşüdüm, çok soğuk yerden geldim Bana bana biraz gülümser misin? Kimseye sormadım, yolu kendim buldum geldim Simsiyahların içinden sana karbeyaz geldim Şimdi beni biraz sever
Münacaat
Şair: İsmet Özel Bu yaşa erdirdin beni, gençtim almadın canımı ölmedim genç olarak, ölmedim beni leylak büklümlerinin içten ve dışardan sarmaladığı günlerde bir zamandı heves ettim gölgemi enginde yatan o berrak sayfada gezindirsem diye ölmedim, bir gençlik ölümü saklı kaldı bende. Vakti vardıysa aşkın, onu beklemeliydi genç olmak yetmiyordu
“Otursak seninle şöyle karşılıklı. Gözlerine bakarken soğusa çayım. Ellerini tutarken ısınsa ellerim. Saatlerce sohbet etsek de bıkmasak. Konuşacak konu kalmadığında saatlerce daha oturup öylece, birbirimizi seyretsek. Bir ara kitaplarımızı çıkarıp okusak. Kokun kahve kokusunu bile bastırarak burnuma gelirken, kitaba odaklanmak ne kadar zor olsa da, en sevdiğim ikili kitap ve sen. Veya sen ve çay. O da olmazsa sen ve kahve. Her şeyin değiştiği dünyamda sen, tek değişmeyen unsurusun huzurumun. Tek ihtiyaç duyduğum. Tek özlediğim. Gülüşünde neler gizli bir bilsen, gülmezsin herkesin içinde. O gülüş göreni aşık eder. Sadece bana gül. İkililerime ekleyeceğim yeni şeyler buldum! Gülüşün ve gözlerin mesela. Ya da kokun ve gülüşün. Sarılışın ve öpüşün de olur. Sesin ve bakışın. Ama daha iyi fikirlerim var. Bakışın ve bakışım, gülüşün ve gülüşüm, ellerin ve ellerim gibi. Sen ve ben gibi. Biz gibi.”
Regaip Kandiliniz mübarek olsun
Regaip Kandili veya Regâib Kandili, Hicri takvime göre Recep ayındaki ilk perşembeyi cumaya bağlayan gece. İslam'daki beş mübarek kandil gecesinden biridir. Kökü "arzulamak, meyletmek" anlamlarına gelen regâib sözcüğü, hadis ve fıkıh literatüründe “bol sevap ve mükâfat, faziletli amel” anlamlarında kullanılır. Receb’in ilk cuma
Reklam
1.000 öğeden 281 ile 290 arasındakiler gösteriliyor.