Bilim almış başına giderken karşındaki bir yığın insanın ne kadar küçük şeylerle, küçük ve yanlış şeylerle uğraştığını düşünüp acınıyorsun. İçerliyorsun. Hem de ne adına? Kim adına?
Sınıf mücadelesinin arttığı dönemlerde yasa masa kalmaz. Hukuk ancak denge durumlarında vardır ve işler. Siyasi iktidar için pek tehlikeli değilsindir, onunda pek gücü yoktur, hukuk vardır o zaman.
Gerici iktidarların em güçlü iktiradır faşizm.
Ve dönüp oradaki heriflere diyeceğim ki, "Burada ölen yalnızca benim bedenimdir, ki zaten ölümlüydü, ölecekti. Ama düşüncemi öldüremeyeceksiniz, ölmeyecek, yaşayacak," diyeceğim.
….
İmam falan gelirse dua mua etmek için, …tir edeceğim.
Cezaevinde haklarında en çok konuşulan, en çok merak edilen iki ilginç kişiden biri Deniz, biri de İrfan Uçar.İrfan,İstanbul’da gördüğü ağır işkenceler karşısında gösterdiği olağanüstü dirençle herkesin dilinde bir direnç anıtı İrfan.
Ve her ikisi de öbür arkadaşlarıyla birlikte ayrı bir koğuştalar, gözden ıraktalar.
Birden, “Reis, Sen iyi belgeliyorsun,” dedi. “Che Guavera’yı belgelediğin öykün çok iyiydi. Belgeye dayalı iyi şeyler yazacaksın sen. Yazmalısın. Bizi de yazmalısın.”
Şaşırmıştım.
“Bizi sen yazacaksın,” dedi. “Bizim şu anda tek görgü tanığımız sensin. Boku bokuna asılıp gideceğiz. Yanımıza sokulan tek yazar sensin. Bizlerden sen sorumlusun reis. Bizleri iyice incele. Bize sorular sor, gerekli her şeyi öğren, yaz bizi.Yazar mısın?”
“Yazarım tabi. Yazarım ama konuşamayız. Konuşturmazlar.”